Osmanlı Devleti döneminde de korunan insanlık tarihinin en önemli eserlerinden Milyon Taşı ve çevresindeki arkeolojik kazılar İBB Miras tarafından 2019 yılında başlamıştı.
O dönemde Yerebatan Parkı ve çevresinin düzenleme çalışmaları sırasında arkeolojik kalıntılar çıkmasıyla genişletilen projede ilk olarak Su Terazisi’ne Valens Kemeri tarafından gelen bir su kanalı ortaya çıkarılmıştı.
HAMAM OLDUĞU TAHMİN EDİLİYOR
Milyon Taşı’nın hemen arkasındaki arkeolojik kazılarda ise Bizans dönemine ait duvar kalıntıları çıktı. Hatta Osmanlı’nın yapıları inşa ederken Bizans duvarlarını gördükleri ve binanın daha sağlam bir şekilde yapılması için bu yapıları binaların temellerinde kullandıkları anlaşıldı.
Ayrıca Su Terazisi’nin kuzeydoğusunda yapılan çalışmalarda ise geç dönem Osmanlı’ya ait sarnıç yapısı ile Su Terazisi’ne bitişik vaziyette bir hamam olduğu tahmin ediliyor.
İBB Kültür Varlıkları Projeler Müdürü Merve Gedik, 3 yıldır devam eden arkeolojik kazılara ilişkin bilgi vererek, ortaya çıkarılan kalıntıları anlattı. Birçok yapı kalıntısı bulunduğunu ve kesinlik için çalışmaların devam ettiğini söyleyen Gedik, alanın önemine vurgu yaptı.
“1200’LERDEKİ LATİN İSTİLASINDA VE DEPREMDE ZARAR GÖRÜYOR”
4 ayaklı kubbeli bir yapıdan oluşan Milyon Taşı’nın Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul olduktan sonra yapıldığını aktaran İBB Kültür Varlıkları Projeler Müdürü Merve Gedik, “Burası dönemin sıfır noktası kabul ediliyordu. Osmanlı’dan sonra da kullanılmaya devam eden Mese Yolu’nun başlangıç noktası da burasıdır. Saat ayarlamaları da bu noktaya göre yapılıyor, 1880’lerde Greenwich’e verilene kadar tüm hesaplamalar da öyle. 1200’lerdeki Latin istilası sonrasında İstanbul’da çok sayıda yapı zarar görüyor, Milyon Taşı’nın da orada zarar gördüğünü düşünüyoruz. 1490’larda yaşanan ‘küçük kıyamet’ diye adlandırdığımız İstanbul depreminde de ciddi hasar alıyor” diye konuştu.
ARKEOLOJİK KAZILAR 2019 YILINDA BAŞLADI
Çalışmanın yapıldığı alanın çok katmanlı olduğunu söyleyen Gedik, “Sultanahmet’in bütün hikaye kesitini bu arkeolojik kazı alanından öğrenebiliyoruz, çünkü burada hem Osmanlı hem de Bizans katmanı var. Milyon Taşı’nın kendisi de tarihi bir katman. Burada aslında 1967’lerde bir kazı çalışması yapılmış ve Milyon Taşı’nın bir kısmı oraya çıkartılmış, ancak çok kapsamlı bir kazı olmamış yalnızca belli bir bölümü açığa çıkarılmış. Biz İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü denetiminde 2019’dan bu yana çalışmalarımızı sürdürüyoruz, kazdıkça yeni yapı kalıntıları bulmaya devam ediyoruz. Milyon Taşı’nın çevresindeki katmanda Bizans’a ait kalıntılar bulduk ve etrafını açmaya da devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
ÇALIŞMALAR HALKA AÇIK BİR ŞEKİLDE YÜRÜTÜLÜYOR
Osmanlı dönemine ait bir mahalleye ilişkin kalıntılar bulduklarını belirten Gedik, “Buranın bütün arkeolojik kazılarını Sultanahmet Meydanı’nın da genelinde bir proje olarak değerlendiriyoruz. Dünyanın dört bir yanından gelen insanlar da buna tanıklık edebilsin diye arkeolojik kazı çalışmalarını halka açık olarak yapıyoruz. Sultanahmet Meydanı ile de projelerimiz var, alanın tümünü kapsamayan bazı noktalarda kurul onayının ardından katmanlar hakkında bilgi verebilecek kazı çalışmaları yapmak istiyoruz. Bütün bu kazı çalışmaları son bulduğunda Sultanahmet’te yeni bir yürüyüş rotası düzenlenecek. Katmanlar iyice ortaya çıktıkça neyin ne olduğunu tam olarak anlayabiliyoruz. Çıkarılan bir katmandan Osmanlı döneminde burada bir mahalle olduğunu anlıyoruz. Sultanahmet bölgesinde ciddi bir toprak dolgu mevcut ve bu dolguları yıktıkça her şey daha çok belirginleşiyor” dedi.
KAZILARIN 1 YIL İÇERİSİNDE TAMAMLANMASI HEDEFLENİYOR
Şehre su getirmek için Milyon Taşı’na bağlı yollar yapıldığını söyleyen Gedik, “Su kemeri ve terazisiyle şehrin kuzeyinden su getiriliyor. Bu yollara ilişkin de kalıntılar bulduk. Ayrıca evlerin bahçelerindeki kuyuları da ortaya çıkardık. Kalıntılara bakarsak mahallenin 15’inci yüzyıldan kaldığını söyleyebiliriz. Kazdıkça yapının harcın niteliğinden, duvar örgüsünden Osmanlı’ya mı yoksa Bizans’ a mı ait olduğunu anlıyoruz. Milyon Taşı’nın yakınında bulunan tuğla duvarları Bizans’a ait. Başka kaynaklarla da kıyaslayabilelim diye aynı zamanda yapıların çizimlerini ve yazıların analitik çalışmalarını da yapıyoruz. Burayı insanların da şahitlik edebildiği şekilde yapıyoruz. O nedenle yavaş yavaş ilerlemeyi tercih ediyoruz. Çalışmaların 1 sene içinde biteceğini planlıyoruz tabi ki oluşan yeni bulgular bunu değiştirebilir” diye konuştu.