İtalya’nın deprem konusunda otorite kabul edilen kurumu INGV bünyesinde uzun yıllardır deprem tehlikesine yönelik çalışmalar yapan Türk bilim insanı Akıncı, Kahramanmaraş depremleri ve etkileri ile olası İstanbul depremine dair enstitüdeki ofisinde değerlendirmelerde bulundu.
Yüksek öğrenimini 9 Eylül Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nde tamamlayan Akıncı, doktorası sonrasında TÜBİTAK burslarıyla gittiği ABD’de bir grup İtalyan araştırmacının kendisinin üzerine çalıştığı deprem tehlikesi konusuna ilgi gösterdiğini anlattı.
Bir proje kapsamında İtalya geldiğini ve burada kaldığını dile getiren Akıncı, “Tabii uzun bir süreç, fakat hiçbir zaman sıkılmadım. Mesleğime dün başlamış gibi bugün de devam ediyorum o istekle. Tabii çalışma önceliği İtalya’daki depremler. Fırsat buldukça ülkemizdeki depremleri de çalışmaya gayret gösteriyorum. O da çünkü benim gönlümde yatan böyle bir istek. Zaman bulup bir katkım olursa tabii oradaki depremleri anlamak, çözüm ulaştırmak, özellikle çalıştığım konu deprem zararlarının en aza indirilmesi konusunda bizler ne yapabiliriz, bilimsel açıdan” ifadelerini kullandı.
Coğrafi konumu itibarıyla tarihinde de büyük depremler geçirmiş bir ülke olan Türkiye’nin bu konuda bir tecrübesi olduğunu dile getiren Akıncı, şöyle devam etti:
“Tabii bu son Kahramanmaraş depremleri, ne yazık ki en son bizim bildiğimiz 1939 Erzincan depremi vardır 7,8 büyüklüğünde aşağı yukarı, ondan sonraki en büyük deprem. Fakat bu depremin, Erzincan depreminden farklı olarak bir özelliği var: Çoklu faktörler işin içinde. Değişik segmentler 24 saat içinde iki büyük depremle, yani 7,5 ve üstündeki depremlerle kırıldı. Tabii bu sürekli yaşadığımız klasik bir deprem türü değil.”
Doç. Dr. Akıncı, Kahramanmaraş depremlerinin hem yarattığı etki hem etkilediği alanın ve hasarın büyüklüğü hem de depremin oluşum mekanizması itibarıyla bilim adamları arasında geniş ilgi uyandırdığını aktardı.
Söz konusu ilginin bilim insanlarıyla sınırlı kalmadığını söyleyen Akıncı, “İtalya’da da pek çok kişiden, gazetecilerden, medyadan büyük bir talep vardı bu konu hakkında bilgi almak için. Burada da çalışıldı” dedi.
Bu depremi detaylıca çalışmak isteyen gruplar olduğunu dile getiren Akıncı, “Önümüzdeki hafta bir grup araştırmacı, Türkiye’ye seyahat edecek. Ankara’da ve arazide görüşmelerde bulunacaklar. Yapabileceğimiz ne varsa, ortak çalışmalar, bilimse çalışmalar, ‘katkılarımız ne olabilir?’ görüşmek üzere iki farklı heyet Türkiye’ye seyahat edecek” diye konuştu.
Aybige Akıncı, bölgede uzun süreden bu yana sessizlik olduğunu ancak bu kadar büyük bir deprem olacağını kendilerinin de beklemediğini belirterek, “Yani 7-7,5 büyüklüğünde bir deprem olabilir beklentisi vardı tarihteki depremlere baktığınız zaman. Fakat iki büyük depremin 9 saat arayla 400-300 kilometrelik bir alanda etkili olacağı çok az bir ihtimaldir. Çok sık yaşadığımız deprem türü değildir Maraş depremleri. Deprem tetikleyici bir depremdi. 24 saat içinde 3’ün üstündeki değişik uzunluktaki segmentleri kırmıştır. İki büyük deprem oluşturmuştur. Birisi 7,8’dir, diğeri 7,5 büyüklüğünde 9 saat arayla oluşan 2 büyük depremdir. Bu çok sık yaşadığımız bir olay değildir açıkçası” değerlendirmesini yaptı.
Depremin üzerinden geçen 2 aylık sürenin ardından bölgedeki yer değiştirmelere dair ölçümlerinin ne olduğu sorusunu Akıncı, şöyle yanıtladı:
“Tabii bu Arap plakası, kuzeye doğru senede 10 milimetrelik bir hızla hareket ediyor. Eğer bu 10 milimetrelik yer değişim açığa çıkmazsa ise belirli bir depremle birikmeye devam edecektir. Yani 100 yıl, 200 yıl sonra biriktiği zaman nasıl ortaya çıkacaktır bu enerji? O bölgede, 5 ya da 10 metrelik bir kaymayla açığa çıkacaktır. Ve de böyle olmuştur. Kahramanmaraş depremleri bu şekilde oluşmuştur. Enerji birikmiştir o bölgede. Uzun süreden beri bölge enerjisini açığa çıkartamamıştır. Ve son bu depremlerle, enerjisini açığa çıkartmış ve bölgede 10 metreye yakın yer değiştirmeler kırıklar oluşturmuştur.”
Türkiye’nin aslında daha çok İstanbul yakınlarında olması muhtemel depreme odaklandığını ifade eden Akıncı, “Bunun bir nedeni vardı. Çünkü 1999 depreminden sonra fayda stresin artması özellikle orta Marmara-Çınarcık segmentlerindeki stresin artması, bu segmentlerin kırılma olasılığını yükseltti. Bu segmentler 7 ve 7’nin üstünde depremler üretecektir. Çünkü bunlar uzun segmentlerdir” diye konuştu.
Depremin büyüklüğünün fayın boyutuyla orantılı olduğunu vurgulayan Akıncı, “Bunlar arasında ilişkiler vardır. Bunlara dayalı olarak yaptığımız hesaplarda önemli depremlerin, önemli dediğim 7’nin üstünde depremlerin olma olasılığı Marmara’da yüksektir” dedi.
ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’ndan (USGS) uzman Tom Parsons ile Marmara Denizi’ndeki segmentlerin kırılma olasılıklarını inceleyen ortak çalışmaları olduğunu anlatan Akıncı, “Son Avrupa projesi çerçevesinde oradaki fay segmentleri, faylar tekrar çalışıldı. Bu yeni veriyi kullanarak, INGV’deki bazı meslektaşlarımızla bir çalışma yaptık. Ve bu yeni verileri kullanarak yaptığımız olasılık hesaplarında 7’nin üzerinde bir depremin Marmara Denizi’nde olma olasılığını yüzde 47 olarak hesapladık.” değerlendirmesini yaptı.
Akıncı, bunun yüksek bir değer olduğunu belirterek, “Ne yapmamız gerekli? Biliyoruz tamam, yüzde 50 olasılıklı, yüksek olasılıkla Marmara Denizi’nde bir deprem olacaktır. Önemli olan şimdi bu depreme hazırlıklı olmamız lazım. Bilgiyi verdik biz. Bu bilgiden sonra şimdi onu konuşmamız lazım, yani olasılık hesaplarını bırakmamız lazım. Son yüzyılda Türkiye’de 16 tane 7’nin üstünde deprem olmuştur. Yani durum çok açıktır” uyarısını yaptı.
Akıncı, Marmara ya da Akdeniz’deki depremlerden sonra tsunami oluşma riskinin ne seviyede olduğu sorusuna ise Akdeniz’de tarihte tsunamiler yaşandığını belirterek, “Mesela son Samos depreminde İzmir ve Kuşadası çevresinde tsunami yaşanmıştır, küçük de olsa bir tsunami yaşanmıştır. Marmara’da da tarihte gözlenen tsunami verileri vardır, bunlar da deniz içinde oluşan heyelanlardan kaynaklanmaktadır. Bölgede jeolojik konuma bağlı olarak önemli çukurluklar vardır Marmara’nın içinde. Deprem sonrasında heyelanlara yol açabilecek büyüklüktedir bu çukurlar. Bunlar tsunami yaratabilir” cevabını verdi.
Uzun yıllardır İtalya’da yaşaması ve Türkiye’den gelen bir deprem uzmanı olması nedeniyle İtalyanlardan Türkiye’deki bu son depremleri İtalya’dakilerle karşılaştırmasının istendiğini aktaran Akıncı, ” ‘İtalya’da da olabilir mi, bekleyebilir miyiz? diye soruyorlar” dedi.
Böyle bir şeyin mümkün olmadığını kaydeden Akıncı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Çünkü Türkiye’deki Kahramanmaraş depremleri, sol yanal atımlı faydır. Yani fay mekanizması tamamen değişiktir, İtalya’daki fay mekanizmalarına göre. İtalya’daki faylanmalar, normal tipteki faylanmalardır. Bunlar daha çok bizim Ege Bölgesi’ndeki depremlerin oluşum mekanizmasına yakındır. Tabii büyüklük açısından İtalya’da da 7 ve 7’nin üstünde depremler meydana gelmiştir tarihte. Fakat bunların olma aralıkları çok daha uzundur. Çünkü kayma hızları, yer değiştirme hızları çok daha düşüktür. Ama İtalya’da tekrarlama aralıkları daha uzun süre olacak önemli depremler yaşanmaktadır. Aslında depremin büyüklüğünden çok yaratacağı risk önemlidir.”