Son dönemde yaşanan afetlerde, Rize ve Artvin’de 35 milyon TL, Manavgat, Marmaris, Milas ve Bodrum’da 71 milyon TL, Kastamonu, Sinop ve Bartın’da 107 milyon TL ile toplamda 213 milyon TL hasar tutarı belirlenirken, ekspertiz çalışmalarının devam etmesi ve henüz bildirilmeyen hasarların da olması nedeniyle bu tutarların artması bekleniyor. Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doğal afetlerin sigortalı varlıklar üzerinde oluşturduğu hasarın, gelişmekte olan ülkelerde toplam hasarın ortalama yüzde 3’ü civarındayken, gelişmiş olan ülkelerde bu oranın yüzde 45’lere kadar çıktığını bildirdi.
Doğal afetlerin dünya için giderek daha büyük bir tehdit haline geldiğinin tüm ülkeler tarafından kabul edildiğini ve afetleri önleyici tedbirler alınmasının yanı sıra sigorta sektörünü geliştirme çabalarının hızlandığını ifade eden Benli, şunları kaydetti: “Ülkemizde de iklim değişikliğinin etkisiyle son yıllarda yaşanan dolu, sel ve yangın gibi afetler doğal olarak vatandaşlarımızın sigortaya olan ilgisini artırmaktadır. Özellikle önceki yıllarda İstanbul’da yaşanan dolu yağışı sonrasında bu yönde bir bilinç artışı gördük. Vatandaşlarımız yaşanan dolu felaketiyle birlikte araçları için aldıkları kasko poliçelerinde dolu teminatını özellikle sorar duruma geldiler. Akabinde depremler sonrasında da aynı etkiyi gördük. Son dönemde yaşanan sel ve yangın felaketleri sonrası da aynı bilincin oluşacağı beklenmektedir. Ama asıl önemli olan bu bilincin kalıcı hale gelmesidir. Olaylar olduktan sonra sigortaya olan teveccühün ilerleyen dönemlerde maalesef azalmaya başlaması burada kalıcı etkinin artırılması açısından yapılacaklar olduğunu gösteriyor.”
SEL, SU BASKINI VE YANGINLAR
Son dönemde yaşanan sel ve yangınlara ilişkin bilgi veren Benli, Rize ve Artvin’de yaşanan sel ve su baskını hasarlarına ilişkin 2 Eylül itibarıyla şirketlere ulaşan kesin ihbar sayılarının araç hasarlarında 82, konut ve iş yeri hasarlarında 108, mühendislik hasarlarında ise 4 olmak üzere toplam 194’e ulaştığını, şirketlere ulaşan ihbarlara ilişkin hasar tutarının ise 35 milyon TL olduğunu kaydetti. Manavgat, Marmaris, Milas ve Bodrum’da yaşanan yangınlardan etkilenen bölgelerde ise yangın ve kasko poliçelerinde sektörün sigortalılara sağladığı toplam teminat tutarının yaklaşık olarak 101 milyar TL olduğunu bildiren Benli, “2 Eylül 2021 itibarıyla yangın ve kasko poliçelerine ilişkin 3 bin 346 hasar ihbarına ilişkin toplamda 71 milyon TL tutarında tazminat dosyası açılmıştır. Yangın dolayısıyla hasar ihbarı yapılan araç sayısı 2 bin 369’a, konut ve iş yeri sayısı ise 977’ye ulaşmıştır.” diye konuştu.
Kastamonu, Sinop ve Bartın’da yaşanan sel ve su baskını hasarlarına ilişkin şirketlere iletilen kesin ihbar sayılarının araç hasarlarında 787, konut ve iş yeri hasarlarında 444 olmak üzere toplam 1.231’e, söz konusu ihbarlara ilişkin hasar tutarının ise 107 milyon TL’ye ulaştığını aktaran Benli, ekspertiz çalışmalarının halen devam etmesi ve henüz bildirilmeyen hasarların da olduğu bilindiğinden gelecek günlerde bu tutarların artacağını söyledi.
“SİGORTA ŞİRKETLERİNİN AVANS ÖDEMESİ YAPMASI MEMNUNİYETE YOL AÇTI”
Atilla Benli, TSB Yönetim Kurulu’nun, 27 Temmuz, 30 Temmuz ve 16 Ağustos’ta olağanüstü gündemle toplanarak tüm sektörün afetten zarar gören vatandaşlara en hızlı şekilde destek olabilmesi için tavsiye kararları aldığını, bu kararlar çerçevesinde, yaşanan olağanüstü durum göz önüne alınarak zararların bir an önce giderilebilmesi ve hasar tazmin sürecinin hızla işletilebilmesi adına, evrak temin sürecinde sigortalılara gerekli kolaylıklar sağlandığını anlattı. Bu doğrultuda teminat dahilindeki hasarların bir bölümünde, hasar prosedürleri sonuçlanana kadar şirketlerin kendi belirleyecekleri oranlarda avans niteliğinde ödemeler yapmasına karar verildiğini anımsatan Benli, şirketlerin de hasar ödemelerini bu karara göre şekillendirdiğini söyledi.
Benli, afet yaşanan bölgelere sektör temsilcilerinin yaptığı ziyaretlerde sigorta şirketlerinin avans ödemesi yaparak gerek hayatın gerekse ekonomik faaliyetlerin normal seyrine dönmesine önemli katkılar sağladığının ve bu durumun önemli ölçüde memnuniyete yol açtığının görüldüğünü kaydetti. Benli, yangından etkilenen bölgelerin tekrar eski güzelliğine kavuşması ve zarar gören ekosistemin tekrar can bulabilmesi için şirketlerin kurumsal olarak fidan dikme kampanyalarına destek vermesi yönünde şirketlerin teşvik edilmesinin kararlaştırıldığını bildirdi.
BÜTÜNCÜL BİR ZORUNLU DOĞAL AFET SİGORTASININ TASARIMI İÇİN ÇALIŞILIYOR
TSB Başkanı Benli, bireylerin belki onlarca yıllık birikimlerinin bir anda yok olmasının önündeki en büyük ve işlevsel mekanizmanın sigortacılık olduğunu vurgulayarak, sigortacılık sektörünün, tabi olduğu mevzuat düzenlemeleri ile oluşan hasarı en kısa sürede tazmin ederek afet sonrası yaşanan elemi bir nebze de olsa azalttığını ve yıllarca oluşan birikimin erimesine engel olduğunu söyledi. Bu bilincin Türkiye’de henüz istenilen düzeye ulaşmadığını ancak sektör paydaşları olarak bu bilincin artması için özveri ile çalıştıklarını ifade eden Benli, sigortalılığın artmasının, kamu üzerindeki afetler dolayısıyla oluşacak mali yükü de önemli düzeyde azaltacağını kaydetti.
Benli, Türkiye’yi derinden üzen son sel felaketlerinin ardından zorunlu deprem sigortasının kapsamının genişletilmesinin gündemde olduğuna işaret ederek, “Bununla birlikte bütüncül bir zorunlu doğal afet sigortasının tasarımına ilişkin çalışmalara başlanmıştır.” dedi. Türkiye’de farklı sigorta branşlarında farklı doğal afetlere karşı sigorta şirketlerince teminat sunulduğunu anımsatan Benli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu açıdan değerlendirildiğinde ülkemiz sigorta sektörü, mevcut doğal afet risklerini teminat altına alan tüm ürünlere ve riskin paylaşılması yoluyla oluşturulan havuz sayesinde risklerin karşılanmasına ilişkin yüksek bir kapasiteye sahiptir. Dolayısıyla teminat, reasürans, kapasite açısından herhangi bir sıkıntı bulunmamaktadır. Bu kapsamda yaşanan son felaketler sonrasında DASK bünyesine dahil edilebilecek diğer doğal afet türlerinin neler olabileceği konusu gündeme gelmiş olup bu anlamda kamu yararı gözetilerek başta sel olmak üzere diğer doğal afet türlerinin de ek teminat olmak üzere zorunlu deprem sigortasına entegre edilmesi ile bütüncül bir zorunlu doğal afet sigortasının tasarımına ilişkin çalışmalar sürdürülmektedir. Bilindiği üzere, DASK tarafından sunulan deprem sigortası, zorunlu bir sigorta ürünüdür. Zorunlu sigortalar kamu yararı gözetilerek kanuna dayanılarak çıkartılan sigorta ürünleridir. Zorunlu sigortaların bu özelliği ilgili branşlarda ruhsatı olan sigorta şirketlerine poliçe düzenleme zorunluluğu, kapsamdaki vatandaşlarımıza ise poliçe yaptırma zorunluluğu getirmektedir. Doğal afetlerin dünya için giderek daha büyük bir tehdit haline geldiği tüm ülkeler tarafından kabul edilmekte ve afetleri önleyici tedbirler alınmasının yanı sıra sigorta sektörünü geliştirme çabaları hızlanmaktadır. Sigorta penetrasyonunun oldukça yaygın olduğu ülkelerde sigorta sektörü, sigortalı, kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör ile iş birliği içerisinde doğal afet hasarlarının önlenmesi, azaltılması ve toplumun bilinçlendirilmesi noktasında da faaliyet göstermektedir.”
Benli, Türkiye’de olduğu gibi sigorta bilincinin ve sigorta penetrasyonunun düşük olduğu ülkelerde zorunlu sigortalar oluşturularak ya da kapsamları genişletilerek büyük zararlar oluşturabilecek risklerin teminat altına alınmasının amaçlandığını kaydetti.
MEGA PROJELERİN SİGORTA FİYATLAMALARI
“İklim değişikliğinin etkileri düşünüldüğünde mega projelerin sigortalanması konusundaki maliyetler artacak mı?” şeklindeki soru üzerine Benli, “Büyük ölçekli reasürans şirketleri ile uluslararası reasürans brokerlerinin projeksiyonlarında, iklim değişikliği ve salgının ekonomik hayattaki etkileri nedeniyle uluslararası piyasalarda, ticari ve endüstriyel rizikolar ile altyapı yatırımları sigorta fiyatlarının yüzde 10-15 civarında artacağı öngörülmektedir. Bunun da ülkemizdeki mega ölçekteki projelerin sigorta fiyatlamalarını etkileyebileceği düşünülmektedir.” ifadelerini kullandı.