Eren, bu yıl “8 Kasım Dünya Şehircilik Günü”nün küresel çapta oldukça zorlu bir görünümde kutlanacağını söyledi.
Dünyada kentleşme hızla sürerken küresel iklim kriziyle birlikte “sürdürülebilir şehirler” için alınması gereken önlemlerin aciliyet kazandığına dikkati çeken Eren, “Nitekim şehir ve metropoller, sahip oldukları binaların inşa ve işletim süreçleri ile küresel karbon emisyonunun yüzde 40’ından sorumlu tutulmaktadır. Diğer taraftan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın enerji alanında yeni dinamiklerle yeşil dönüşüm girişimlerinde belirsizlikler yarattığı da izlenmektedir. Türk inşaat sektörünün çatı kuruluşu olarak, ülkemizde deprem gerçeği ve hızlı şehirleşme olgusuyla kentsel dönüşüm ihtiyacının afet odaklı biçimde ve vakit kaybetmeden gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulamaktayız.” dedi.
Yapı güvenliğinin gelecek kuşaklara karşı da en büyük sorumluluk olduğunu belirten Eren, bu çerçevede Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yapı müteahhitlerinin sınıflandırılması düzenlemesinin etkin biçimde uygulanarak geliştirilmesi ve ülkedeki denetim sistemi mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
YENİ FİNANSMAN ARAÇLARINA İHTİYAÇ VAR
Kentsel dönüşüm kapsamında yarının ihtiyaçlarını göz önüne alan çevre, sağlık, eğitim, ulaşım, spor ve idari altyapıları ile yaşanabilir şehirlerin hedeflenmesi gerektiğini vurgulayan Eren, şöyle konuştu:
“Dikey yapılaşma tercihleri tarihi ve çevresel doku gözetilerek değerlendirilmeli, imar değişikliği uygulamaları kamu vicdanını zedeleyen, kişilere özel değerlendirmelerden arındırılmalıdır. Yaklaşık 6,5 milyon riskli yapıda dönüşüm için ise finansman konusu ön planda olup, geçen dönemde sınırlı da olsa çeşitli destekler ortaya konulmuştur. Önümüzdeki dönemde kentsel dönüşümün hızlanması ihtiyacı çerçevesinde yeni finansman araçlarına ihtiyaç daha fazla gündeme gelecektir.”
TMB Başkanı Eren, bu süreçte ülke için “yeşil dönüşüm” yükümlülüklerinin de artık gündemde olduğuna işaret ederek, dünyanın dikkatinin şu anda Mısır’da başlayan 27’nci Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP27) olduğunu söyledi.
YEŞİL BİNALAR DESTEKLENMELİ
Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı süreci kapsamında Türkiye’nin net sıfır karbon emisyonu hedefini 2053 yılı olarak açıkladığını anımsatan Eren, şunları kaydetti:
“Özel sektörümüz için yeni bir değişim süreci başlarken yapılı çevreden kaynaklanan karbon emisyonunun azaltılması için ulusal bazda bütüncül bir yaklaşımla binaların tasarımı, malzeme seçimi, inşası, kullanımı ve yıkımı süreçlerini kapsayan yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yeşil bina ve verimli enerji teknolojileri kullanımı ve bu amaca yönelik yenilikçi-yaratıcı projeler öncelikli olarak desteklenmelidir. Sürdürülebilir akıllı ulaşım altyapısının oluşturulması açısından da sektör öne çıkmaktadır. Bununla birlikte inşaat faaliyetlerinin dönüşümünde şirketler için başta karbon vergisinin getireceği yükten endişe edilmektedir. Bu çerçevede yeşil finansman araçları konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığımızın standart belirleme çalışmalarına başlaması ise kıymetli olup süreç hızlandırılmalıdır. İlgili çalışma gruplarında sektörümüzü temsil eden Birliğimiz, Paris İklim Anlaşması çerçevesinde kurulmuş küresel bir platform olan GlobalABC’ye (Global Alliance For Buildings and Construction) de ülkemizden üye ilk kuruluş olmuştur. GlobalABC’nin ülkelerin düşük karbonlu ve dayanıklı binalara yönlendirilmesi yoluyla küresel dönüşümün hızlandırılması yönündeki çalışmalarını yakından takip ediyoruz.”