Cumhuriyetin 100. yılında enerji üretmeye başlayacak olan Akkuyu Nükleer Santrali’nin önceki gün üçüncü reaktörünün temeli atıldı. Son reaktörün inşasına önümüzdeki yıl başlanacak. Nükleerden ilk enerji 2023’te üretilecek. Santralin tamamı ise 2026’da devreye alınacak. Mersin’in Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli bölgesi tam bir inşaat alanına dönmüş durumda. İş makineleri vızır vızır çalışıyor. Kampuste şu anda 11 bin kişi istihdam ediliyor. Bunun 10 bin Türk, kalanı Rus.
İnşaatın en yoğun olduğu dönemde bu sayısı 16 bini bulacak. Sadece işletme döneminde 4 bin kişi çalışacak. Santralde her biri 1.200 megavat kurulu güce sahip 4 reaktör yapılıyor. Hepsi tamamlandığında yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretilmesi planlanıyor. Bu, Türkiye’nin bugünkü tüketim miktarıyla yüzde 10’unu, İstanbul’un talebinin ise yüzde 90’ını tek başına karşılayacak bir kapasite demek.
FİNANSMAN RİSKİ ŞİRKETTE
Önceki gün yapılan temel atma töreninden sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, gazetecilerle sohbet toplantısı düzenledi. Nükleer santral yapımında finansman, piyasa ve işletme risklerinin Rus firma Rosatom’a ait olduğunu vurgulayan Dönmez, devletin bu anlamda bir risk üstlenmediğini hatta yerli tedarikçilerle çalışıldığı için Türkiye’nin kazançlı olduğunu söyledi. Dönmez, nükleer santralin katkılarını şu sözlerle özetledi: “Burada teknoloji transferi yapıyoruz.
Türkiye deneyim kazanıyor, ileride yurtdışında benzer projelere ortak teklif verilebilir. Santralde 550 bin parça var. Bu, inşaat, elektrik-elektronik ve makine sektörlerine iş imkanı sağlıyor. Yatırım döneminde yaklaşık 6 milyar dolarlık bir yerli katkı Türkiye’den sağlanmış olacak. Enerji üretilmeye başladıktan sonra 15 yıllık alım garantisi var. Ürettiği elektriğin yaklaşık yarısına biz alım garantisi veriyoruz. 15 yıldan sonra üretilen elektrikten devlet de kazanmaya başlayacak.”
ÜZÜM BAĞLARININ YANINDA SANTRAL VAR
Nükleer santrallerin şehirlere yakınlığı konusundaki eleştirilere de Dönmez, dünyadan örnekler verdi: “Paris’e 70 kilometre mesafede dibinde üzüm bağları olan bir santral var. Madrid’deki santral şehre 50 kilometre uzaklıkta. Amerika’da Indian Point Nükleer Santrali New York’a 60 kilometre mesafede. Nerede olursa olsun zaten bu santraller son derece yüksek güvenlik standartlarına göre donatılmak ve ona uygun işletiliyor.”
SİNOP VE TRAKYA’DA SAHA HAZIRLANIYOR
Dönmez, Türkiye’de Sinop ve Trakya’da yapılması planlanan iki santral projesiyle ilgili de şunları söyledi: “Sinop’ta benzer bir anlaşmayı Japonya’yla yapmıştık. Ama ilerleyen süreçte hem maliyetler, hem de takvim bizim beklentilerimizin üzerinde olduğu için o projeyi fazla ilerletemedik. Sahayı hazırlıyoruz.
ÇED süreçleri devam ediyor. Çinliler ile Trakya konusunda görüşüyoruz. Orada da zemin etüdleri yapılıyor. Niçin Trakya derseniz? Orası ülkenin en büyük talep noktası. Bölgesel arz güvenliği açısından santrale Trakya’da ihtiyacımız olduğu için söylüyorum.”
ATIKTAN ŞİRKET SORUMLU
Atık yönetiminin tamamen Rus şirketin sorumluluğunda olduğunu söyleyen Dönmez, “Önce burada geçici depolama oluyor, sonra kendi ülkelerine götürüp, yeniden geri kazandırıyorlar. Sorumlu şirket. Biz denetim ve gözetim yapacağız” açıklamasını yaptı.
19 ÜLKEDE 50 REAKTÖR YAPILIYOR
Muhalefet nükleer santral kurulmasını eleştiriyor. Bakan Dönmez, nükleerin kesintisiz ve çevreye zararı olmayan bir enerji kaynağı olduğunu belirterek, dünyada 19 ülkede 50 reaktörün inşa halinde olduğunu söyledi. Dönmez’in verdiği bilgiye göre, 32 ülkede 443 reaktör inşa işletmede.
ABD’de 94 reaktör var, 2 tane de inşa ediliyor. Fransa’da 56 reaktör var, 1 tane daha yapılıyor. Rusya’da 38 reaktör bulunuyor, 3 tanesi de inşa ediliyor. Çin mevcut nükleer kapasitesine 12, Güney Kore ise 4 reaktör daha ekleyecek.
ÖMRÜ 80 YILA ÇIKABİLİR
Nükleer santrallerin ömrünün 60 yıl olduğunu anlatan Dönmez, “İşletme dönemi diğer santrallere göre çok daha uzun. Planlı bakım yapılarak ömrü biten parçalar değiştirilirse bu süreyi en az 20 yıl daha uzatma imkanımız var” dedi.
BACADAN BİR ŞEY ÇIKMIYOR
Batı’da iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında birtakım taahhütler açıklandığını, 2050’de karbondioksit emisyonunun sıfır olacağını hatırlatan Dönmez, “Burada tabi önemli araçlardan birisi, yenilenebilir enerji. Ama bu kaynak kesintili. Rüzgar iyiyse tam güç çalışır, esmediğinde çalışmaz. Hidrolik santraller kuraklık olduğunda sıkıntı yaşar.
Dolayısıyla bütün ülkelerde tüm kaynağın yenilenebilirden elde edilmesi şu an için biraz ütopik. Burada nükleer devreye giriyor. Nükleer santraller sıfır emisyonlu, yani bacasından herhangi bir şey çıkmıyor. Önemini önümüzdeki dönemde de yitirmeyecektir” dedi.
Dilek Güngör