Strese bağlı olarak gelişen hastalıklar hakkında bilgi veren Klinik Psikolog Kübra Bozkurt, “Neyin strese/gerilime neden olduğunu, stresi artıran faktörlerin neler olduğunu fark etmeniz lazım” ifadelerini kullandı.
Bozkurt, stresin günümüzde birçok insandan duyulan bir sağlık sorunu olduğunu belirterek, stresin, fiziksel ve ruhsal sağlığı olumsuz etkileyen, yaşam koşullarını elverişsiz hale getiren bir faktör olduğunun altını çizdi.
“STRESİ ARTIRAN FAKTÖRLERİN NELER OLDUĞUNU FARK ETMENİZ LAZIM”
Sebebin sadece yaşanan olayların kişilerin üzerindeki ağır etkileri olabileceği gibi, olay hakkındaki düşüncelerin de stresli olmaya yol açtığının altını çizen Bozkurt, stresin fiziksel etkilerine yönelik şunları kaydetti:
- “Sürekli strese maruz kalmak ve bununla nasıl baş edileceğini bilmemek sadece ruhsal hastalıklara değil, fiziksel hastalıklara da yol açabilir. ‘Stresten hastalandım’ veya ‘Stresli bir yaşamım olduğu için’ gibi ifadelerin biyolojik açıklamaları olabilir. Vücudumuz kendini tehdit edilmiş hissettiği anda savunmaya geçer. Vücudu koruma altına almak, savaş ya da kaç kararını verebilmek için beyin hipofiz bezini çalıştırarak kortizol hormonunun salgılanmasını sağlar.
- O anda, karşılaştığımız ‘tehdit’ unsuruna yönelik ihtiyacımız olan fonksiyonel işlevleri yerine getirir kortizol hormonu. Bize gereken enerjiyi sağlar. Kortizol, bir diğer adıyla stres hormonu, önemli anlarda salgılanarak hayatımızı korur. Ama sürekli tehdit altında, gergin olmak, bu hormonun devamlı salgılanması anlamına gelir. Kortizol hormonunun yüksek olması bağışıklığımızı düşürdüğü gibi, birçok hastalığa neden olmaktadır.
- Strese bağlı olarak gelişen fiziksel hastalıklarda tıbbi tedavi almanız gerekir ama bunun öncesinde kendi öz değerlendirmenizi yapıp, neyin strese/gerilime neden olduğunu, stresi artıran faktörlerin neler olduğunu fark etmeniz lazım. Öncelikle kendinize şunları sorun: ‘Şu an kaygılı/tedirgin hissediyor muyum?, Beni huzursuz eden bir şey var mı?, Uykumu/iştahımı kaçıran bir olay oldu mu?, Hayattan keyif alabiliyor muyum?, Andan kopup, zihnimi meşgul eden kaygılarım var mı?’ Eğer bu soruların birçoğuna cevabınız evet ise, sizi strese sokan bir yaşantınız var demektir. Sorunu kabullenmek çözümün ilk adımıdır. Sonraki adım ise, çözümü küçük parçalara bölüp en basit adımdan başlamaktır.”
“ÇÖZÜM ÜRETEMEDİĞİMİZ ANLARIMIZ OLABİLİR”
Bozkurt, stresin azaltılması ve üstesinden gelinmesi için yapılması gerekenler hakkında da bilgi verdi.
Stres ile baş edebilme yollarını örneklerle açıklayan Uzman Klinik Psikolog Kübra Bozkurt şu bilgileri verdi:
- “Stresinizi artıran bir iş yükünüz var, stres seviyeniz ciddi anlamda yükseldiği için sağlıklı düşünüp, sağlıklı karar veremiyorsunuz. Projenin bitiş tarihi yaklaştığı için de stresiniz yükseliyor ve konsantrasyonunuz düşüyor, dikkatiniz dağılıyor. Sonuç olarak projeye odaklanıp adım atamıyorsunuz. Projeye başlayamadığınız için yöneticinizin baskısı artıyor, işten çıkarılma ihtimali ortaya çıkıyor. Ve bunların hepsi mevcut stresi beslediği için dikkatinizi toparlamakta daha çok zorlanıyorsunuz.
- Bir kısır döngünün içine girmiş gibi hissedebilirsiniz. İlk adım, sorunu küçük parçalara bölmektir. Projeyi küçük parçalara bölün, yapılması gereken ilk adımı belirleyin. Küçülttüğünüz hedeflerde yapamayacağınızı düşündüğünüz adımlar varsa o konu hakkında araştırma yapın, destek alın. Zaman planlaması yapın.
- Projenin bir bitiş tarihi var. Tüm adımlar son bir saatte halledilemeyeceği gibi, her adıma da farklı zaman dilimi ayırmak gerekebilir. Yöneticinizin tutumları sizi tedirgin ediyor olabilir. Bu tutumların sizi ne kadar rahatsız ettiğini ve bu yüzden projeye odaklanamayıp, hızlı bir sonuç alamadığınızı yöneticinize ifade edin.
- Ve projeye yüklediğiniz anlam. Gerçekten bu proje başarılı bir şekilde ve zamanında bitirilmezse, bu durum, iş hayatınızda kendinizi başarısız hissetmenize mi neden olacak? Bunun gerçekliğini değerlendirmek için başarı olarak kendinize neyi kıstas aldığınızı düşünün.”
Stresin hayatın her alanında olduğuna işaret eden Bozkurt, kişilerin yeni dünya düzeninde koşturmaca içerisinde, verilen ‘görevleri’ zamanında yetiştirmeye çalıştığını anımsattı.
Bozkurt, “Ama birer robot değiliz. Donup kaldığımız, ne yapacağımızı bilemediğimiz, çözüm üretemediğimiz anlarımız olabilir. O anlarda uygulayacağımız çözümler belli. Açık havaya çıkın, yürüyüş yapın. Balkonda veya dışarıda bir yerde oturarak nefes egzersizi yapın. Burundan yavaş yavaş nefes alarak, ağızdan yavaş yavaş nefes vererek yapın. 1 dakikadan fazla yapmak hafif bir baş dönmesine neden olabilir. Temel ihtiyaçlarınızın karşılandığına emin olun, uykusuz ve aç iken soruna odaklanamazsınız. Stresli hissetmenize neden olan sorunu kağıda yazın. Kağıdın en başına hedeflediğiniz sonucu yazın. Büyük hedefin altına aklınıza gelen tüm çözüm yollarına yazın ve bunları basitten zora doğru sıralayın. En basit adımdan başlayın” ifadelerini kullandı.
Daha karmaşık, zor adımlarda destek alınması gerektiğinin altını çizen Kübra Bozkurt, şu önerilerde bulundu:
- “Sağlıklı bir uyku. 6-8 saat aralığının dışına taşan uyku düzeni daha gergin olmanıza neden olur. Yemek saatlerinizi atlamayın, sağlıklı ve dengeli beslenmeye çalışın. Fiziksel hareket fiziksel ve ruhsal sağlık için çok önemlidir. Daha dinç daha enerjik olacaksınız. Sosyal hayatınızdan fedakarlık yapmayın. Arkadaşlarınızla ve ailenizle buluşma rutininiz olsun. Eğlenebildiğiniz aktivitelere katılın. Gülüp, kahkaha atabileceğiniz filmler, diziler izleyin. Kahkaha atmak stresin başlıca düşmanıdır.
- Evcil hayvan sahiplenebilirsiniz. Onların dostluğunun bize büyük bir yardımı var. Büyük bir meşguliyetiniz olmadan, sessiz, sakin zaman geçirmek de insanı rahatlatır. Çay kahve gibi kafeini yüksek içecekler gerginliği artırır. Miktarı azaltın. Hayatınızın birçok noktasına temas eden ve artık baş edemediğimiz bir stres varsa profesyonel yardım alın. Bir psikologla konuşup, sorunu çözmek daha hızlı çözüm bulmanızı sağlayacaktır.”