Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki günkü bakanlar kurulu toplantısının ardından ana hatlarıyla duyurduğu yeni ekonomi model, orta vadede Türkiye’yi yüksek faiz-düşük kur sarmalından çıkararak üretim, yatırım, istihdam ve ihracatını güçlü kılmayı hedefliyor. Erdoğan’ın “Türkiye’nin kendi ihtiyaçları ve kendi gerçeklerine uygun model” olarak tanımladığı yeni ekonomi politikası, ekonominin temel parametrelerine dayanıyor. Yüksek faizi önceleyen bildik ekonomi politikasının aksine yeni modelde, düşük faiz ortamında yatırım ve istihdamı artırmayı hedefleyen politikalar öne çıkıyor.
1- DÜŞÜK FAİZ
Türkiye ekonomisinin sırtındaki en büyük kambur yüksek faiz olarak dikkat çekiyor. Vatandaşın cebinden çıkan verginin çok önemli bir kısmı, paradan para kazanan rantiyecilere gediyor. Türkiye’nin son 19 yılda yaptığı faiz harcamalarının toplamı 1,1 trilyon TL civarında. Bunun dolarla ifadesi 501 milyar dolar civarında olduğunu görülüyor. Kaynakların faiz yerine üretime ve yatırıma yönlendirilmesi hedefleniyor. MB’nin faiz indirimlerinin yatırımları arttırması bekleniyor.
2- YENİ YATIRIMLA YENİ İSTİHDAM
Büyümesini kesintisiz sürdüren Türkiye, yatırım için sıcak paraya ihtiyaç duyan bir ekonomik yapıya sahip. Yüksek faizlerden para kazanmak için gelen yatırımcıların yanısıra uluslararası doğrudan yatırımlar da Türkiye’ye ilgi duyuyor. Bu yılın ilk dokuz ayında Türkiye’ye 8,9 milyar dolarlık doğrudan yatırım geldi. Yurt içinde de işletmeler üretimi artırmak için yeni yatırımlara yöneliyor. Son yılların en güçlü istihdamını bu yıl yapan Türkiye, işsizlik oranını yüzde 11,7’ye kadar düşürdü. Yeni dönemde yeni yatırımlarla işsizliğin daha da aşağı çekilmesi bekleniyor.
3- GÜÇLÜ ÜRETİM
Pandemi koşullarının doğurduğu fırsatı iyi değerlendiren bir ülke olarak öne çıkan Türkiye’de, kendisine yönelen siparişleri cevap vermek için büyük bir yatırım iştahı var. Üretim bantlarını çoğaltmak isteyen sanayici, organize sanayi bölgelerinde yer bulmakta zorlanıyor. Ekim ayında yüzde 78 olarak gerçekleşen imalat sanayisi Kapasite Kullanım Oranı, Türkiye’deki güçlü üretim potansiyelini gösteriyor.
4- İHRACATA DAHA FAZLA TEŞVİK
Türkiye’nin geçen yıl ve bu yıl kaydettiği güçlü büyümeye en büyük destek ihracattan geldi. Zorlu pandemi yılı olan 2020’yi 169 milyar dolar ihracatla tamamlayan Türkiye, yılbaşından bu yana ihracatını yaklaşık 50 milyar dolar arttırdı. Son 12 aylık ihracatını yüzde 29’luk artışla 216 milyar dolara çıkaran Türkiye, yeni dönemde ihracatını yukarılara taşımayı hedefliyor. Yurt dışından gelen siparişleri cevap vermek isteyen ihracatçılar, yeni yatırımlarla hem istihdamı hem üretimi arttırıyor. Hükümet; sağladığı teşvikler ve uygun maliyetli kredilerle ihracatçının yanında olmayı sürdürecek.
5- ENFLASYONA KARŞI KORUYAN BİR ÜCRET
Faiz yerine yatırım ve büyümeyi önceleyen yeni ekonomi politikalarının en önemli ayaklarından biri de ücretlerin iyileştirilmesi olacak. Vatandaşın enflasyona karşı koruyan bir ücret politikası için başlatılan çalışmalarda sona gelindi. Asgari ücret başta olmak üzere, milyonları ilgilendiren ücret artışları gündemde. Önümüzdeki ayın ilk iki haftasında sonuçlandırılması planlanan asgari ücret görüşmelerinden çalışanları memnun edecek güçlü bir iyileştirme konuşuluyor.
KURDAKİ HAREKET EKONOMİ VERİLERİYLE ÖRTÜŞMÜYOR
MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı: Son dönemde yaşanan ekonomik gelişmelere baktığımız zaman, yaşanan süreci ekonomik verilerle izah etmek mümkün değil. Şu anda ekonomimize bir saldırı var. Sanayicinin, üreticinin ve halkımızın bu dönemde panik halinde hareket etmemesi lazım. Şu an olağanüstü bir durum yaşıyoruz. Yoksa ekonomik durumumuz bu kadar sıkıntılı bir pozisyonda değil. Üretimlerimize, yatırımlarımıza devam etmeliyiz. Şu an birçok sanayicimiz, üreticimiz özellikle kurdan dolayı ürününü yurt dışına satmak istiyor.
HESAP MAKİNASI ELİNDE BEKLEYENLER VAR
ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın: Türkiye üzerinde faiz ve kur sebebiyle baskı oluşturulmaya çalışılıyor. Allah’ın izni ile bu faiz ve kur baskısını kırarak ekonomik bağımsızlığımızı sağlayacağız. Sanayi kapasite oranlarının her geçen gün arttığı, üretim, ihracat, turizm ve istihdamda güzel gelişmelerin yaşandığı bir ortamda gereken sabrı ve mücadeleyi gösterirsek baharı gören ülkelerin başında yer almamız kaçınılmazdır.
BAŞKA TÜRKİYE YOK