Dünya üzerinde adil su kullanımı bilincini geliştirmek amacıyla 1996 yılında kurulan Dünya Su Konseyi, ülkemizden 31 olmak üzere 60’tan fazla ülkeden yaklaşık 400 üyesi olan uluslararası bir sivil toplum kuruluşu. Dünya gündeminde suyun öneminin altını çizmek, dünyada su sorunlarının çözümü çalışmalarına destek olmak, kesin çözüm olacak öneriler getirerek kamuoyunun dikkatini çekmek ve bu konularda politik kararlar üretmek maksadıyla çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu faaliyetlerin en önemlilerinden biri, Bakanlar Konferansı ve su sergisi ile birlikte her 3 yılda bir düzenlenen Dünya Su Forumu’dur. Ülkelerin sahip oldukları bilgi ve deneyimlerin paylaşılmasına hizmet eden forum ve sergi her dönem farklı bir ülkede gerçekleştirilmektedir. Ancak şu anda küresel bir su kriziyle karşı karşıyayız. Dünya genelinde milyarlarca insan hâlâ suya erişimden yoksun. Her yıl 800 binden fazla insanın doğrudan güvenli olmayan su, yetersiz sanitasyon ve kötü hijyen uygulamalarına bağlı hastalıklar nedeniyle öldüğü tahmin ediliyor. Yaklaşık 4 milyar insan yılın en az bir ayında ciddi su kıtlığı yaşıyor. Su, yaşamın pek çok yönü için bu kadar önemli olduğundan 2030 yılına kadar herkesin bu temel kaynağa adil bir şekilde erişebilmesini sağlamak için suyun korunmasını ve uygun şekilde yönetilmesini sağlamak önem teşkil ediyor.
İstanbul, su sorunu yaşıyor
Bahçe sulama, bulaşık-çamaşır yıkama, tuvalet, banyo gibi nedenlerle su en çok konutlarda tüketilirken, konutlarda su tasarrufuna dikkat çekmek, su tasarrufunu yaygınlaştırmak ve Türkiye’de de giderek artmaya başlayan su kıtlığı sorununa dikkat çekmek adına AYİDER, inşaat sektörü içerisinden Dünya Su Konseyi’ne üye olan tek dernek oldu. Konuyla ilgili açıklama yapa AYİDER Başkanı Hakan Şişik, “İstanbul’u tehdit eden iklim krizine karşı binaların yeşil dönüşümünü de gerçekleştirmeliyiz. Kentsel dönüşümü konuşuyoruz ama binaların yeşil mi, çelik mi gibi nasıl yapılması gerektiğini konuşmuyoruz. İstanbul, tarihte beri su fakiri bir kent ve iklim kriziyle birlikte de yağmur periyodlarının azalması nedeniyle barajlardaki su azaldı. Bu yüzden su tüketimini azaltmalıyız. Binalarda, siyah, gri ve mavi su ayrımlarının zorunlu olması ve planlara da işlenmesi gerekiyor. Büyük sitelerde bu yapılmaya çalışılıyoruz ancak müstakil binalarda da bunun yapılması lazım. Binalarımızı, kendi kendine yeten, doğaya zarar vermeyen, enerjiyi minimum tüketen hale dönüştürmeliyiz. Her döktüğümüz bir metreküp beton, milli servet. Konut alıcıları, inşaat firmalarından mutfak markasını talep ediyor ama siyah, gri su ayrımı istemiyor. Ne yazık ki bu konuda konut alıcısı bilinçsiz. Biz de bu konuya dikkat çekmek, dernek üye firmaların su tasarrufunu önemseyen çevreyle dost binalar inşa etmesi adına Dünya Su Konseyi’ne üye olduk. Hem sektörümüz hem de Türkiye adına önemli bir adım atmış olduk” dedi.