Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, “Gizli virüs tehdidi…” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Sarıkaya bugünkü yazısında, Türkiye’de artan koronavirüs ölümlerindeki artışa değindi. Covid-19 üzerinde genetik çalışmaları bulunan Prof. Dr. Hakan Savlı ile konuşan Sarıkaya, Türkiye’deki koronavirüsün hangi mutant olduğuna dair net bir bilgi olmadığını aktardı.
“Acilen Türk Covid-19 Genom Konsorsiyumu kurulmalı…” diyen Prof. Dr. Savlı, sonbaharda daha uzun süre kapalı kalınabilme ihtimaline değindi.
Muharrem Sarıkaya’nın yazısı şöyle:
“‘SOHBAHARDA daha uzun süre kapalı kalabiliriz…’
Bu cümlenin sahibi, uzun yıllar kanser, son dönemde de Covid-19 üzerinde genetik çalışmaları bulunan Prof. Dr. Hakan Savlı’ya ait.
Bunu da bilimsel temele dayandırıyor; hatta durumun çok daha vahim bir noktaya ulaşmaması için elindeki bilimsel verilerle yetkilileri uyarıyor.
Talebi çok net:
‘Acilen Türk Covid-19 Genom Konsorsiyumu kurulmalı…’
Bunu önermesindeki neden, şu an ortada dolaşan koronavirüsün hangi mutant olduğuna yönelik kesin ve yeterli verinin elde bulunmaması.
Yani yeni bir Türk tipi virüs mü ortaya çıktı, yoksa Güney Afrika ve Brezilya’da görülen varyasyon daha baskın hale mi geldi?
Ölümlerin bu denli artmasının gerisinde sadece vaka sayısındaki artış mı yatıyor?
Bütün bunların görülebilmesi için virüsün genetik yapısının dizi analizinin çıkarılması gerekiyor.
Aktardığına göre şu an uygulanan PCR testleri ile bunu belirlemenin olanağı yok.
Durum böyle olunca, yani mutasyonların yapısını saptama sistemindeki boşluk nedeniyle, tespit edilemez olunca tehlike de büyüyor.
İNGİLİZ MUTANTININ ARKASINA SAKLANMIŞ
Buna ilişkin bir süre önce Prof. Dr. Hakan Savlı’nın, Doç. Dr. Naci Çine ile gerçekleştirdiği bir araştırmasına bu sütunda yer vermiştim.
Prof. Dr. Savlı’nın uyarısı da gerçekleştirdikleri bu çalışmaya dayalı…
BÜYÜK BOŞLUK VAR
Kendisinin de altını çizdiği gibi, ‘mutasyonların yapısını saptama sistemimizde büyük bir boşluk var…’
Bu konuda bütün sorumluluğun Sağlık Bakanlığı’nın halk sağlığı laboratuvarlarına bırakılmış olması nedeniyle yeteri sayıda genetik dizin analizinin (Genom) yapılamadığı kanaatinde.
Bundan dolayı uyarısını net yapıyor:
‘Tek bir merkezin üzerine bu yükü bırakırsak ülkemizdeki mutasyon soyları şu andaki gibi karanlıkta kalır, nasıl bir düşmanla karşı karşıya olduğumuzu anlayamayız. Mutlaka ama mutlaka yeniden organizasyon gerekiyor.’
Peki, Türkiye’de bu konuda hiç mi çalışma yok?
Prof. Dr. Savlı, Türkiye’den uluslararası Covid-19 GSIAD verisi sayfasına kayıtlı toplam 3 bin 650 dizinlemesi yüklenmiş çalışmanın olduğunu belirtti.
Bunun tek merkezli bir çalışma için oldukça başarılı olduğunun da altını çizdi.
ELDE OLAN VERİLER ESKİ VİRÜSE GÖRE…
Ancak eldeki bu virüs dizi analizlerinin geçen yıl boyunca yapıldığını anımsatıp ekledi:
‘Bugün itibarıyla virüs artık bambaşka bir virüs…Başlangıçta birkaç mutasyondan söz ediyorduk, oysa artık her virüs 20-25 mutasyon taşıyan birleşik bir yapıyla enfekte ediyor.’
Sözlerini açmasını istedim…
Aktardığına göre, ilk kez Vuhan’da ortaya çıkan virüsün başkalaşmış halleriyle karşı karşıyayız:
‘Ayrıntılı tarama yapılmadığı takdirde, kiminle karşı karşıya olduğumuzu bilemeyiz ve sürece doğru müdahale edemeyiz…’
Ağır seyreden yeni soyların, eskilerin yerini alabileceğini, bundan da hiç kimsenin haberi olmadan ciddi bir yayılmaya yol açabileceğini belirtti.
Her bir virüs mutantı için yapılacak müdahale şeklinin de diğerinden farklı olması gerektiğinin altını çizdi.
KURUM TABANLI YERLERDE HASTALAR İZOLE EDİLMELİ
Bunu daha önce Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz da dile getirmiş ve ‘Güney Afrika ve Brezilya mutantları evlerde değil, kesinlikle kurum tabanlı yerlerde izole edilmesi gerekir’ demişti.
Ancak bunların tespiti konusunda o denli geniş kapsamlı bir çalışma söz konusu değil.
Prof. Dr. Hakan Savlı’nın üzerinde durduğu da bu nokta.
İlk aşamada hiç adından dahi söz edilmeyen İngiliz soylu mutant virüs yokken, bugün ülkenin tamamının bununla kaplanmış durumda olduğunu belirtip ekledi:
‘Güney Afrika soyunun ayak seslerini duyuyoruz…’
Bunun tespiti için de acilen, “Türk Covid-19 Konsorsiyumu”nun kurulması gerektiğini vurgulayıp devam etti:
‘Tekrar kapanmak istemiyorsak, kamuoyuna ve sağlık otoritelerine bugün sürekli aynı cümleyi tekrarlamak gerekiyor. Çünkü salgının kaderini değiştirecek en hassas cümlelerden biri Türk Covid-19 Genom Konsorsiyumu kurmaktan geçiyor.’
İNGİLTE’DE YAPILAN 100 KATTAN FAZLASI
Nedeni de açık…
Sadece 3 bin 650 kişiden alınan virüsün dizinlemesini yapmanın yetmeyeceğini belirtti, İngiltere örneğini verdi.
Aktardığına göre, İngiltere Covid-19 Genom Konsorsiyumu kurup bugüne kadar tam dizinleme yaptığı sayı 440 bini geçmiş.
Yani Türkiye’de yapılanın 100 katından fazlası.
‘Bu da salgındaki en kritik noktalardan birini farkında olmadan nasıl hep birlikte gözden kaçırdığımızı gösteriyor’ dedi.
Acilen Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki insanları yoğun bakıma düşüren virüslerin haritalarının çıkarılması, bu virüslerin hangi soyları temsil ettiklerinin belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Kapanma kararının uygulanmasından önce Türkiye’de çok yoğun bir nüfus sirkülasyonunun yaşandığı bir dönemde taramanın ancak bir konsorsiyum içinde yapılabileceğine dikkat çekti.
Bunun için Sağlık Bakanlığı’nın ruhsat verdiği genetik tanı merkezleri, tıp fakültelerindeki genetik veya biyoloji anabilim dalları, hatta başka fakültelerindeki yeni kuşak dizileme cihaz bulunan bölümlerinin devreye sokulabileceğini söyledi.
HEM CİHAZ HEM DE YETİŞMİŞ İNSAN VAR
Bir noktaya daha vurgu yaptı:
‘Bunun için Türkiye, hem cihaz, hem de yetişmiş insan gücü açısından çok iyi durumda…’
Virüs konusunda en hassas noktanın burası olduğunu da bildirdi, aşıların, ilaçların, kapanıp açılma kararlarının bir alternatifinin bulunduğunu, ancak virüsü tanımanın başka bir yolu olmadığını söyledi.
‘Bu konuda bugün itibari ile zayıf durumdayız’ dedi.
HİNDİSTAN MUTANTI KAÇ KİŞİDE VAR?
Sağlık Bakanı Koca, İstanbul’da 5 kişide bugüne kadar hiç görülmeyen Hindistan mutantının tespit edildiğini dün söyleyince Prof. Dr. Hakan Savlı’nın sözleri kulağımda bir daha çınladı.
Çünkü Prof. Dr. Savlı da iş çığırından çıkmadan dizin analizi yapılması gerektiği görüşünde.
Çünkü aşı olmasının üzerinden bir ay geçmiş olmakla birlikte virüs kaptığında ciddi şekilde hastalananlar var.
Daha önemlisi 2,5 yaşındaki bir çocuğun da koronavirüsten hayatını kaybettiğini anımsattı.
Birçok kişinin klinik verilerine ulaşılmasının bilim insanlarına yasaklandığını, bunlara erişip dizin taraması yapmak istendiğinde de izin süresinin aylar aldığını da belirtip şu soruyu yöneltti:
‘PCR’dan kaçan bir Güney Afrika soyu mu, yeni bir Türk mutasyonu mu, yoksa başka bir klinik tablo mu? Bir genomik konsorsiyum kurulup veriler bu konsorsiyuma açılmalı ve oradan alınan verilere göre mücadele edilmeli… Bu topraklarda bir Türk mutasyonu olup olmadığını Ruslar, Fransızlar, Amerikalılar gelip bizim için inceleyemez. Eninde sonunda her ülke kendi mutasyon dizilemelerini tek başına yapmak zorunda.’
Bu konsorsiyumun ileride kanser ve nadir hastalıklarla ilgili çalışmalarda da kullanılabileceğini söyledi.
Haksız değil, çünkü yeni yüzyılın tıbbı, genom üzerine kurulu.
Veri savaşını kazanan, hür türlü virüsü de yenme başarısına ulaşıyor…”