Vatikan Gizli Arşivleri’nde yeralan kilise belgeleri arasında İzmir Başepiskoposu Monsenyör Vallega’nın 3 Ekim 1922 tarihinde kaleme aldığı ve Vatikan Dışişleri Bakanı Kardinal Gasparri’ye gönderdiği yazı, en dikkat çeken döküman olarak dikkat çekiyor. Vallega’nın İzmir’den yolladığı raporda şu ifadeler yer alıyor: “Dünyaya Yunanlılar’ın ne yaptığını göstermek için Türkler’in muhafazaya çalıştığı Avrupalılar’ın mahallesi bir yıkıntıdan ibaretti. Her şey eksik, kiliseleri tekrar açmak, yeniden inşa etmek imkânsız. Yunanlıların yangından sorumlu olduğu varsayımı giderek doğrulanıyor. Buraya varışımdan beri Yunanlılardan şunu duyuyordum: İzmir’i terk etmeyeceğiz; bırakmak zorunda kalırsak ateşe vereceğiz. Ve böyle de yapıldı. Yangını önlemek veya sınırlamak için Türklerin gerekli önlemleri almadığını söyleyenler var. Yangın korkunç bomba patlamalarıyla kentin çeşitli bölgelerinde eş zamanlı olarak başladı. Üç gün ve üç gece sürdü.”
Şeytani plan gerçekleşti
Yangın sırasında İzmir’de Dominiken rahip olarak görev yapan Giordano Grosso’nun kaleme aldığı raporda ise; “Faciaların habercisi göğe yükselen ilk dev sütun bombaların, mühimmatın ve kundak malzemelerinin saklanıldığı Ermeni kulübünde çıkmıştı. Biraz sonra şehrin bilhassa Rumların ve Ermenilerin yaşadığı diğer noktalarında, eş zamanlı yangınlar patlak vermişti. Bununla Yunanların ve Ermenilerin çok zaman önce açıklanan hazin projeyi eyleme koyup, Türklere sadece harabe ve mezarlık bırakmak istediklerinin apaçık bir göstergesiydi. Şeytani plan gerçekleşmiş oldu. Kent muazzam bir mangala dönmüştü. Hiçbir kalem o sahnenin dehşetini anlatamayacak” ifadeleri yer alıyor.
Türklere el bombası atıldı
14 Eylül 1922 tarihli belgede ise Ermeniler’in Türkler’in İzmir’e girdiklerinde üzerlerine bomba attıklarına değinilirken, “Türkler, çok sakin ve barışçı bir edayla İzmir’e varmışlardı. Amiraller, konsoloslar ve dahi bizler, kötü bir rol sergilemek ve artık insanları katletmek istemediklerini göstermekten yana olduklarını düşünüyorduk. Ancak Ermeniler, Türkler İzmir’e girdiklerinde onların üzerine el bombaları attılar. İzmir’e ilk giren alayın kumandanı Şerafettin beyin altında üç at öldü, bizzat Şerafettin Bey iki kez yaralandı. Evlerin üzerinden ateş ediliyor ve askerler yaralanıyordu. Bu, barutu ateşleyen kıvılcımdı” deniliyor.