Temiz içme suyu, su kesintileri başta olmak üzere alt yapı ve ulaşım Datça halkının temel sorunu olarak bilinir.
Özellikle temiz içme suyu sıkıntısı, turizm sezonunda yaşanan su kesintileri bölge halkını çok rahatsız etmekte.
Muğla’nın uzun yıllar boyu değeri pek bilinmemiş bir beldesi olarak kalan Datça, son zamanlarda turizmin yükselen yıldızı olmasına rağmen bu sorunlarla başa çıkamamakta.
İşte tüm bu sorunların ardından 2016 yılından bu yana devam eden Datça’nın Betçe bölgesinin içme, kullanma suyu sorunu nihayet çözülme aşamasına geldi.
Muğla Büyükşehir Belediyesi bu sorunu 2055 yılına kadar çözecek olan yatırım için harekete geçti.
Bölgenin içme suyu kaynaklarının etkin kullanmak, su sistemlerini geliştirerek hizmet ağını genişletebilmek adına geliştirdiği projeler için uluslararası kreditörlerden destek geldi.
Hatta başkanın verdiği bilgiye göre 2 milyar TL’nin üzerinde kredi sağlanacağı taahhüdünü vermişler.
Aslında 2016 yılında hazırlanan projenin finansmanı için Çevre Şehircilik Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunulmuş ve bunun üzerinde Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü bütçesinden hibe sağlanmıştı. Ancak bu hibenin iptal edilmesi nedeniyle yapımına başlanamadı.
Lakin Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün bu durum karşısında kararlı bir duruş sergiledi.
Kendi kaynaklarıyla Betçe’nin 2055 yılına kadar olan ihtiyacını karşılamak için büyük bir mücadele içine girdi.
Proje kapsamında Betçe’ye iki etap halinde yaklaşık 30 milyon TL’lik yatırımla 27 bin 500 kişinin 2055 yılına kadar ihtiyacını karşılayacak miktarda içme ve kullanma suyu sağlanması planlanmakta.
Datça için bu projenin olumlu sonuçlanması çok sevindirici bir gelişme.
Bakın bu sorun sadece Datça’nın sorunu değil.
Son günlerde iklim değişikliği ve global ısınma terimlerini çok sık duymaya başladık.
Bu terimlerin taşıdığı anlamı irdelemeden su sorununu açıklama olanağı yoktur.
İklim değişikliğinin binlerce yılda oluşan bir doğa olayı olduğunu hatırlamak yeterlidir.
İnsan ömrü ile sınırlı kısa dönemdeki herhangi bir su konusunu iklim değişikliği ile açıklamanın bilimsel bir yanı yoktur.
Global ısınma ise insanoğlunun yarattığı bir çevre sorunudur.
Yıllık ortalama 112 milyar metreküp su kullanma olanağı bulunan ülkemizde halen 45 milyar metreküp su kullanılmaktadır.
Bunun yaklaşık yüzde 75’i tarımda, yüzde 13’ü sanayide, yüzde 12’si ise içme suyu ve kullanma suyu olarak tüketilmektedir.
Kabaca yüzde 40’ını tükettiğimiz su potansiyelimizin yüzde 60’ını hala denizlere dökmekteyiz.
Bir başka deyişle kullanmakta olduğumuz suyun bir buçuk katı kadar suyu henüz kullanmıyoruz.
Bu nedenle tarım ve sanayi suyunu hiç kısıtlamadan 175 milyon kişiye yetecek içme ve kullanma suyumuz olduğu söylenebilir. Gelecekte kullanılabilecek ileri tekniklerle tarımda sağlanabilecek yüzde 10’luk bir tasarruf ile içme ve kullanma suyunun kapasitesini 2 katına çıkarmak mümkün.
Unutmayın!
Yetişkin bir insanın temel ihtiyaçlarını karşılaması için gerekli minimum su miktarı günlük 50 litredir.
Türkiye’de yetişkin bir birey günde ortalama 120 ile 200 litre arası su tüketmektedir.
Bu arada dünyadaki 7 milyar insanın 2 milyarı suya doğrudan ulaşamamaktadır.
Dünyadaki suyun yalnızca yüzde 2,5 ile yüzde 3’ü kullanılabilir su olan tatlı su iken ülkemizde ortalama bir günde kullanılan suyun yüzde 35’i duşta, yüzde 9’u tuvalette, yüzde 13’ü çamaşır yıkamada, yüzde 18’i banyo ve mutfak lavabolarında harcanmaktadır. Kalan yüzde 25 ise akıntı ve sızıntılardır.
BM’nin 2050 yılı tahminleri 5,7 milyar insanın yani o gün olması beklenen nüfusun yüzde 60 ile yüzde 70’inin tamamen susuz kalacağı yönündedir.
Sonuç olarak, su konusunun “sudan” bir sorun olarak değil, dünya genelinde topyekûn ele alınması gerekliliği kaçınılmaz bir gerçekliktir.