AKUT Genel Başkanı Recep Şalcı, deniz sezonunun açılmasıyla birlikte sahillerde ‘Rip akıntısı’ nedeniyle yaşanabilecek boğulma vakaları konusunda uyarılarda bulundu. Pandemiden dolayı son 2 yıldır sahillerde boğulma vakası sayısının azaldığını fakat normal dönemlerde yurt genelinde yaşanan boğulma vakalarının azımsanmayacak seviyede olduğunu ifade eden Şalcı, herkesi tedbirli olmaya davet etti.
Denize girecek olan kişilerin cankurtaranların görev aldığı alanları tercih etmesini isteyen Recep Şalcı, şöyle konuştu:
“Geçtiğimiz 2 yılda pandemiden dolayı sahiller biraz sakindi ve boğulma vakaları biraz düşüktü ama ondan önceki yıllara baktığınız zaman gerçekten Türkiye’de boğulma vakaları ve boğulmadan dolayı hayatını kaybedenlerin sayısı yüksek. Öncelikle gideceğimiz deniz ile alakalı bizim bir meteoroloji kontrolü yapmamız lazım. Hava kötüyse denize girmemek gerekiyor çünkü o durumlarda denizde boğulma vakaları her zaman daha yüksek oluyor. Gittiğimiz sahilin muhakkak cankurtaranların olduğu güvenlikli bir yer olmasını tercih edelim. Cankurtaranlar hem denizi çok iyi tanıdıkları için, tehlike varsa sizi uyaracakları için buna dikkat etmek gerekiyor. Cankurtaranların sahilde olması yetmiyor, cankurtaranların uyarılarına da burada dikkat etmek gerekiyor. Özellikle çok güneşte kaldığımız ve yemek yedikten hemen sonra denize girmemek gerekiyor, çünkü bunlar hem bizde şişkinlik yaratacak hem de krampların fazla olmasına sebep olacaktır. Bu nedenle bu uyarılara dikkat etmek gerekiyor” dedi.
‘DALGA İLE MÜCADELE ETMEK ENERJİMİZİ TÜKETİR’
Şalcı, ‘Rip akıntısı’ ile karşılaşılması durumunda neler yapılması gerektiği konusunda şu uyarılarda bulundu:
“Ölümlerin en çok olduğu zaman, genelde akıntıların etkili olduğu zamanlar. Türkiye’de artık ‘Rip akıntısı’ dediğimiz, çeken akıntılar olarak bilinen akıntıları biliyor. Genelde dalgaların kıyıya vurduğu ve geri dönemediği zamanlarda bir nehir gibi belli bir noktadan, denize doğru bir akıntı meydana gelir. Bu akıntılar açık denize doğru çekerler. Büyüklükleri, dalgaların etkisiyle birlikte 50 metre ile 150 metre arasında değişebilir. Kıyıdan uzaklaştığımızı fark ettiğimiz anda en çok yaptığımız hata, kıyıya doğru yüzmeye çalışmak ve tüm enerjimizi orada bitirmek. Bu büyük bir hatadır. Yapılacak şey, kendimizi akıntıya bırakmak ve açığa sürüklendikten sonra kıyıya değil, kıyıya paralel olarak yüzmek ve oradan yardım istemek. Enerjimiz varsa da kıyıya yüzmek. Eğer orada dalga ile mücadele edersek, bu dalgaların akıntı hızı gerçekten yüksektir bu nedenle enerjimizi tüketeceğiz ve boğulacağız.”
‘ENERJİMİZİ DOĞRU KULLANMAK EN ÖNEMLİ DAVRANIŞTIR’
Boğulma tehlikesi yaşandığı sırada enerjiyi doğru kullanmanın önemini anlatan Şalcı, “Boğulma riskiyle karşı karşıya kaldığımızda yapacağımız en doğru şey, öncelikle birilerinin bizi görmesini sağlamak, sakin bir şekilde kıyıdan yardım gelmesini beklemek. Enerjimizi doğru kullanmak burada en doğru davranıştır. Birisi boğuluyorsa, eğer bu konuda özel bir eğitim almadıysanız bire bir kurtarmaya kesinlikle gitmeyin. Eğer elinizde bir deniz yatağı, bir sosis ya da bir simit varsa bunu ulaştırıp tutunmasını sağlayabilirsiniz. Yapılacak en doğru şey, cankurtaranlara haber vermek ve onların hızlı bir şekilde olaya müdahale etmesini sağlamaktır. Bununla alakalı da zaten denizlerimizin çoğunca cankurtaranların faaliyetleri devam ediyor” diye konuştu.