Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), T.C. Merkez Bankası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verileri ile THBB üyelerinin, THBB dışındaki üreticilerin ve tedarikçilerin sağladığı bilgiler ışığında hazırlanan Rapor, Türkiye ekonomisi, inşaat sektörü ve hazır beton sektörüne yönelik detaylı analizler, değerlendirmeler ve projeksiyonlar içeriyor. İnşaat ve inşaat sektörüne hizmet eden diğer sektörlerin sürdürülebilir büyümesinin, ancak bütüncül bir kalkınma modeli ile hayata geçebileceğine dikkat çeken Rapor, “İnşaat Sektörü Strateji Belgesi”nin bir an evvel hazırlanmasının ve uygulanmasının gerekliliğini vurguluyor.
Türkiye, hazır beton üretiminde Avrupa’nın lideri konumunu sürdürmektedir
Türkiye’de standartlara uygun beton üretilmesi ve inşaatlarda doğru beton uygulamalarının sağlanması için 34 yıldır çalışan THBB, kalite, çevre, sürdürülebilirlik ve iş güvenliği uygulamalarıyla inşaat, hazır beton ve ilgili sektörlerin gelişimine büyük katkı sağlamaktadır.
Hazır beton sektörü, 2020 yılı resmî verilerine göre 24 milyar Türk lirasını aşan cirosu, 33 bini aşan istihdam hacmi ve yıllık 95 milyon metreküpü bulan üretimiyle Türkiye ekonomisi ve inşaat sektörü açısından çok önemli bir yerde durmaktadır. Ülkemiz, hazır beton üretiminde 2009 yılından bu yana Avrupa’nın lideridir. Sektörümüz, inşaat sektörüne ve buna bağlı olarak ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. Bu durum, hazır beton sektörünün inşaat sektörünün en temel kolu olduğunu göstermektedir.
2020 yılında Türkiye, virüsün ekonomik etkilerinden hızlı bir şekilde sıyrıldıktan sonra 2021 yılında ciddi bir performans ortaya koymuştur
Pandeminin etkilerinin esaslı olarak görülmeye başlandığı 2020 yılında Türkiye, virüsün ekonomik etkilerinden hızlı bir şekilde sıyrıldıktan sonra 2021 yılında ciddi bir performans ortaya koymuştur. Özellikle yılın ilk yarısında, pozitif küresel konjonktürün etkisi ile ivme kazandığı görülmüştür. Türkiye yılın ilk yarısında salgınla mücadelede başarılı sayılabilecek bir model tesis etmesi ve güçlü büyüme verileri ile pek çok ülkeye kıyasla pozitif bir görünüm sergilemiştir. Son çeyrekte döviz kuru sepetinin Türk lirası karşısında %55,4 oranına varan dalgalanması, enflasyondaki yükselişin en önemli belirleyicisi olmuştur. Tüm bunlara rağmen Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekteki göz dolduran performansından sonra üçüncü çeyrekte %7,4 ile tarihsel ortalamasının üzerinde bir büyüme sergilemeyi başarmıştır. Üçüncü çeyrekte aşılamadaki güçlü ivme, kısıtlamaların hafifletilmesi, turizm faaliyetindeki toparlanma eğiliminin belirginleşmesi, sanayi ve hizmetler sektöründeki üretim büyümeyi desteklerken, inşaat ve tarım sektörleri dönemlik büyümeyi sınırlamıştır.
2020 yılında inşaat sektörü bir türlü ivme kazanamamıştır
Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden birisi olarak bilinen ancak son yıllarda bu performansının çok gerisinde kalan inşaat sektörü 2017 yılından sonra ciddi bir daralma sürecine girmiştir. 2020 yılında COVID-19 pandemisinin etkisi ve daha sonra ekonomide yaşanan sorunlar nedeniyle sektör bir türlü ivme kazanamamıştır. Dönemsel olarak değerlendirilebilecek olumlu gelişmeler ise kısa süreli etki yaratmıştır. Türk inşaat sektörünün eski günlerine dönmesi ekonomik belirsizliklerin giderilmesi kadar inşaat sektörünün de yıllardır geciktirdiği çok yönlü dönüşümü bir an evvel hayata geçirmesine bağlıdır.
8 çeyreklik küçülmeden sonra 2020 yılının üçüncü çeyreğinde %3,2’lik büyüme yakalanmıştır. Buradaki en önemli etki, pandemi kısıtlamaları nedeniyle geciken talepler ve konut kredi faizlerinin düşmesi sonucunda sektörün canlanması olmuştur, ancak, bu olumlu tablo sadece bir çeyrek sürmüş ve 2020 yılının son çeyreğinde %15’lik çok keskin bir daralma meydana gelmiştir. Bu daralma %6,2 büyüyen GSYİH dikkate alındığında oldukça dramatik gözükmektedir. 2021 yılında ise baz etkisi nedeniyle ilk iki çeyrekte inşaat sektörü %3’ün biraz üzerinde büyüme kaydetmiştir. Bu büyüme yine de GSYİH’nin gerisinde kalmıştır. Üçüncü çeyrekte ise %6,7’lik daralmada hem talebin azalması hem de baz etkisi etkili olmuştur. Son 10 yılda Türkiye ekonomisi yıllık ortalama %5,2 büyüme gerçekleştirirken, bu oran inşaat sektöründe %5,6 olmuştur.
2021 yılında hazır beton fiyatı ÜFE’nin gerisinde kalmıştır
2021 yılında ÜFE %80 artış gösterirken, Hazır Beton Fiyat Endeksi %71 oranında artmıştır. Kısacası hazır beton fiyatı ÜFE’nin gerisinde kalmıştır. Ham madde, enerji ve akaryakıt fiyatlarındaki yüksek artışa rağmen hazır beton üreticileri hazır beton fiyatını enflasyonun altında tutabilmiştir. Malzeme kaynaklı inşaat maliyet endeksinin %86 arttığı da bu analiz kapsamında dikkate alınmalıdır. 2019 yılı hariç son beş yılda hazır beton fiyatındaki değişim ÜFE’nin sürekli altında kalmıştır. 2017-2021 yılları arasında ÜFE %273, dolar kuru ise %307 artış göstermiştir. Bu artış hazır beton fiyatında %193 olarak kalmıştır. Kısacası ÜFE’ye oranla %80’lik, dolar kuruna göre ise %114’lük bir kayıp yaşanmıştır.
Hazır beton üretim maliyetinin yaklaşık %70 oranında döviz kuruna bağlı olduğu tespit edilmiştir
2021 yılında sektörü yüksek enflasyon, ilk el konut satışlarının yeterli seviyede olmaması ve yılın son döneminde döviz kurundaki ani ve aşırı yükseliş kaynaklı ham madde fiyatlarının artması olumsuz etkilemiştir. Özellikle sabit fiyatlı sözleşmeler, ham madde fiyatlarındaki ani ve yüksek artışla hazır beton üreticisini mağdur etmiş, sektörün maliyet ve fiyatlandırma politikasında sorunlar yaşatmıştır. Nakit akış yönetimi, alacak ve risk takibi ve pazar analizi de firmaların sorun yaşadığı konular olmuştur.
Hazır beton sektöründeki girdiler her ne kadar yerli gözükse de döviz kuruna bağlılıkları yüksektir. THBB tarafından yapılan bir araştırma kapsamında hazır beton üretim maliyetinin doğrudan ya da dolaylı olarak yaklaşık %70 oranında döviz kuruna bağlı olduğu tespit edilmiştir.
2021 yılında hazır beton sektörü tüm olumsuzluklara rağmen büyümeyi başarmıştır
Hazır Beton Sektörü Raporu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “2020 yılına oranla sektör için daha stabil bir yıl olan 2021 yılında hazır beton sektörü bütün olumsuzluklara rağmen büyümeyi başarmıştır. Hazır beton sektörünün 2021 yılında %10-%15 arasında bir büyüme gerçekleştirdiği tahmin edilmektedir.” dedi.
2022 yılı ile ilgili değerlendirmelerini de paylaşan Yavuz Işık, “2022 yılında hazır beton sektörünün kötümser senaryoda %5 oranında küçüleceği, iyimser senaryoda ise %10 kadar büyüyebileceği tahmin edilmektedir.” dedi.
Ülkemizde inşaat sektörünün dönem dönem ritmini kaybetse de uzun vadeli trendin hep büyüme yönünde olduğunun altını çizen Yavuz Işık, şöyle konuştu: “Asgari 50 yıllık servis ömrü ile tasarlanan konutlar sürekli bir dönüşüme girmek zorundadır. Nüfus artışı, yeni altyapı ve üstyapı ihtiyaçları doğurmaktadır. Mevcut konut stokunun kentsel dönüşüm süreci ile yenilenmesi deprem riski yüksek bu coğrafyada gecikmeden hayata geçirilmesi gereken bir zorunluk olmaya devam etmektedir. Orta ve uzun vadede sıfır karbonlu ve enerjili yapılar yasal bir zorunluluk ve toplumdan gelen bir talep olarak yeni yenilenme ihtiyaçları doğuracaktır. Büyüyen sanayi, artan ulaşım ve enerji ihtiyaçları sürekli gündemde olacaktır. Kısacası inşaat sektörü ve dolayısıyla hazır beton sektörü gelişmekte olan ülkemizin büyüme ve gelişme yolculuğunda önemli bir rol üstlenmeye devam edecektir.”
“İnşaat Sektörü Strateji Belgesi”nin bir an önce hazırlanmasını ve uygulanmasını önemsiyoruz
İnşaat ve inşaat sektörüne hizmet eden diğer sektörlerin sürdürülebilir büyümesinin ancak bütüncül bir kalkınma modeli ile hayata geçebileceğini ifade eden Yavuz Işık, “Bu model ülkenin sürdürülebilir kalkınması için de elzemdir. Bu nedenle “İnşaat Sektörü Strateji Belgesi”nin bir an önce hazırlanmasını ve uygulanmasını önemsiyoruz. Bu stratejiye uygun olarak da hazır beton sektörü ve diğer ilgili bütün sektörler kendi stratejilerini ve yol haritalarını belirlemelidir.” diye konuştu.
İklim değişikliği ile mücadele kapsamında hazır beton sektörüne öncülük edeceğiz
2021 yılı sonunda ülkemizin Paris Anlaşması’nı imzalayıp onaylaması ile inşaat ve diğer birçok sektör için yeni bir sayfa açıldığını belirten Yavuz Işık, “Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması bir yandan Türkiye’nin kendi iklim değişikliği planlarını uygularken diğer yandan da taraf ülke olarak çıkarlarını koruması ve dönüşüm için gereken finansmanı almak için akredite olması anlamına gelmektedir. Bu kapsamda inşaat sektörünün ve elbette hazır beton sektörünün üzerine düşen görevler olacaktır. Birliğimiz, ülkemizin iklim değişikliği ile mücadele kapsamında 2030 ve 2053 hedeflerine yönelik taahhütlerini yerine getirmesi için hazır beton sektörüne öncülük etmeyi amaçlamaktadır. Kısa ve orta vadede hem inşaat sektöründe hem de inşaat malzemeleri sektöründe yeşil ve dijital dönüşümün, düşük karbon ve döngüsel ekonominin, bütünleşik tasarımın, yapı bilgi modellemesinin, enerji verimliliğinin daha çok gündemde olacağı öngörülmektedir.” dedi.