17 Ağustos sonrası deprem mağdurlarında ortaya çıkan psikolojik ve travmatik etkinin ele alındığı çalıştayda uzmanlar, olası Marmara depremine ilişkin uzun zamandır çalışma yürüten uzmanları bir araya getirdi. Çalıştaya katılanlar arasında bulunan Kocaeli Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Müdürü, Yer Fiziği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şerif Barış, Milliyet’e özel açıklamalarda bulundu.
Yakın gelecekte Kuzey Marmara Fayı’nda 7.2 büyüklüğünde deprem üretecek bir kırılmayı beklemediğini söyleyen Barış, “İstanbul’u etkileyecek olan ve Adalar’ın güneyinden Silivri’ye uzanan fay hattının 7.2 büyüklüğünde deprem üretmesi öngörülüyor.
Medyada boy gösteren birçok isim fayın birkaç yıl içinde kırılacağını öne sürüyor ancak söz konusu fayın yakın zamanda kırılma olasılığı gözükmüyor. Önümüzdeki 70-80 yıllık sürede Kuzey Marmara Fayı’nda büyük deprem üretecek bir kırılma beklemiyorum. Asıl tehlike Güney Marmara’daki faylarda. Bursa ve Yalova’yı etkileyecek güneydeki faylar 400 yıldır suskun” dedi.
Türkiye’nin küçük ve orta büyüklükte deprem periyoduna girdiğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Barış, 7’den büyük hasar yapıcı depremler açısından durumun tam tersi olduğunu belirterek, ekledi:
‘Yıkıcı olmayacak’
“7’den büyük depremler açısından suskunluk dediğimiz döneme girdik. Türkiye’de, 1840 ile 1970 yılları arasında 32 tane yıkıcı deprem oldu. 1970’ten günümüze sadece 3 adet 7’den büyük deprem oldu. 7’den büyük depremleri üretecek stresi biriktirme dönemindeyiz. Arka arkaya büyük depremler görmeyeceğiz. Bir asırlık süre içinde sayısı 7-8’i geçen büyük, yıkıcı deprem olmayacak. Bir asırlık sürede sadece birkaç büyük deprem riski var. 2009’da yapılan modellemeye göre büyük depremde İstanbul’da 16 ile 30 bin arasında insanın yaşamını yitireceği öngörülüyor. İstanbul’un şansı fayın şehrin 16 km güneyinden geçmesi. Bu nedenle olası büyük deprem Kocaeli ile kıyaslanmayacak kadar az etki yaratır. Ancak ortaya çıkacak kaos riski ayrı olarak hesaplanmalı. Kaosun neden olacağı sorunlar da büyük olabilir.”
‘Hâlâ travma yaşayan var’
Çalıştayın öncülerinden İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Program Koordinatörü Prof. Dr. Tamer Aker ise 17 Ağustos sonrası 3 yıl yıkım yaşayan bölgelerde çalışma yaptıklarını söyledi. Bölgede psikolojik hasarın sanılandan büyük olduğunu söyleyen Aker, “Depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, kaygı-korku bozuklukları yüksek orandaydı. Çadırkentlerde kalanların yüzde 45’i ciddi psikolojik sorun yaşıyordu. Yıllar geçtikçe bu oran azaldı. Çadırkentlerde depremin 5’inci yılında ruhsal travma yaşayanların oranı yüzde 5-10 arasına geriledi. 17 Ağustos’un 10’uncu yıldönümünde psikolojisi düzelmeyen hasta sayısını yüzde 3 çıktı. Depremin 17’nci yılında bu oranın yüzde 1 olduğunu düşünüyoruz. İstanbul’da bir kısım insan ile Yalova, Kocaeli, Sakarya’nın toplam nüfusunun yüzde 1’i kadar insan halen deprem travması yaşıyor” dedi. Kocaeli Üniversitesi Çocuk Psikiyatri Bölümü’nden Prof. Dr. Ayşen Coşkun ise “’Erkek güçlüdür, destek almaz, duygularını dile getirmez’ denilerek en az destek alan grup erkekler oldular. Yaşadıkları ruhsal travmalar ötelenmek zorunda kaldı. Yıllar sonra travma etkisi daha yoğun görüldü. Bölgede, ilk 5 yıl insanlar büyük bir psikolojik yıkım yaşadı” diye konuştu.