Seferihisar açıklarında 30 Ekim Cuma günü, saat 14.51’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde İzmir’de çok sayıda ev yıkıldı, 115 vatandaş yaşamını yitirdi. Deprem sonrasında 47’si büyüklüğü 4’ün üzerinde 3 bini aşkın artçı sarsıntı yaşandı.
DEÜ DAUM Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir’in deprem master planı olmadığını söyleyerek, “Deprem master planı bir ilin ya da ülke düzeyinde o bölgenin depreme hazır olması demek. Deprem olmadan önce depreme hazır olması demek. Hazırlıklar eğer yapılmışsa deprem geldiğinde kimsenin ölmemesi demek. Mal kaybının en az düzeyde olması demek aslında” dedi.
‘MASTER PLAN YIKIM VE CAN KAYBINI ÖNLEYEBİLİRDİ’
Türkiye ölçeğinde ilk deprem master planının 20 yıl önce İzmir’de yapıldığını belirten Sözbilir şunları kaydetti:
“Radius adı verilen bir projeydi. O projede İzmir fayı 6.5 deprem ürettiğinde nereler yıkılır, hangi bina çöker, hangi yollar devre dışı bırakılır, bunları sorgulayan bir projeydi. O projeye göre normal şartlarda 20 yıl içinde yapılması gereken bina değişimleri yıkıp yeniden yapma gibi olayların tamamlanması gerekiyor. O proje uygulanmış olsaydı, şu an ki yıkımlarda can kaybı ve mal kaybı daha az olurdu. Biz deprem Araştırma Müdürlüğü olarak, yaklaşık 10 yıldır master planın yenilenmesi gerektiğini söylüyoruz. Burada olması gereken şu anki master planı kapsamında sadece planı ortaya çıkarmak değil, uygulanmasını sağlamak. Bizim en büyük eksiğimiz bu. Yoksa elimizde çok fazla bilimsel veri var, o bilimsel veriyi uygulamak çok gecikiyoruz. Deprem bizden daha hızlı ilerliyor. Plan uygulansaydı ve uygulansaydı, örneğin Bayraklı’daki bina hepsi yıkılmış olacaktı. Belki yerine bina yapılmayacaktı park, bahçe olacaktı. Dolasıyla bu deprem sırasında zemin gene sarsılacaktı, yine o şiddeti yaşayacaktı fakat yıkılmayacaktı. Bu şekilde zarar görmeyecekti insanlar.”
‘YEREL YÖNETİMLERİN BUNLARI YERİNE GETİRMESİ GEREKİYORDU’
Yerel yönetimlerin sorumluluğunu yerine getirmediğini belirten Sözbilir, “Yerel yönetimlerin bunları yerine getirmesi gerekiyordu. Şehrin nasıl büyümesi gerektiğini jeoloji ve jeofizik bilimleri karar verir. Biz Türkiye ölçeğindeki her depremden sonra deprem kapsamında deprem raporları hazırlarız ve deprem raporlarının son bölümünde her zaman bu maddeleri tekrarlarız. Şu an İzmir için deprem master planının revize edilip uygulanması gerekiyor. Özellikle yapı stokuyla ilgili 2011 yılında büyükşehir belediyesi ve inşaat mühendisi odasıyla birlikte bir çalışma yaptılar. Yapı stoku anlamında Seferihisar ve Balçova’daki yapı stoku tamamen ortaya çıkarıldı ve deprem odaklı olacak şekilde deprem riski olan binaların hangisi ne durumda yaşı ne durumda hangi özellikleri taşıyor bunlarla ilgili bilgileri elde edildi. Fakat 28 ilçe daha var. 28 ilçenin de yapılması gerekiyor, dolayısıyla o anlamda da çok geriden geliyoruz. İzmir il ölçeğinde yapı stokun gerçek anlamdaki sayısal parametrelere dayalı durumu henüz belli değil” dedi.
‘İLK OLARAK ONLAR YAPILMALI’
Tehlikeye dikkat çeken Sözbilir, “İzmir’de 6 ile 7,2 büyüklüğündeki deprem beklenebiliyor gelecekte. Burada farklı yerden geçen 17 fay var. Bu faylara göre deprem master planı yapmak gerekiyor. Bergama fayı deprem ürettiğinde, Tire ya da Kiraz fayı deprem ürettiğinde farklı yerler zarar görecektir. Bizim şu anda ruhsatsız binaları yıkıp ruhsatlı bina yapıyoruz. O yanlış bir mantık. Doğal afet riski kapsamında kentsel dönüşüm yapılması gerekiyor. Riskli binayı ya güçlendireceğiz ya da oradan alıp yenisini yapacağız. İlk yapılması gereken bu. 17 fayın geçmişini bilmiyoruz. Geçmişte bu faylar ne yapmış geçmişini bilmediğimiz fayların geçmişini bilirsek, geleceğiyle ilgili bir söz söyleme hakkına sahip oluruz. Deprem tehlikesi ne kadar yaklaşıyor bu fayların bunun içinde hendek tabanlı çalışmaların yapılması gerekiyor. Tabi bu bütün Türkiye için gerekiyor” diye konuştu.