Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Şenal, Türkiye’yi yasa boğan, binlerce insanın yaşamını yitirdiği, yaralandığı, ekonominin büyük darbe aldığı 17 Ağustos 1999’da yaşanan acı depremin üzerinden 20 sene geçtiğini belirterek “Büyük bölümü faylar üzerinde yer alan Türkiye’nin depreme her an hazır olması gerekiyor. Büyük acı ve kayıplar yaşamamak için depremi hayatımızın bir parçası olarak kabul etmeli ve gereken önlemleri eksiksiz olarak almalıyız. Yapıların tüm bölümleri gibi çatıların da standartlara uygun yapılması, deprem sırasında hayati önem arz ediyor. Türkiye’de maalesef standartlardan uzak, geleneksel metotlarla yapılmış milyonlarca çatı olduğunu tahmin ediyoruz. Bu çatıları depreme karşı dayanıklı hale getirmek için birkaç ay daha sürecek olan tadilat dönemini iyi değerlendirmek gerekiyor. Çatıların uzman kuruluşlar tarafından kontrol edilmesini tavsiye ediyoruz” dedi.
Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Şenal, Türkiye’yi yasa boğan, binlerce insanın yaşamını yitirdiği, yaralandığı, ekonominin büyük darbe aldığı 17 Ağustos 1999’da yaşanan acı depremin üzerinden 20 sene geçtiğini belirterek şöyle konuştu:
“Depreme karşı çatıdan temele her an hazır olmalıyız. Yapının en önemli bölümlerinden biri olan çatının dayanıklılığı, depremde hayat kurtaran bir unsur haline geliyor. Ülkemizde milyonlarca yapının standartlara uygun olmayan çatıya sahip olduğunu öngörüyoruz. Büyük bölümü geleneksel uygulama metotları ve malzemelerle yapılan bu çatılar, depremde oluşabilecek riskleri artıracak unsura dönüşebilir. Deprem anında güvende olabilmemiz için yapıların temelden çatıya kadar her bölümünün dikkatli projelendirilmesi ve inşa edilmesi gerekiyor. Deprem ve fırtına gibi doğal afetlerde tehlike yaşanmaması için çatıların uzman kuruluşlar tarafından yapımı ve kontrolü gerekiyor.”
Tadilat için en uygun aylardayız
Şenal, çatı tadilatı için yaz aylarının ideal bir dönem olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
“Mimar veya mühendis tarafından hesaplanmış, tüm detaylarıyla çizilmiş, malzemeleri tarif edilmiş bir proje, yapı güvenliği için en önemli unsurlardır. Çatı bütünü içindeki kalkan duvar, parapet duvarlar, baca gibi ağır yapı bileşenleri deprem sırasında yıkılmayacak, yapıdan ayrılarak çevreye savrulmayacak şekilde projelendirilmeli ve projeye uygun olarak inşa edilmelidir. Depreme bağlı çatı yıkılmaları genelde bu gerekliliklere uyulmamasından kaynaklanıyor.”
Çatıların üzerindeki plansız yüklere dikkat!
Çatılarda plansız şekilde yerleştirilen çanak anten, su deposu gibi yüklerin büyük risk yaratabileceğini de sözlerine ekleyen Şenal, şöyle devam etti:
“Çatılarımızın çoğuna su depoları, çanak antenler, sıcak güneş enerjisi ısıtıcıları, baz istasyonları konuluyor. İzinsiz ve bilgisizce yapılan bu ilaveler, rüzgâr, fırtına, deprem gibi olağanüstü hallerde üzerinde bulundukları yapı ve çevredekiler için ciddi risklere sebep olabiliyor. Çatının böyle sistemleri taşımadığı görüldüğünde tedbir alınmadan çatı üzerine ilave yükler konulmamalıdır. Türkiye’de çatılar sadece düşey kuvvetler göz önüne alınarak, uzman olmayan kişiler tarafından yapılabiliyor.
Depremdeki yatay yükleri karşılayan çapraz bağlantıların çatı, kolon, makas düzlemlerinde yapılmaması veya eksik yapılması deprem anında hasar ve yıkımlara sebep olabilir. Ayrıca çatılarda çalışacak kişilerin çatı sistemleri, çatı yapımı ve teknikleri, yüksekte çalışma ve iş güvenliği konularında eğitimleri ve sertifikaları olmalı, sosyal sigortalar ile ilgili güncel mevzuata uyulmalıdır. Yapılan iş her safhasında çatı konusunda uzman bir teknik eleman tarafından kontrol altında tutulmalıdır. ÇATIDER olarak sektörün ihtiyaç duyduğu uzman uygulama usta ve teknikerleri eğitiyoruz. Türkiye’de yapı sektörünün ilk uzaktan öğrenim projesi olan ‘yapı okulu’ ile donanımlı usta yetişmesine de çok güçlü bir katkı sağlıyoruz.”