Almatı, 2 milyonun üstündeki nüfusuyla Kazakistan’ın en büyük şehri ve eski başkenti. Rusların sınır kalesi olarak kurduğu kent, 1998’de Çin’in etkisinden uzaklaşmak için başkent olma unvanını, ülkenin ortasındaki daha korunaklı Astana’ya kaptırmış. Başkent Astana olsa da kültürel ve ticari başkent halen Almatı.
Elma’nın Orta Asya’daki anavatanı olan Almatı ismi, Alma Ata’dan geliyor. Şehirde elma ağacının yüzlerce çeşidi var. Zaten bu şehir Ruslar tarafından yemyeşil bahçelerin arasına kurulmuş ve yeşil alanlar günümüze kadar çok güzel muhafaza edilmiş.
Tarihi İpek Yolu üstünde Orta Asya’nın en gelişmiş şehirlerinden biri olan Almatı, komşu Uzakdoğu metropollerine alışveriş merkezleri, restoranları, kafeleri ve otelleriyle neredeyse kafa tutuyor.
Cetvelle çizilmişçesine planlı, oldukça sistemli bir mimariye sahip. Bu yüzden şehirde kaybolmak neredeyse imkânsız. Geniş meydanlara ve caddelere sahip kentte Cumhuriyet Meydanı aynı zamanda şehrin ana meydanı. Cumhuriyet Meydanı’nın birkaç yüz metre yakınındaki Merkez Müze de yüzlerce objeyle Kazakistan tarihine ışık tutuyor.
Almatı’nın en meşhur iki alışveriş caddesi Gogol ve Zhibek Zholy. Gogol’de çok sayıda şık marka var. Yerel lezzetlerin olduğu, sokak müzisyenlerinin şarkılarını söylediği, el işlerinin satıldığı Zhibek Zholy, Gogol’a göre küçük ama samimi.
Yeşilin içinde bir kent
Şehrin en önemli parkı, Panfilov, II. Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı verdiği mücadeleden sonra Sovyet kahramanı ilan edilen Ivan Panfilov’a adanmış. Aynı savaşta ölen 28 askeri anmak için yapılmış bir de anıt var içinde. Parktaki Zenkov Katedrali (Ascension Ortodoks Katedrali), canlı renkleri, çivi çakılmadan ve ahşaptan yapılması nedeniyle çok etkileyici. 1907’de yapılan Katedral, Kazakistan bağımsızlığını kazandıktan sonra 1997’de yeniden ibadete açılmış. Panfilov Park’a birkaç dakika yürüme mesafesindeki Green Bazaar (Yeşil Pazar), eskiden sebze-meyve satıldığı için bu şekilde isimlendirilmiş olsa da şimdilerde her şeyin satıldığı bir pazar.
Almatı, yeşil alanlar yönünden çok şanslı bir şehir. Panfilov Park’ın hemen yakınında 100 hektarlık bir alanda adını ünlü yazar Gorky’den alan Gorky Park var. Uzun yürüyüşlerden lunapark eğlencelerine kadar pek çok etkinlik yapılabilen bu park Almatı’nın oksijen deposu.
Altın kubbeli cami
Nüfusunun yüzde 70’i Müslüman olan Kazakistan’ın en büyük camisi Almatı Merkez Camisi.
1999’da yapımı tamamlanan cami, altın kubbesi ve minareleriyle oldukça görkemli. Almatı’ya yukarıdan bakmak için teleferikle Kok-Tobe tepesine çıkılabilir. Restoranları ve yemyeşil manzarasıyla bu tepe, Kazakların özellikle hafta sonları akın ettiği bir yer.
Almatı’da gezerken, tıpkı diğer Orta Asya şehirlerinde gezerken düşündüğüm gibi, Orta Asya göçleri sırasında buradan hiç ayrılmasak nasıl bir hayatım olacağını düşündüm. Anadolu, hiç vatanımız olmasa hep Orta Asya’da kalsaydık, Almatı’daki tenha sokakların nasıl da kalabalık olacağını, parkları, tarihi yapıları, Sovyet etkisi olmadan mimarinin nasıl şekilleneceğini etrafa bakarken hayal ettim. Almatı’dan ayrılırken vatanından ayrılan gözü hep arkada kalan kanadı kırık bir kuş gibi hissettim kendimi.
At eti, sütü…
At eti popüler bir yiyecek.. At etinin fiyatı koyuna ve ineğe göre daha pahalı olduğundan talep etmezseniz size at eti verilmez. Hamurişleri özellikle pişi, samsa, mantı gibi yiyecekleri birçok yerde bulabilirsiniz. Kazakistan mantısı Türk mutfağından ziyade, Çin mantısına benziyor. Haşlanmış hamur parçaları ve üzerinde etle hazırlanan ‘beşparmak’ ve sakatatla yapılan ‘kurdak’ en popüler Kazak yemekleri. Orta Asya’nın geleneksel içkisi ‘kımız’ kısrak sütünden yapılıyor. Farklı mekânlarda, farklı alkol oranlarında sunuluyor.
Aşı karnesi yeterli, test ya da karantina yok
Kazakistan, Türk turistlerden 30 güne kadar vize istemiyor. COVID-19 aşı karnenizi göstermeniz gerekiyor. İkinci dozu en az 14 gün önce yapılmış olmalı. Seyahatiniz 5 iş gününden fazla sürecekse göçmen polisine pasaportunuzla gidip kaydolmalısınız. Bu kayıt işlemini yaptırmazsanız ülkeden çıkışta sorun yaşanıyor. Almatı‘ya İstanbul’dan doğrudan uçak seferleri var. Uçaktan indikten sonra taksiyle 16 kilometre uzaklıktaki şehir merkezine ulaşılıyor. 79 numaralı otobüs, havalimanından şehir merkezine çalışıyor. Otobüs yerine taksiyi de tercih edebilirsiniz.
Bu yazıyı okurken askerlik arkadaşımın anlattığı MOSKOVA gezisi aklıma geldi.Moskova metrosuna binen arkadaşım son durağa kadar gidip ineyim der ve metro durağından yeryüzüne çıktığın parseller,üzerlerinde gaz,elektrik ve su sayaç kutuları,tabiiki asfalt yoluda görür.
Birde bizim yapılaşmamıza bakın.Önce kaçak ve plansız yapılar sonra ulaşımda sıkıntılar,kangrene dönen sorunlar.
Hatta devlet yaptığı hastahaneleri şehir dışına yaparken milyonların ulaşımı için ne metro,nede sağlıklı lastikliaraç ulaşımı hatta yer yer otopark sorunları dahi yaşanmaktadır.
Aradaki fark bir ALMATI birde tarih öncesi dahi olmayan çarpık,çöküntü alanları olan yapılaşma.
Tabiiki üstüne üstlük birde kaçak yapılaşmay teşvik eden,yasal arsa,ruhsatlı yapı aypanalra haksızlık olan,devletin kendi açtığı şehir plancısı,harita mühendisi,mimar,inşaat mihendisi,elektrik ve makine mühendisi,jeoloji mühendislerinin gereksiz olduğunu gösteren,belediye ,yargı kararlarını dahi paspasa çeviren bu ucuba yasa ile bizde kıyamete kadar yanlışlar olur izlenimi oluyor.
Devlet idaresi,yerel idarede olanlar oy kaygısıyla kararlar aldıkça bu sorun devam eder-gideeer.