Savaşın Uzak Doğu’yu kana buladığı günlerde, 6 Ağustos 1945 gecesi saatler 02.45’i gösterdiğinde; dünya, etkisini yıllarca üzerinden atamayacağı bir olayla karşılaşacağından henüz haberdar değildi. Uzun süren müzakereler sonunda Japonya için hazırlanan “Little Boy” isimli nükleer bomba, Atlantik Okyanusu’nda bulunan Amerikan üssünden“Enola Gay” isimli bombardıman uçağına yüklendi.
Yükleme yapılırken Amerikalılar, bombayı adaya getiren gemi olan Indianapolis ismini kullanarak “Indianapolis mürettebatından sevgilerle” yazan notlarını eklemeyi de ihmal etmediler. “Little Boy” saatler içinde infilak ederek koca bir şehri haritadan silecekti.
Japonya’ya atılan atom bombaları, etkisi yıllarca süren hasarlar bıraktı. Peki, atom bombasının hangi şehirlere atılacağına nasıl karar verildi?
Bu sırada Japonlar ne yapıyordu?
Enola Gay, Hiroşima semalarına girdiğinde; Japonlar, biri atom bombası taşıyan üç uçağı radarda tespit etmelerine rağmen o günlerde konvansiyonel bombardımanlar oldukça sıradan olduğundan, bu küçük filoyu uçak kaldırmaya değer bulmayacaktı.
Yaşanan ilk patlamayla birlikle yüz binlerce masum insan saniyeler içinde kül oldu.
Patlamanın şiddeti akılalmazdı. İnsanların son gördükleri şey ise yakıcı körlükte parlak beyaz bir ışık oldu.
Peki, neden Hiroşima ve Nagazaki seçildi?
Bir nükleer silahın tarihte ilk defa kullanılacağını düşünürsek atılacak her adımın oldukça kritik olduğunu anlayabiliriz. Bu sebeple, bombalanacak şehirler, savaşı sonlandıracak stratejik öneme sahip olmalıydı.
Atom Bombası Hedef Komitesi’nin hazırladığı listede başlangıçta aralarında Kokura, Kyoto, Yokohoma, Nagazaki ve Hiroşima’nın da olduğu 17 şehir bulunuyordu. Daha sonra müzakereler sonucu bu sayı 4’e düşürüldü.
Tokyo’nun elenme sebebi, şehrin zaten konvansiyonel bombalardan oldukça zarar görmüş olmasıydı. Atom bombasının nihai amacı kısa sürede büyük hasar bırakarak Japonların pes etmesini sağlamaktı.
Amerikalılar, tarih boyunca ilk defa kullanılan bombanın ne boyutta bir yıkıma sebep olacağını hem kendileri gözlemlemek istediler hem de ortaya çıkan hasarın tamamıyla atom bombasından kaynaklandığını Japonlara kanıtlayarak caydırıcı bir etki bırakmak istediler.
Bu sebeple, konvansiyonel bombardımanlardan büyük oranda hasar görmemiş bir şehir seçilmeliydi. Tokyo ise çoktan yerle bir olmuş durumdaydı.
Kyoto’yu bombalamak da düşünülmedi değil…
İkinci seçenek olarak Atom Hedef Tetkik Komitesi’nin üzerinde durduğu Kyoto’nun listeden çıkarılma sebebi ise, şehrin tarihi ve kültürel açıdan oldukça büyük bir öneme sahip olmasıydı.
Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Stimson’ın günlüğünden elde edebileceğimiz bilgilere göre, Japonya’nın kültür ve sanat merkezi olan bu şehir, nükleer güç ile saniyeler içinde yok edilirse bu öyle bir manevi acıya sebep olurdu ki, savaş sonrası uzun vadede Japonya’yı ABD yerine Rusya ile uzlaşmaya itebilirdi. Bu sebeple, Kyoto’ya dokunmamaya karar verdiler.
Böylece Hiroşima ve Kokura’da karar kılındı.
Fakat 6 Ağustos sabahı Kokura’daki sisli havadan dolayı görsel temas sağlanamadı. Böylece oklar Nagazaki’ye çevrildi. Kokura semalarındaki bu doğa olayı, yüz binlerce insanın kaderini değiştirmişti.
Atom bombası niçin kullanıldı?
Birçok tarihçiye göre Soğuk Savaş’ın başlangıcı olan bu tarihi olay, Amerika’nın bir yandan Pasifik’te oldukça örselendikleri savaşı kendi hesaplarına göre en az kayıpla bitirip pes etmek bilmeyen Japonları durdurmanın kısa yolu olarak görünse de, bir yandan da Sovyetlere nükleer silahlanma tekeliyle gözdağı vermeyihedeflediği bir araç olmuştu.
İşler pek de planlandığı gibi gitmedi…
İki şehrin bombalanmasıylayaklaşık iki yüz bin insan öldü. Bombanın radyoaktif etkileri ise milyonlarca insanın hayatına yansıdı. Büyük yıkımdan sonra Japonya teslim olmaya karar verdiğinden savaş Uzak Doğu cephesinde sonlanmış olsa da 1949’da Ruslar da atom bombasına sahip oldu.
Böylece ülkeler akılalmaz bir nükleer silahlanma yarışına girerek konuyu günümüzün en güncel ve önemli sorunlarından biri haline getirdi.