Vatandaşı birikime yönlendirerek faizsiz ev sahibi yapan, ‘Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finansman Sistemi‘ giderek büyüyor. Başvuranları dayanışma yoluyla ev sahibi yapan bu sistemde bir nevi altın günü stratejisi uygulanıyor. Konut almak için başvuranlar arasında gruplar oluşturuluyor.
Daha sonra yapılan kura çekimi sonrasında toplanan parayla her ay bir kişi evine kavuşuyor. Sektörün son birkaç ayda hızlı bir büyüme sürecine girdiğini anlatan Finansevim Genel Müdürü Özgür Öztürk, “Geçtiğimiz aylarda, konut kredi faizlerinin yüksek olması vatandaşları bu sisteme yönlendirdi. Son 4 ayda sektörün büyüklüğü 1 milyar TL’den 2 milyar TL’ye çıktı” dedi. Finansevim’in de bu dönemde, yıl sonu için belirlediği 100 milyon TL’lik hedefine 1 çeyrek erken ulaşacağının altını çizen Öztürk, “Temmuz ayı itibarıyla 90 milyon TL’ye ulaştık. Eylül ayında yıl sonu hedefi olarak koyduğumuz 100 milyona ulaşmış olacağız” dedi.
ZİYARET 2 KAT ARTTI
Geçen hafta konut kredi faizlerinde indirime gidilmesinin de faizsiz sisteme ilgiyi artırdığını vurgulayan Öztürk, “Faizlerin düşmesi bizim sektöre de olumlu yansıdı. Ev almak isteyen ve harekete geçemeyen vatandaşı harekete geçirmiş oldu. Bankaların faiz indirimi ile harekete geçirdiği vatandaşlar bizlere de akın etti. İndirimden sonra şubelerimize ziyaretler 2 katına çıktı” dedi.
KAMUYLA İŞBİRLİĞİ
Tasarrufa dayalı faizsiz finansman sistemlerinin, Temmuz 2019 itibarıyla ipotekli konut finansman pazarındaki satışların yüzde 20’ni gerçekleştirir hale geldiğine dikkat çeken Öztürk, “Bu gelişim ve büyüme, sektörde iş yapan firmalara yeni sorumluluklar yükledi. Artık makro stratejileri hayata geçirme zamanı geldi. Özellikle kamuya ait katılım bankalarının da bu alana her geçen gün artan ilgisi, ilerleyen günlerde yeni iş birliklerinin gündeme gelmesine imkân verecektir. Artık Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finansman Sistemleri için ‘Kalabalıkların Gücü’ nü kullanmak, bu gücü ülke ekonomisine yönlendirme zamanı geldi” dedi.
TAKASBANK ÖNERİSİ
GÜVEN konusunun sektörün önemli bir sorunu olarak algılandığını ancak aslında bunun çözümünün çok basit bir husus olduğuna dikkat çeken Öztürk, “Takasbank benzeri yasal koruma sağlayan bir kurumun oluşturulması ve müşterilerin ödediği tutarların güvence altına alınması güven problemini kolayca çözebilir. Hatta burada biriken paraların devletimizin çıkardığı sukuklarda değerlendirilmesi de söz konusu olabilir. Böylece müşterilere ek bir gelir de sağlanır” diye konuştu.