Elektrikli araçlarda enerji, klasik benzinli ya da dizel otomobillerdeki içten yanmalı motorların yerine geçen batarya veya pil setleriyle çalışan elektrik motorundan sağlanır. Elektrik motorları yenilenebilir kaynaklardan elde edildiği sürece en zararsız enerji üretim yöntemidir. Elektrik motorları, gelecekte sadece sınırlı kaynaklar arasında sayılan petrolün alım gücünün düşmesi ve ülkelerin dışa bağımlı olmaları nedeniyle bile içten yanmalı motora sahip araçların yerini alabilir.
Çevreye zarar vermemesi ve depolanan enerjiden maksimum performans alınabilmesi sebebiyle fosil yakıt tüketen motorlara karşı sürdürülebilir bir alternatiftir. Artık dünyada elektrikli araç ve elektrikli araçlar için batarya üretimi yapan pek çok şirket var. Gelişen teknolojinin de etkisiyle günden güne fosil yakıt tüketen içten yanmalı motorlara sahip araçların azalacağı düşünülüyor.
İlk elektrikli otomobil üretme girişimleri 1800’lü yıllarda, fosil yakıtlı motorlardan daha önce başlamıştı. Ancak Tesla’nın 2011’de piyasaya çıkardığı Roadster modeline kadar çeşitli nedenlerle uzun süreli bir başarıya ulaşılamamıştı. Enflasyon, dolar kuru ve vergilerle otomobil sahibi olmanın neredeyse imkânsız olduğu bugünlerden biraz uzaklaşarak, ilk örneklerinden bugüne elektrikli araçların gelişim sürecine bakalım.
İlk elektrikli otomobil 1835’te üretildi
Elektrikli araçların ilk örneği 1835 yılında Thomas Davenport tarafından Amerika’da icat edildi. Bu araç iki elektromıknatıs, bir pivot ve bir batarya kullanılarak tasarlanan küçük bir lokomotifti. Aynı tarihlerde İskoçya’da yaşayan Robert Anderson da elektrik enerjisiyle çalışan bir araç icat etmeyi başardı. Ancak Anderson’un icat ettiği bu araçta şarj edilme özelliği olmadığı için günlük yaşama uyum sağlayamadı ve nispeten başarısız oldu.
Çalışmaları 1830’larda başlayan elektrikli otomobiller 1900’lü yılların başında en verimli dönemlerini yaşıyordu. Bu dönemlerde elektrikli otomobillerin başarılı örnekleri görülmeye başlanmış ve gitgide yaygınlaşmıştı. Hatta New York’ta elektrikli ticari taksiler kullanılmaya bile başlamıştı. Amerika’da üretilen 4000’den fazla otomobilin %28’i elektrik enerjisiyle çalışıyordu. Aynı dönemde New York, Boston ve Chicago gibi büyük şehirlerdeki otomobillerin üçte ikisi elektrikli araçlardan oluşuyordu.
O yılların sınırlı teknolojisiyle üretilen benzinli araçlarda titreme, gürültü gibi pek çok teknik sorunla karşılaşıldığı için içten yanmalı motora sahip araçların yanı sıra elektrikli araçlara olan talep hızla artıyordu.
Ve Henry Ford Model T’yi tanıttı
1908 yılına gelindiğinde ABD’li mühendis Henry Martin Ford’un kurucusu olduğu Amerikan otomobil devi Ford Motor Company, benzinli araç seri üretimine başladı. Seri üretimine başlanan ilk otomobil Model T tanıtıldı. Henry Ford’un ‘bant sistemi’ sayesinde Amerikan otomobil piyasası alt üst oldu. Benzinli otomobil fiyatları elektrikli araçların üçte birine kadar düştü.
1912 yılında elektrikli bir otomobil 1750 dolarken, benzinli bir otomobil yalnızca 650 dolardı. 1920’lerde ise elektrikli araçlara olan talep oldukça azalmıştı artık çoğunlukla Model T tercih ediliyordu. Benzinli araçlarda daha uzun sürüş mesafesi imkânı, beygir gücü, düşük fiyat ve benzine ulaşımın kolay olması elektrikli araçların geride kalmasının ana sebepleri oldu.
Kontrolsüz tüketim yeniden elektrikli otomobil ihtiyacını ortaya çıkardı
Hızla gelişen otomobil piyasasında 1960’larda, yoğun üretimle artan otomobil sayıları, insanların satın alma gücünü de arttırdı. Otomobil sahibi olmak çok kolaylaşmıştı, her seri üretimde hedeflendiği gibi seri tüketim başlamıştı. Ancak bu kontrolsüz tüketim zararlı yakıtlar ve hava kirliliği gibi pek çok sorunu da beraberinde getirdi. Fosil yakıtlı motorların çevreye verdiği zararlar ve petrol krizinin etkisiyle içten yanmalı motorla çalışan araçlara alternatif aranmaya başlandı.
1972 yılında hiçbir zaman üretime geçmeyecek olan BMW 1602 E model bir elektrikli araç tasarlandı. Araç o yıl Olimpiyat Oyunları’nda sergilendi ve büyük ilgi gördü. O dönemlerde hibrit ve elektrikli araçlar yeniden popülerleşti. Bu popülarite Amerika’nın yeni kararlar alması ve araç üreticilerinin devlet tarafından teşvik edilmesine sebep oldu. Yavaş yavaş yürütülen elektrikli otomobil üretim çalışmaları, 1990’larda imzalanan Temiz Hava Yasası Değişikliği ve Enerji Politikası Kanunu’yla tekrar gündeme geldi.
1996’da General Motors’un “Dünyanın en verimli üretim aracı” olarak tanıtılan EV1 modeli üretildi. Ancak EV1’lerin pazarlama stratejilerindeki başarısızlıklar üretimin devam etmesine engel oldu. Ardından dünyanın en büyük otomobil üreticilerinden Toyota, ilk kez ticari olarak pazarlanan ve seri üretilen hibrit otomobili Prius’u tanıttı. 1997’de üretimine başlanan Prius, üretildiği ilk yılda 70 bine yakın sattı.
21. yüzyılın Henry Ford’u Elon Musk, elektrikli araç üretmeye başladı
2000 yılına gelinene kadar Honda, Nissan, Toyota, Cheyy, General Motor gibi büyük otomobil üreticileri elektrikli araçlar üretmeye başladı. Fakat bu dönemlerde üretilen araçlarla ciddi bir başarı elde edilememişti. Elektrikli otomobillerin günümüzde bu kadar başarılı örneklerinin görülmesinde etkili olan hamle, 2006 yılında Tesla Motor’un elektrikli araç üretimine başlamasıyla oldu.
Tesla’nın 2011 yılında ürettiği Roadster modeli, elektrikli araç tarihinde devrim yarattı. Diğer otomobil örneklerinden farklı olarak Tesla Roadster, 240 km menzil performansıyla öne çıkıyordu. Henry Ford’un Model T ile yaptığı hamlenin bir benzerini aradan geçen 100 yıl sonra Elon Musk, Tesla Roadster ile yapmıştı. Zamanla menzil kapasitesini arttıran ve son derece gelişmiş elektrikli araçlar üreten Tesla Motor, sektörün öncü markası haline geldi.
Günümüzde Tesla; aracın altyapısı, elektrik motoru, bataryası ve şarj istasyonları gibi elektrikli araçlar için gerekli ekipmanları da kendi başına üreterek adeta dev bir ekosistem haline geldi. Pek çok ülkede fabrikası bulunan, dünyanın en çok satan elektrikli otomobil markası Tesla’nın piyasa değeri son günlerde 1 trilyon doları aştı. Tesla, dünyanın ilk trilyon dolarlık otomobil şirketi olmayı başararak elektrikli araçların gelecekte otomobil piyasasına hakim olacağını bir kez daha kanıtlamış oldu.