Resmi olmayan rakamlara göre yeraltı sularını çeken yaklaşık 200 bin kaçak ya da yasal kuyu bulunuyor. Yeraltı suları kuyularla ve derin deşarj pompalarıyla çekildiği için suları gölü besleyemediği için yaz aylarında Tuz Gölü artık tamamen kuruyor. Ankara-Şereflikoçhisar bölümünde yer alan ve dünyanın her yerinden turistleri kendine çeken turistik tesislerin önündeki su seviyesi bile çok düştü. Su çekilmesi öylesine ileri seviyeye ulaştı ki Tuz Gölü Temmuz ayında 5 bin yavru flamingonun ölümüyle dünya basınında çevre felaketi yaşanan sulak alan olarak haber oldu.
Birinci derece sit
Yüzde 32 tuz oranıyla denizlerden bile tuzlu olan gölün tabanındaki 30 cm kalınlığındaki tuz tabakasının çıkması için de suya ihtiyaç var. Tüm havzasıyla ülkemizin biyolojik çeşitliliğin korunması açısından önem taşıyan ve uluslararası kriterlere göre A sınıfı sulak alan olan Tuz Gölü, kuşların doğal yaşam alanı olarak öne çıkıyor. 85 kuş türü, 4’ü endemik 129 böcek türü, 15 memeli türü ve 38 endemik bitki türü bulunan Tuz Gölü, 1. Derece Doğal Sit olarak tescilli. Büyük akarsularla beslenemeyen gölün en büyük kaynakları Peçenek Suyu, DSİ Konya drenaj kanalı, İnsuyu ve Uluırmak’ın suları yetersiz kalıyor. Aşırı buharlaşmayla kuruyan gölün çevresinde suya çok ihtiyaç duyan şeker pancarı, yonca ve mısır ekimi yapılıyor.
Milliyet’in aktardığına göre, Necmettin Erbakan Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Semih Ekercin, havzada açılan binlerce kaçak kuyunun Tuz Gölü’nün sonunu hızlandırdığını vurguladı. Gölü besleyen Melendiz ve Peçeneközü sularına baraj yapılmasının da gölün beslenmesini zayıflattığına dikkat çeken Prof. Doç. Dr. Ekercin, “1987’de Tuz Gölü’nün alanı 92 bin 562 hektardı 2005’te 32 bin 552 hektara düştü. Yani son yüzyılda yüzde 85 oranında küçüldü. Uydu görüntülerini sürekli inceleyerek sebep-sonuç ilişkisi kurmaya çalışıyoruz” dedi.
Kurtarmak için 3 öneri
Prof. Doç. Dr. Ekercin, iklim değişikliğine rağmen Tuz Gölü’nün kurtulabileceğine dikkat çekerek 3 önerisini sıraladı:
“Öncelikle tüm Konya Kapalı Havzası’nda sulu tarımdan vazgeçilmeli. Pancar, mısır ve ayçiçeği yerine kuru tarım ürünleri tercih edilmeli. Suya daha az ihtiyacı olan buğday, arpa, mercimek gibi tahıllar üretilmeli. Kaçak yeraltı kuyuları kapatılmalı, yeni kuyu açılmamalı ve gölü besleyen kaynaklar desteklenmeli. Bunların denetlenmesiyle göl seviyesi yükselebilir. Tüm bunların gerçekleşmesi için kamu kurumlarının kararlı şekilde denetim yapması şart.”
Belgeselci ve fotomuhabiri Coşkun Aral da, Tuz Gölü’ndeki bir belgeselde çektiği fotoğrafı şu sözlerle yorumladı:
“Tuz gölü milyonlarca yıldır var olan özelliklerini yanlış tarım politikaları ve çevre kirliliği nedeniyle kaybetmeye başladı. Uzaydan bile fark edilecek kadar küçüldü. Tuz gölünün sessiz çığlığını duyan tuzu su kadar kutsal sayan bir Mevlevi Derviş neyiyle insanlığa haykırdı..”
‘Torunum göldeki suyu hiç göremedi’
Göl kenarındaki Çardak köyünde çobanlık yapan Nusrettin Akkurt, tarımsal sulama için yeraltı sularının çekilmesinin yıkıcı etkisine değindi. Akkurt, “Su varken, kuş ve yaşam vardı. Kamışçılık ve turizm vardı. Sulu tarım için yeraltı sularının çekilmesi doğamızı götürdü. 10 yıl önce sulak olan yerlerde şimdi ot bile büyümüyor. 7 yaşındaki küçük torunum suyu göremedi, kuraklığa doğdu.” dedi. Tuz Gölü’ndeki turizm tesisinin işletmecisi Özgür Yılmaz, “5-10 yıl önce Çin’den Kolombiya’ya kadar her ülkeden turist gelirdi. Kuraklıkla birlikte su azalınca turistte ilgisini kesti” tespitlerinde bulundu.
‘Bir nesil flamingoyu yitirdik’
Tuz Gölü’nün kenarında yaşayan Doğa Derneği gönüllüsü ve belgesel fotoğrafçısı Fahri Tunç, 5 bin yavru flamingonun ölümünü belgeleyerek dünyanın dikkatini çekmişti. Tunç, “285 kuş türünün yaşadığı sulak alan şimdi kurak alan oldu. En büyük nedeni yöreye ve toprağa uygun olmayan tarımın yapılması. Tahıl ambarı yöremizde tahıl dışında mısır, şekerpancarı ve yonca gibi suya ihtiyacı çok olan ürünler yetiştiriliyor. Devlet desteğini alan çiftçi bu ürünlere yöneliyor. Kuyularla yeraltı suları hoyratça çekiliyor. Göle eşsiz güzellik katan flamingoların bir neslini yani 2021 yılının tüm yavrularını yitirdik. Su olsaydı ölmeyeceklerdi. Gelecek yıl kolonileri büyümeyecek ve onlar için çok zor geçecek” dedi.