Çarpık kentleşme, kentlerin, nüfus patlaması sonucunda, plansız ve denetimsiz olarak, gelişigüzel, altyapısız, her türlü estetik kaygıdan uzak bir şekilde merkezden dışa doğru kontrolsüz büyümesidir.
Bu durum çevrede, insanca yaşamaya olanak vermeyen ilkel yerleşmelerin kenti kuşatmasına, merkezde ise mevcut dokunun tahribine, tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin yok olmasına yol açmaktadır.
Sonuç, kentlerin ölümü, insanların mutsuzluğu ve fakirliği, toplumun düzensizliğidir.
Çarpık kentleşmenin nedenleri nelerdir?
Şehre göç Türkiye’de her türlü tahminin üstünde bir hızla gerçekleşmiştir ve devam etmektedir. Hükümetler, Türkiye çapında doğru ve gerçekçi yerleşme kararları almamış ve uygulamamıştır. Göç zorlaştırılacağına özendirilmiştir. İmar afları, arsa dağıtıp tapu vermeler hep özendirici olmuştur.
Kentlerin büyümesi artık sadece o kentte yaşayanların sorunu olmaktan çıkmıştır. Çarpık kentleşmenin yarattığı sorunlar, tüm ülke ekonomisini ve toplumsal barışı olumsuz etkilemektedir.
- Kent merkezleri her bakımdan tıkanmakta ve yaşanmaz duruma gelmektedir.
- Ulaşımın tıkanması ve işlememesi, büyük zaman, işgücü, para kaybına neden olmakta, bu da merkezden kaçışı hızlandırmaktadır.
- Kent işgücünün büyük bir yüzdesi, kent sınırlarının çok dışındaki uzak mesafelerden gidip gelmek zorundadır.
- Kente yeni göç eden nüfusun çevredeki düzensiz yerleşmesi, her türlü insanca yaşama koşulundan uzak, altyapısız, çamur ya da toz içinde kent parçaları yaratmaktadır.
- Başlangıçta masum bir barınma çözümü gibi görünen tek katlı gecekondular, zaman içinde spekülasyon aracı olarak yerlerini beş altı katlı apartmanlara bırakmakta, şehir çevresinde şehri boğan sağlıksız, yoğun yerleşmeler oluşturmaktadır.
- Bunun sonucunda yalnızca görünüş çirkinliği değil, mutsuz, huzursuz, topluma hatta kendilerine düşman sağlıksız bir toplum yaratılmaktadır.
- Böyle bir toplumun üretken ve verimli olması beklenemeyeceği gibi, sağlıklı insan kaynağına dayanmayan bir kalkınmanın gerçekleştirilemeyeceği de açıktır.
Çarpık kentleşmenin sonuçta,
- Toplumsal mutsuzluğa,
- Çevre kirlenmesine,
- Tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin yok olmasına,
- Verim kaybına,
- Kaynak israfına,
- Hizmetlerin aksamasına,
- Asayişsizliğe, güvensizliğe,
- Devlet düzeninin kurulamamasına,
- Büyümeyle doğan kent rantlarının kamu dışında yağmalanmasına, neden olduğu artık herkesçe bilinmelidir.