Yıllık 120 milyon tonluk üretim kapasitesiyle dünyanın en büyük üreticileri arasında yer alan Türkiye çimento sektörü, küresel daralma ve özellikle düşük enerji maliyeti avantajına sahip ülkelerin uyguladığı düşük fiyat politikasının da etkisiyle ihracatta yüzde 20’lik bir kayıp bekliyor. Sektör, 2024 yılında bu kaybı geri kazanmayı hedefliyor. Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği (ÇCSİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay, “2024 yılında ise bu yüzde 20’lik kaybı yeniden kazanmayı hedefliyoruz.
Bunu da pazarda derinleşerek, tonaj bazında ihracat artışıyla sağlayacağımızı öngörüyoruz” diye konuştu. Türk çimento sektörünün rekabetçilik gücünü bir miktar kaybettiğini ifade eden Akçay, “Bunun neticesinde 2022 yılını 1.6 milyar dolarlık ihracat ile kapatan sektörümüzün bu yıl sonunda deprem sonrası artan iç talebi de dikkate alarak, ihracatta yüzde 20’lik bir azalma yaşayacağını öngörüyoruz.
Dünyada ekonomi yönetimlerinin enflasyon ve maliyet şoklarına karşı dirençli bir yapı oluşturma mücadelesi orta vadede olumlu sonuçlar verecektir. Türk çimento sektörü olarak daha fazla esneklik gösterebileceğimiz bir ortam hazırlayan bu süreç neticesinde başta ABD olmak üzere güçlü olduğumuz pazarlardaki konumumuzu korumak ve özellikle Batı Afrika pazarında bu yıl yaşadığımız kayıpları, 2024’te tonaj bazında ihracat artışıyla telafi etmeyi hedefliyoruz” dedi.
‘Şoklara karşı dirençli ekonomi arayışı var’
Çimento sektöründe küresel ölçekte büyümenin bu yıl için yüzde 3’ün altında kalacağını öngördüklerini söyleyen Akçay, “Bu yıl Çin ekonomisindeki yavaşlama, Avrupa’da devam eden savaş ve ekonomik kriz endişesiyle talepte yaşanan daralmanın etkilerini hep birlikte yaşıyoruz. Para ve mali politikalarda tavizsiz bir duruş sergileniyor.
Bunun neticesinde her ne kadar her ülkede aynı seviyede olumlu sonuç elde edilemese de özellikle enflasyonla mücadele konusunda yavaş yavaş mesafe alınıyor. Enerji piyasalarında da volatilitenin giderek azaldığını görmekteyiz. Uygulanan sıkı ekonomi politikalarının bir süre daha devam edeceğini öngörüyoruz. Bu durum talepteki yavaşlamanın 2024 yılında da devam edeceğine işaret ediyor. Hiç kuşkusuz bu noktada Çin’in önümüzdeki dönemde sergileyeceği performans belirleyici olacak” diye konuştu.
‘Katkılı çimento taleplerini karşılamaya hazırız’
Küresel ölçekte sektörün bir diğer önemli gündeminin iklim değişikliğiyle mücadele ve yeşil dönüşüm süreci olduğuna vurgu yapan Akçay şunları söyledi: “Türk çimento sektörü olarak döngüsel ekonomiye katkı sağlamayı ve çevresel sürdürülebilirliği odağımıza aldık.
Bu kapsamda alternatif yakıt kullanımı, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji alanında somut adımlar atıyor, yatırımlar gerçekleştiriyoruz. Öte yandan klinker oranı çok daha düşük olan katkılı çimento üretimi için de tüm belgelendirme ve sertifikasyonlarımızı tamamladık. Şuan da tüm katkılı çimento taleplerini karşılayabilecek durumdayız. Ancak bu ürünün global piyasada kabulü için sektör temsilcilerimizin, yasa koyucuların yapması gereken çalışmalara rehberlik etmesini, kendi ülkelerinde bu çalışmaları desteklemelerini bekliyoruz.”
‘Depremin etkisiyle iç talep yüzde 16 arttı’
6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin ardından Türk çimento sektörünün bölgenin yeniden imarı için önceliğini iç piyasa olarak belirlediğini hatırlatan Abdulhamit Akçay, “Bölgenin yeniden imarı için çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Biz de Türk çimento üreticileri bu yapılanmaya katkı sağlama sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Bunun neticesinde iç piyasada yüzde 16’lık bir artış yaşandı. Ancak yeniden imar nedeniyle oluşan ekstra talep ihracatımızı etkilemeyecek. Yıllık 120 milyon tonluk yüksek üretim kapasitemiz, hizmet kalitemiz, ürün yelpazemiz, lojistik gücümüz ve coğrafi avantajlarımız ile hem iç hem de dış talebi aynı anda karşılayacak güce sahibiz” dedi.
‘Panama’nın etkisini henüz hissetmedik’
Panama Kanalı’nda gemi geçişlerinin 1 yıl süre ile sınırlandırılmasının dünya navlun piyasasında maliyetleri yukarı çekeceğini söyleyen Abdulhamit Akçay, çimento sektörü olarak bu etkileri henüz hissetmediklerini belirtti. Maliyet artışının kaçınılmaz olduğunu kaydeden Akçay, “Etkileri hissetmek için biraz beklememiz gerekecek. Panama Kanalı’ndaki kısıtlama alternatif güzergah arayışını zorunlu kıldı” dedi