Aralık 2019’dan beri tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını ülkeden ülkeye farklılık gösteren vaka sayılarıyla etkisini sürdürmeye devam ediyor. Uzmanlar ise bu sonuçlara bakarak normalleşme adımlarıyla birlikte sürecin nasıl devam edeceği konusunda tahminlerini ortaya koyuyor.
Türkiye’de ilk vakanın görülmesinden 4 Temmuz 2020’ye kadar olan süreçte toplam 3.584.066 test yapıldı. Toplam vaka sayısı 204.610 iken vefat edenlerin sayısı ise 5.206. Günümüze kadar iyileşen toplam hasta sayısı ise 179.492 olarak tespit edildi.1
NG Araştırma olarak koronavirüsle ilgili şimdiye kadar yaptığımız 4 araştırmayla halkın düşüncelerini kamuoyu ile paylaştık.
Normalleşme sürecinin başlamasıyla birlikte koronavirüs salgınının halk nezdinde yaşadığı değişimleri ve toplumda bıraktığı etkileri 4. araştırmamızda analiz ettik. Araştırmamız 29 Haziran – 2 Temmuz 2020 tarihleri arasında Türkiye genelinde 81 ilden 15 yaş üzeri 2025 kişinin katılımı ile online araştırma platformumuz benderimki.com üzerinde gerçekleşti.
Koronavirüse yakalanmaktan korkuyor muyuz?
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı vaka ve ölüm sayılarını her gün paylaşmaya devam ediyor. Peki, normalleşme sürecine geçildikten sonra görülen vaka sayılarındaki artış insanların koronavirüse yakalanmaktan korkma oranını etkiledi mi?
Yaptığımız son 3 araştırmada oranlar yaklaşık olarak aynı kaldı. Araştırmamızın sonuçlarına göre her 5 kişiden 4’ü koronavirüse yakalanmaktan korktuğunu belirtti.
Koronavirüs hakkında bilgi sahibi olduğunu belirten kişilerin oranı da değişiklik göstermedi. İlginç noktalardan biri %3 de olsa bir kesimin koronavirüse ilişkin halen yeterli bilgiye sahip olmadığını belirtmesi oldu.
Koronavirüs ülkemiz için tehdit mi?
1 Haziran’da uygulanmaya başlanan normalleşme süreci, öncesi ve sonrasıyla insanların hayatları üzerinde etkili olmaya devam ediyor. Normalleşme sürecine geçildikten sonraki sonuçlara baktığımızda her 10 kişiden yaklaşık 9’u koronavirüsü ülkemiz için tehdit olarak görüyor.
Koronavirüs ne zaman kontrol altına alınabilir?
Hepimizin aklında bu salgının ne zaman kontrol altına alınabileceği ve normal hayatlarımıza geri döneceğimiz var.
Son 2 ayda geçen süre bu konudaki beklentilerde ciddi farklılıklar oluşturdu. Bir aydan kısa sürede koronavirüsün kontrol altına alınacağını düşünenlerin oranı son 2 ay içinde yaklaşık olarak aynı kaldı. En belirgin fark salgının birkaç ay içinde kontrol altına alınacağını düşünenlerin, ağırlıklı olarak 6 aydan daha uzun bir süreye kayması oldu. Son durumda katılımcıların yarısından fazlası salgının kontrol altına alınabileceği sürenin 6 aydan daha uzun olduğunu düşünüyor.
Önlemler ve test sayıları yeterli mi?
30 Nisan’daki araştırmamızda iyimsere giden bir tablo varken 2 Temmuz’daki son araştırmamızda bu tablo tersine dönmüş görünüyor. Normalleşme süreciyle beraber çoğunluk yeterli önlemlerin alınmadığı yönünde görüş değiştirmiş durumda. Bu duruma paralel bir değişim de yapılan test sayılarının yeterliliği ile ilgili. Bir önceki araştırmamızda test sayısını yeterli bulanların oranı %49 iken son durumda bu sayı %38’e düşmüş durumda.
Koronavirüse karşı yapılan tedaviler yeterli mi?
Sağlık Bakanlığının açıkladığı sayılara baktığımızda artan vaka sayılarına karşılık iyileşme oranlarının da fazla olduğu görülüyor. Peki halkımız bu kapsamda uygulanan tedavileri yeterli görüyor mu?
Araştırmamıza katılanların yaklaşık yarısı ülkemizdeki tedavilerin yeterli olduğunu düşünüyor.
‘Evde Kal’ uyarısını ne kadar uyguladık?
Normalleşme süreciyle beraber evde kalanların sayısı ciddi oranlarda değişti. Sokağa çıkma yasaklarının kalkmasıyla beraber hiç evden çıkmayanların oranı %25’ten %5’e geriledi.
İşyerlerinin tekrar açılmaya başlaması ve evden çalışma uygulamalarının azaltılmasıyla beraber iş nedeniyle evden çıkmak zorunda olanların sayısı 2 katına çıktı ve %28’e ulaştı. Önceki araştırmamızda normal gündelik hayatına devam edenlerin oranı %0,5 iken normalleşme süreciyle beraber bu oran %6 oldu.
Sokağa çıkma yasağı dönmeli mi?
Koronavirüsün bulaşıcılığı oldukça yüksek olduğu için geçmişte uygulanan sokağa çıkma yasağı vaka sayılarının artışını önlemede etkinlik göstermişti. Normalleşme süreciyle beraber sokağa çıkma yasaklarının kademeli olarak kalkması, vaka sayılarının artmasını etkiledi. Peki, halkımız bu değişen karar hakkında ne düşünüyor?
Haftasonu sokağa çıkma yasağına yaklaşımda çok büyük farklılıklar oldu. 30 Nisan’daki araştırmamızda yasağı destekleyenlerin oranını %83 iken, bu araştırmamızda oranın %43’e düştüğünü görüyoruz. Kararsızların oranı ise 2 katından daha fazla arttı.
Genel sokağa çıkma yasağına desteğin zaman geçtikçe azaldığını görüyoruz. Son araştırmamıza göre genel sokağa çıkma yasağını destekleyenlerin oranı 2 kişiden 1’inden az fazla.
Kurban Bayramı’nda sokağa çıkma yasağı olmalı mı?
Araştırmamızda normalleşme sürecini de hesaba katarak, yaklaşan Kurban bayramı için katılımcılara düşüncelerini sorduk.
Her 2 kişiden 1’i Kurban Bayramı’nda kimseyi ziyaret etmeyeceğini belirtirken her zamanki ziyaretlerini yapacağını belirtenlerin oranı 25 kişide 1 olarak çıktı. Sadece en yakınlarını ziyaret edeceklerin oranı ise yaklaşık olarak her 5 kişiden 2’si. Ramazan Bayramı’na ilişkin yaptığımız araştırma sonuçlarına kıyasla ziyaret gerçekleştirmeyi düşünenlerin genel oranında bir artış gözlemleniyor.
Kurban Bayramı’nda genel sokağa çıkma yasağı uygulanmalı mı? Araştırmamıza katılan her 10 kişiden 7’si Kurban Bayramı süresince genel sokağa çıkma yasağı olması gerektiğini düşünüyor.
Hangi önlemleri alıyorsun?
Normalleşme süreciyle birlikte, insanların aldıkları önlemler artmış mıdır, azalmış mıdır?
Önlem aldığını belirtenlerin oranında bir önceki araştırmamıza göre bir değişim olmadı.
Şimdiye kadar 4 farklı tarihte yaptığımız araştırma sonuçlarını karşılaştırdığımızda alınan kişisel önlemler ile ilgili tablo şöyle gerçekleşti:
14 Mart | 14 Nisan | 30 Nisan | 2 Temmuz | |
Sürekli ellerimi yıkıyorum (su, sabun, alkol içerikli el dezenfektanı ile) | 94% | 89% | 89% | 89% |
İnsanlarla tokalaşmamaya, temas etmemeye çalışıyorum | 82% | 87% | 87% | 87% |
Bulunduğum kapalı yerleri sık sık havalandırıyorum | 75% | 82% | 81% | 77% |
Öksürürken ağız ve burnumu tek kullanımlık bir mendille kapatıyorum | 65% | 66% | 66% | 66% |
Bağışıklık sistemimi güçlendirecek önlemler alıyorum | 62% | 65% | 62% | 56% |
Soğuk algınlığı veya grip hastası kişilerden 1 metre uzakta duruyorum | 57% | 57% | 55% | 61% |
Hasta olduğumda evde istirahat ediyorum | 40% | 32% | 31% | 39% |
Öksürük, ateş ve nefes darlığı şikayetim olduğunda doktora gidiyorum | 34% | 23% | 19% | 32% |
Hasta olduğumda maske takıyorum | 28% | 39% | 37% | 45% |
Hayvansal ürünler tüketmeden önce iyice pişiriyorum | 27% | 28% | 30% | 31% |
Ekonomi ve işsizlik nasıl değişir?
Normalleşme süreciyle birlikte, devlet destekleri de piyasanın normalleşmesine yardım sağlıyor. Uygulamaya konulan ihtiyaç paketleri, kredi destek paketleri ve turizm faaliyetleri için düşünülen yeni seyahat paketleri bu desteklerden bazılarını oluşturuyor.
Her 10 kişiden 9’u Türkiye ekonomisinin salgından olumsuz etkilendiğini belirtti.
Salgınla ilgili alınan önlemlerden biri, bazı işyerlerinin karantina sürecinde kapatılması oldu. Ayrıca insanlar tasarrufa yöneldiği için bundan etkilenen işletmeler de oldu.
Katılımcıların %81’i önümüzdeki 1 senelik süreçte kendisinin işsiz kalma riskinin arttığını düşünüyor. Türkiye genelinde işsizliğin artacağını düşünenlerin oranı da %86. Bunun yanı sıra %5’lik bir kesim Türkiye genelinde işsizliğin azalacağı yönünde görüş belirtti. Araştırmaya katılan her 5 kişiden 3’ü koronavirüsten dolayı etrafında işsiz kalan biri olduğunu belirtti.
Haziran ayında başlayan normalleşme sürecine kadar olan dönemde çalıştığını belirtenler arasında, her 2 kişiden 1’i tam zamanlı iş yerine giderek çalıştığını belirtti. Çalışanlar arasında evden işe devam etme oranı ise her 5 kişiden 1’i olarak çıktı.
Koronavirüs salgınında 2. dalga olur mu?
Dünya genelinde yapılan çalışmalar, aşı bulunmadığı sürece toplumun büyük bir kesimine hastalığın bulaşacağı görüşünde. Zaten bazı ülkeler ilk aşamada sürü bağışıklığı yöntemi uygulayarak bunu hızlı bir şekilde uygulamak istedi.
Eski hayatımıza geri dönmeye çalışırken vaka sayılarının 2. kez zirve yapabileceğini öngörenlerin oranı %84. Bu sonuca bakarak toplum genelinde salgının 2. dalgasının beklendiğini görüyoruz.
Salgında olası 2. dalga riskine karşı ülkemizde yeterli önlem alındığını düşünenlerin oranı her 4 kişiden 1’i. Her 4 kişiden 2’si ise bu riske karşı yeterli önlem alınmadığını düşünüyor. Geri kalanlar ise bu konuda kararsız olduğunu belirtti.
Koronavirüs aşısı bulunur mu?
Salgının ilk zamanlarından itibaren laboratuvarda çalışmalara başlayan uzmanlar aşı geliştirme adına umut verici adımlar attılar. Henüz kullanıma hazır bir aşının geliştirilememesi insanlar üzerinde karamsar bir etki oluşturmuş görünüyor. Aşının Türkiye’de bulunmasına olan inancın bir önceki araştırmamıza göre azaldığını görüyoruz. Aşının Türkiye’de bulunacağını düşünenlerin oranı %56’dan %37’ye düşmüş durumda.
Aşının bulunması halinde kendine yaptırmayı düşünen kişilerin oranında önceki araştırmamıza göre belirgin bir değişiklik görünmüyor. Yaklaşık olarak 2 kişiden 1’i aşıyı yaptıracağını belirtiyor.
Her 10 kişiden 7’si bu salgına benzer şekilde başka virüs salgınlarının gelecekte olabileceğini düşünüyor. Kalanların tamamına yakını ise kararsızlardan oluşuyor.
Lise ve üniversite giriş sınavları iptal edilmeli miydi?
Alınan kararla lise ve üniversite giriş sınavları ertelenmedi. Araştırma sonuçlarına göre sınavların ertelenmemesini destekleyenlerin oranı %37, bu karara katılmayanların oranı ise %46 olarak çıktı. Kalanlar ise kararsız olduklarını belirtti.
Sınav günlerinde uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması kararını doğru bulanların oranı %84 olurken, bu karara karşı olanlar ise %12 oldu.
Şirketler hangi önlemleri almalı?
Normalleşme sürecinde işe fiziksel olarak dönüş oranlarının artmasıyla birlikte, insanların beklentileri açısından şirketlerin alması gereken önlemlerin neler olması gerektiğini sorduk.
Sonuçlar şöyle oldu:
- Dezenfektan, kolonya gibi malzemelerin kullandırılması : %86
- Maske takılması : %84
- Her gün ateş ölçülmesi : %80
- Haftanın bazı günleri evden çalışma seçeneği : %58
- Çalışma saatlerinin trafiğin yoğun olmadığı saatlere göre düzenlenmesi : %52
- Sürekli evden çalışma seçeneği : %32
Maske kullanımına bakışımız nasıl?
Koronavirüs salgınında önerilen önlemlerin başında gelenlerden biri maske takmak. Maske takıldığında salgının yayılma hızının azalacağı uzmanlar arasındaki genel kanı.
Maske takma zorunluluğu %86 oranında destek gördü. Araştırma sonuçlarına göre toplum genelinde benimsenen bir uygulama olduğu görülüyor.
Katılımcılara maskelerini değiştirme veya tekrar kullanılabilen maskelerini temizleme sıklığını sorduğumuzda her 10 kişiden 4’ü günde 1 defa, her 10 kişiden yaklaşık 3’ü ise günde 1’den fazla olduğunu belirtti. Her 10 kişiden yaklaşık 2’si haftada birkaç defa, her 10 kişiden 1’i ise haftada 1 defa maske değiştirdiğini / temizlediğini belirtti.
Tek kullanımlık maske fiyatının 1 TL olarak sınırlandığı ve tekrar kullanılabilen maskelerin fiyatının oldukça değişkenlik gösterdiği bir durumda insanlar maske fiyatları hakkında ne düşünüyor? Her 2 kişiden 1’i maske fiyatlarının pahalı olduğu görüşünde. Her 7 kişiden 1’i ise maske fiyatlarının ucuz olduğunu düşünüyor. Kalan kesim maske fiyatlarının olması gereken düzeyde olduğunu belirtti.
Diğer taraftan katılımcıların %84’ü maskelerin ücretsiz olarak temin edilmesi gerektiği görüşünde.
Hijyen malzemelerine yaklaşımımız nasıl?
Salgından sonra hem uzmanların önerileriyle hem de halk arasında yayılan fikirlerle birçok farklı şekilde hijyen sağlanmaya çalışıldı. Temizlik sıklığımızı oldukça artırdık.
Peki en çok hangi hijyen malzemesini tercih ediyoruz? Her 5 kişiden 3’ü sabun, 1’i ise kolonya tercih ediyor. Sabun ve kolonya arkasından ise dezenfektan geliyor.
Talebin artmasıyla birlikte özellikle bazı hijyen malzemelerinde fiyatın hızlı artması araştırma sonuçlarımıza da yansımış görünüyor. Hijyen malzemelerini pahalı bulanların oranı %82 olarak karşımıza çıkıyor. Katılımcıların %63’ü en pahalı hijyen malzemesi olarak dezenfektanı görüyor. Bunu %27’lik oranla kolonya takip ediyor.
Koronavirüs sürecini nasıl geçirdin?
Sağlığımız için büyük tehdit oluşturan ve dünyayı her açıdan etkileyen bu salgının birçok etkisine değindik. Zor bir süreç olmasına rağmen, insanların bu süreci hangi aktivitelerle değerlendirdiğini de görmek istedik.
Her 2 kişiden 1’i dizi ve filmlerle vakit geçirirken her 3 kişiden 1’i de kendini yemek yapmaya verdi. Yine yaklaşık 3’te 1’lik bir kesim kendini kitap okumaya vermiş durumda.
Koronavirüs aile içi ilişkileri etkiledi mi?
Karantina sürecinde normal rutinlerimizin dışına çıkarak hiç alışık olmadığımız kadar çok vaktimizi evde geçirdik. Son araştırmamızın sonuçlarını bir önceki ile karşılaştırdığımızda, aile içi ilişkilerinin olumlu etkilendiğini söyleyenlerin oranında biraz düşme olduğunu ve %13 olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Olumsuz etkilenenlerde ise biraz artış olduğunu ve %27 olduğunu görüyoruz.