‘5 Haziran Dünya Çevre Günü’ dolayısıyla bir açıklama yapan Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen, “Ülkemizde bir metrekarelik bir alanın ısıtılması için harcanmasına izin verilen yıllık enerji miktarı, gelişmiş ülkelerin çok üzerinde. Türkiye’deki binaların tümünün, daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşması öncelikli hedefimiz olmalı” dedi.
Sağlıklı, enerji verimli ve çevreye duyarlı yapıların, Türkiye’nin her yerinde yaygınlaşması gerektiğini belirten İZODER Başkanı Levent Pelesen, “Standart ısı yalıtımı uygulamaları, fosil yakıt tüketiminin azalmasını sağlar. Bu nedenle binalarda enerji verimliliği, çevresel sorunlar ile mücadelede en etkin uygulamadır. Isı yalıtımı ile kış mevsiminde ısıtma, yaz mevsiminde ise soğutmaya katkıda bulunarak enerji tasarrufu sağlanmasının yanı sıra, atmosfere yayılan sera gazlarının salınımında büyük oranda düşüş kaydediliyor. Ne kadar az fosil yakıt tüketirsek o seviyede karbon salımını azaltır ve küresel ısınmaya karşı daha etkin rol alabiliriz” diye konuştu.
Yüzde 75’ini ithal ettiğimiz enerjinin yüzde 35’i binalarda kullanılıyor
Yalıtımın tüm ülkeyi ilgilendiren ciddi bir boyutu olduğunu belirten Levent Pelesen, “Bugün ülke olarak yüzde 75’ini ithal ettiğimiz enerjinin yaklaşık yüzde 35’ini binalarda kullanıyoruz. Binalarda kullanılan enerjinin de çok büyük bir bölümü ısıtma ve soğutma amaçlı tüketiliyor. Isı yalıtımı uygulamaları binalarda sağladığı yüzde 50’lik enerji verimliliği ile öne çıkıyor. Gerek enerji verimliliği gerekse de küresel ısınma ve iklim değişikliği ile ilgili hedeflere ulaşılması için mevcut mevzuatların üzerinde daha kalın yalıtım malzemesi kullanarak verimlilik sağlanması gerekli” dedi.
Binalarda harcadığımız enerji gelişmiş ülkelerin çok üzerinde
Türkiye’nin, Avrupa kıtasında en hızlı büyüyen bina stokuna sahip ülke olduğuna dikkat çeken Levent Pelesen, şunları söyledi: “AB’de neredeyse sıfır enerji binalara geçiş başlamışken, mevcut standartlarımıza baktığımızda ülkemizde halen bir metrekarelik bir alanın ısıtılması için harcanmasına izin verilen yıllık enerji miktarı, gelişmiş ülkelerin çok üzerinde. Gelişmiş ülkelerde tanımlanmış U değerleri ile ülkemizde tavsiye edilen U değerlerini mukayese ettiğimizde, ülke olarak daha verimli çözümlere yönelmemiz gerektiğini görüyoruz. Türkiye’deki binaların tümünün, daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşması öncelikli hedefimiz olmalı.”
Kentsel dönüşüm sürecinde yalıtıma öncelik verilmesi sevindirici
Türkiye’de 2017 yılı itibarıyla 9,1 milyon bina bulunduğunu, bu yapıların yüzde 87’sinin konut nitelikli binaların oluşturduğunu, hane sayısının ise 22 milyonun üzerinde olduğunu ifade eden Levent Pelesen, “Kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacak, bireysel yalıtım yaptıran ve yeni yapılan verimli binalar dikkate alındığında yaklaşık 5,6 milyon konutun yalıtım ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor.
Ayrıca yılda yaklaşık 150 bin mevcut konutta ısı yalıtımı uygulaması gerçekleştiriliyor. Isı yalıtımı yönetmeliğinin devreye girmesi öncelikle 2009 yılı sonrası inşaatların asgari C sınıfı ve üzeri yalıtıma sahip olmasıyla konutlarda tüketilen enerji yüzde 68,7’den yüzde 59,9’a düştü.
Kentsel dönüşüm sürecinde inşa edilen yeni binalarda yalıtım uygulamalarına öncelik verilmeye başlandığını görmek hem yalıtım sektörü hem toplum adına sevindirici bir gelişme. Yönetmelikler tam anlamıyla uygulanmaya başlayıp denetim mekanizmaları etkili bir şekilde devreye girdiğinde ısı yalıtımı uygulamalarının, vatandaşa, sektöre ve ülkemiz ekonomisine katkısı büyük olacak. Türkiye’deki binaları ısı yalıtımlı hale getirerek, ülkemizin toplam enerji faturasını yaklaşık yüzde 15 azaltmamız mümkün” şeklinde konuştu.