İstanbul’un hala bozulmamış bölgeleri Sarıyer, Şile, Beykoz ve Silivri gibi ilçeleri, köy hayatıyla huzurlu bir gün geçirme fırsatı sunuyor.
İşte hafta sonu metropol kalabalığından uzakta günübirlik vakit geçirebileceğiniz İstanbul’un 15 köyü…
Garipçe Köyü
Sarıyer ilçesinde İstanbul’a 43 kilometre uzaklıktaki Garipçe, İstanbulluların en çok bildiği ve ziyaret ettiği köylerden biridir. Yakın olması nedeniyle gidilmesi en kolay köylerden olan Garipçe’nin, deniz kenarındaki salaş balıkçılarında Yavuz Sultan Selim Köprüsü manzarasına karşı hem deniz havası hem de köy havası alıp dinlenebilirsiniz.
Polenezköy
Şehirden 25 km uzaklıkta bulunan Polenezköy, yemyeşil orman içerisinde huzurlu dakikalar geçirmenizi sağlayacak yerleşimlerden biridir. Köyde taze köy ürünleriyle kahvaltı yaparak sonrasında orman içerisinde yürüyüş yapabilir ve at biniciliği yapabilirsiniz. Kültür evi, Polenezköy’de mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında. Balmumundan hediyelik eşyalar almadan da dönmeyin.
Gökmaslı Köyü
Tarihi 600 sene öncesine kadar dayanan Gökmaslı, Şile’de tarihi evleriyle ziyaretçilerine Anadolu’da bir köydeymiş hissi yaşatıyor. 110 haneli köy, geleneksel yapısını bozmadan günümüze kadar ulaşmış ve kamp alanı, mesire alanı ve şelalesiyle hafta sonu ziyaretçilere kapılarını açıyor.
Hacıllı Köyü
Şile’nin pek çok köyünden biri olan Hacıllı, doğal güzellikleriyle eşsiz bir gün sunuyor. Özellikle kamp yapmak isteyenler uğrak noktası olan Hacıllı’da şelale manzarasına karşı çayınızı içebilir ya da mağaralarını keşfe çıkabilirsiniz. Hacıllı köyünün tek olumsuz yönü; köye herhangi bir toplu taşıma hizmeti bulunmamasıdır.
İnceğiz
Çatalca’nın tarihi köyü İnceğiz’ in gür ormanları arasında piknik yapabilir ve aynı zamanda tarihi dokularını keşfedebilirsiniz. İnceğiz’ de bulunan mağaraların 5000 yıl öncesinde apartman olarak görev yaptığı sonrasında ise manastır olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Ağva
Göksu ve Yeşilçay dereleri arasında kalan Ağva’nın ismi de Latince “iki dere arasında kalmış köy” anlamına gelmektedir. Şile’nin bir kasabası olan Ağva, köyleriyle ve Karadeniz’e bakan kıyılarıyla her mevsim turistlerin uğrak noktası. Son zamanlarda yalnızca turistik aktive olmanın yanı sıra güzel manzarasıyla düğün çekimleri için çiftlerin de gözdesi haline geldi. Ağva’yı yazın ziyaret ettiğinizde Karadeniz plajlarında denize girebilir bahar aylarında ise koylarında ve derelerinde tekne turuna katılabilirsiniz.
Öğümce Köyü
Beykoz’un şirin bir köyü olan Öğümce’nin geçmişi 600 yıl önceye dayanmaktadır. Rivayete göre Öğümce köyü, Yıldırım Bayezid’in Şile’yi fethettiği dönemlerde kurulmuştur. Öğümce’de trekking yapabilir, böbrek taşına iyi geldiği söylenen Dedeler Çeşmesi’nin suyundan içebilirsiniz
Rumeli Feneri Köyü
İstanbul’un çokça gezilen yerlerinden olan Sarıyer’de bulunan bu boğaz köyü, adını Türkeli Feneri’nden almaktadır. Hafta sonu kahvaltısı için şehrin kalabalığından uzakta yerler arayanlar için sıkça tercih edilmektedir.
Eşsiz manzarası eşliğinde ruhunuzu dinlendirebileceğiniz Rumeli Feneri’nde 4. Murad Dönemi’nde inşa edilen tarihi Topçu Kalesi’ni de ziyaret ederek güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.
Anadolu Feneri Köyü
Rumeli Feneri’nin karşısında Anadolu Kavağı’ndan sonra gelen boğazın şirin köyü Anadolu Feneri, özellikle bahar aylarında hafta sonu keyfi için tercih ediliyor. Bir boğaz köyünün olmazsa olmazlarından deniz ürünleri restoranlarında mutlaka yemek yemeli ve Yoros Kalesi’nden Karadeniz manzarasını doyasıya izlemelisiniz.
Durusu Köyü
Sakin bir gün geçirmek ve piknik yapmak için İstanbul’un alternatif rotalarından biri Terkos gölü çevresinde bulunan Durusu köyü, özellikle hafta sonları tercih ediliyor. Piknik yapmak dışında köyde kanoyla gezintiye çıkabilir ve belli dönemlerde avcılık yapabilirsiniz. Köyde nesli tehlikede olan Sibirya kazı ve büyük orman kartalı gibi yabani hayvanlarla da karşılaşabilirsiniz.
Reşadiye Köyü
Çekmeköy ilçesinde bulunan Reşadiye köyü, İstanbul’un çok bilinen diğer köylerinin aksine daha sessiz ve sakin ortamıyla dingin bir gün geçirebileceğiniz köylerdin biridir.
Gümüşdere Köyü
Adını bölgede bulunan fakat şimdilerde işletilmeyen gümüş madeninden alan Köy, plajıyla yaz aylarında İstanbullular tarafından yoğun ilgi görüyor. Köyde bulunan Riva Kalesi kalıntıları, köye otantik bir hava katmaktadır.
Kabakça Köyü
Çatalca’ya 13 kilometre uzaklıkta bulunan Kabakça 1500’lü yıllarda Kastamonu’dan gelen Tahtacı Türkmenlerinin Kabakçı oymağı tarafından kurulmuştur. Demiryoluyla da ulaşım sağlayabileceğiniz Kabakçı’da, Istıranca Dağlarının eteklerinde şehrin kaosundan uzak huzurlu bir gün geçirebilirsiniz.
Çayağzı Köyü
Kuruluşu, Cenovalılara kadar dayanan Çayağzı, sebze ve meyve yetiştiriciliği ile hayvancılığın yapıldığı bozulmamış doğal yaşamın sürdüğü köylerden biridir.
Karaburun Köyü
İstanbulluların yazın denize girmek için en çok tercih ettiği plajına sahip olan Karaburun, Arnavutköy sınırlarında bulunuyor. Güzel kumsalı, balıkçı barınaklarıyla hem deniz hem de orman havası almak isteyenlerin tercih edebileceği Karaburun, günübirlik gezinin dışında konforlu konaklama imkanları da sunuyor. Karaburun’un meşhur kalkan balığını da yemeden dönmemelisiniz.