Anadolu bir dizi uygarlık üreten atölyeye benziyor. Bölgenin her noktasında ilginç varoluş hikâyeleri saklı… Rotayı bu hafta Antalya’nın kuzeybatısına çevirince o hikâyelerden ikisine tanık oluyoruz. İlki 520 işaretli çiviyazısıyla Hititleri bile geride bırakan Luvilerin kenti Termessos. Kim bu Termessoslular? Sorunun cevabı Antik Yunan’dan da önce Anadolu’ya dokunan Luvilerde saklı. Günümüzden 4 bin 500 yıl önce onlara “Işık ve gizemli deniz insanı” diyorlar. Artemis, Afrodit ve Kibele’ye isimlerini onlar veriyor. Büyük İskender’in ele geçiremediği iki kentten biri, burası. Makedonya Kralı, 2 bin 500 yıl önce 80 bin kişilik ordusunu Hindistan’a kadar taşıyor ama Termessos duvarının ardına geçiremiyor.
Kral Yolu yokuştur…
Güllük Dağı’nın vadisindeki kente düzayak giremiyorsunuz, Korkuteli yolundan bin 100 metre yükseğe tırmanmanız gerekiyor. Kent, antik yerleşimler arasında en dik yamaca sahip. Zirve yürüyüşünde dinlenebileceğiniz banklar mevcut. Çam ormanının içinden geçerken, yolumuz önce sur duvarlarına, ardından İskender’in komutanı Alketas’ın mezarına çıkıyor. Vadide çok sayıda askeri mezar var. Yivli sütunlar, kesme taşlar, 3 metrelik bloklar, tapınak sütunları ve devrik sütun tamburları her noktada dikkat çekiyor. Kentin üç ayrı çağı neden bağımsız yaşadığını yürürken anlıyorsunuz. Roma döneminde bile kendi sikkesini basıp kanununu yazan Solymi yönetimi; kenti her daim kendine yeten bir devlet olarak yaşatmış. Solymi demişken, Güllük Dağı adını o devirde Anadolu tanrılarından Solymos’tan alıyor. Kent halkı Luvi soyundan gelse de kendine Solymi diyor.
Güllük Dağı’nın vadisindeki Termessos’a düzayak giremiyorsunuz, Korkuteli yolundan bin 100 metre yukarıya tırmanmalısınız.
Roma İmparatoru Hadrian devrinde yapılmış Artemis Tapınağı, bir katı ayakta kalmış Gymnasium, kubbeleri yıkık dükkânlarıyla sütunlu cadde, kanalizasyon şebekesi, birbirine bağlı beş sarnıç, agora ve yanındaki pazar meydanıyla Termessos bir dor mimarisi (Antik dönemin sade, sütunları yivli ve sütun başları süslemesiz tarzı) kenti. Antalya Körfezi’ni gören antik tiyatro turist akınına uğrayan yerlerin başında geliyor. Tiyatro fonunu Antalya Körfezi, Solymos’un zirvesi ve karlı Beydağları belirliyor. 2 bin 350 yıllık sütunlu galeriyi (stoa) geçerken Pisidya gençlerinin savaşa hazırlık bölgesini görüyoruz. Cirit, gülle, uzun atlama, seri koşular, hemen ardından girilen hamamlar ve sonrasında okulda öğretilen fizik, matematik, felsefe… Final yürüyüşünde kentteki ‘kurucunun evi’ tabelası yıkık bir villaya çıkarıyor yolumuzu. Roma’dan sonrası yok, kalıntılarıyla yaşıyor…
Termessos’a Türk komşu
Antalya’nın kuzey sırtlarında birkaç saat içinde gezilebilecek iki eserden diğeri Evdir Han. Selçuklu Hükümdarı I. İzzeddin Keykavus tarafından yaptırılan 800 yıllık kervansaray, çağdaşı Kırkgöz Han’la aynı bölgede. Han, dört ana eyvanıyla Ortadoğu’da az rastlanan bir örneğe sahip… Dikdörtgen planlı yapıda duvarların tümü Termessos’taki gibi kesme ve moloz taş. Yarım futbol sahası uzunluğundaki açık avluyu her bir cephede eyvanlar tamamlıyor. 10 ayrı payandanın kullanıldığı kervansarayda özellikle mermer taçkapı yine Selçuklu’ya has süslemelerle göz alıyor. Hanın güçlü olan tek noktası da burası. Ancak Termessos’tan 2 bin yıl sonra inşa edilmesine rağmen ayakta kalamamış. Sultan ya da Kırkgöz hanları gördükten sonra biraz içiniz acıyarak geziyorsunuz. Taçkapısından avlusuna merakla çıkanları hayal kırıklığına uğratıyor. Her iki tarihi eser de Döşemealtı sınırları içinde. Termessos için Denizli yolunun 24’üncü kilometresini geçip Güllük Milli Parkı’na girmeniz yeterli. Giriş ücreti araç ve karavanlar için 12 lira, park 17.00’de kapanıyor. Antalya’ya 18 kilometre uzaklıktaki Evdir Han’a girişse ücretsiz…