Kadına şiddet olaylarında sıklıkla kullanılan ‘elektronik kelepçe’ uygulamasına benzeyen bu sistem nasıl olacak? ‘Hayat Eve Sığar’ uygulamasından farkı ne? Vaka sayılarında bir düşüş yaşatır mı? Hukuki açıdan dezavantajları var mı? İşte merak edilenler ve cevapları…
Hürriyet gazetesinden Fulya Soybaş’ın haberine göre, Bilişim hukukunda uzman avukat Özlem Kurt, elektronik kelepçe uygulamalarının mahkeme kararı ile alındığı ve Adalet Bakanlığı’nca uygulandığını, Sağlık Bakanlığı’nın hayata geçirmeyi planladığı elektronik bileklik uygulamasının ise her ne kadar benzer de olsa aynı uygulama olmadığını belirtiyor.
Yani yasal mevzuat açısından pozitif bir hastaya bu bilekliklerin takılmasının önünde bir engel yok. Avukat Kurt, “Ama” diyerek parantez açıyor:
“Bu bahsedilen uygulama bizim nesnelerin interneti dediğimiz, farklı araçların internet üzerinden birbirlerine veri ve bilgi akışı sağlıyor olması durumudur. Bilgi akışı bir cihazdan bir cihaza olabileceği gibi bir cihazdan bir merkeze olabilir.
Kanunen yasak değil ancak bu bilgi akışı kişilerin rızasına bağlıdır. Hastanın yaşı, boyu, adresi, TC kimlik numarası gibi kişisel tüm verileri eğer bilekliğe yüklü olacaksa, o zaman kişisel verilerin güvenceye alınması ve korunması büyük önem sarf eder. Elde edilen kişisel veriler başka hiçbir amaçla kullanılmayacak ve devlet güvencesinde mi olacak?
COVID-19 hastasının bilgileri çalınır, kötü niyetli kişilerin eline geçer ya da konumunun belli olmasından dolayı başına başka bir iş gelirse o zaman ne olacak? Veriler, insan ve hasta haklarına uygun şekilde saklanabilecekse güzel bir uygulama. Ancak aksi uygunsuz durumlar yaratabilir.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, Sağlık Bakanlığı’nın daha önce ‘Hayat Eve Sığar’ uygulamasını başlattığını hatırlatarak “Zaman zaman telefona ulaşılamayan, sistemin bloke olduğu anlar oluyor.
Bu bileklikler o noktada da mı devreye girecek? Net bilmediğimiz için net de konuşamıyoruz ama bu işin maliyet yükünün ağır olacağını düşünüyorum” diyor.
“Peki ne yapmak gerekir?” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: “Bir kere insanımızın bilinçlenmesi şart. Siz ‘pozitif’ olduğunuz halde evden çıkarsanız, ki çıkanlar genellikle eş, dost, akrabalarına gidiyor, bir başka sevdiğiniz de hasta olacak! Sevdiğinizin hasta olmasını ister misiniz? Yakında, Anadolu’dan büyükşehirlere tersine göç başlayacak.
Mümkünse kalın yerinizde. Kıpırdamayın. Hz. Muhammed bir hadisinde ‘Nefsine yapılmasını hoş görmediğin şeyleri diğer insanlar için de hoş görme!’ diye buyuruyor. ‘Ben iyi olayım da başkası hastalansın’ demenin kul hakkına girdiği inanç ve kanaat önderlerince topluma anlatılabilir.
Kamu spotları hazırlanıp TV’lerde yayımlanırsa daha etkili olabilir. Yoksa tüm topluma ‘kelepçe’ vurmak hem gerçekçi hem de pek mümkün gelmiyor bana.”
SİSTEM NASIL İŞLEYECEK
Bakanlık 2 farklı model üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Henüz hangisinin kullanılacağı kesin değil. Hastaneye başvuran ve daha sonra filyasyon ekiplerince takibe alınan COVID-19 pozitif hastalara ‘akıllı bileklik’ takılacak. Bu bileklikler ‘elektronik kelepçe’ uygulamasına benziyor.
Denetimli serbestlik-kadına yönelik şiddet ve uzaklaştırma cezalarında kullanılan kelepçeler aslında elektronik bir izleme ünitesi. Kişinin konutunu terk etmesi, belirlenen yasaklı yerlere gitmesi gibi durumlarda alarm vererek kolluk birimlerini uyarıya geçiriyor, mağduru koruyor.
Sağlık Bakanlığı’nın uygulamaya geçirmeyi düşündüğü ‘elektronik bileklik’ de benzer mantıkla çalışacak.
14 gün karantinada kalması gereken hastanın, bileklik sayesinde karantinayı evinde geçirdiğinden emin olmak, dışarı çıkması gerektiği durumlarda ise nereye gittiğini ve kimle görüştüğünü takip etmek amacıyla kullanılması planlanıyor.
İkinci model ise bileklik ile aynı mantıkta çalışacak ‘kutu’ sistemi. Hastaya bileklik takmak yerine evine bir cihaz bağlanacak. Bu cihaz kişiyi takibe alacak. (Hırsızlara önlem için takılan, her hareketi algılayan sensörlü alarmlar gibi düşünebilirsiniz)
Belirlenen sınır aşıldığında cihaz alarm çalarak hastayı uyaracak. Hasta uyarıya riayet etmez, evden ayrılırsa, merkeze kural ihlali yapıldığına dair sinyal gidecek. Kutu yerinden hareket ettirilir ya da oynatılmaya çalışılırsa aynı alarm yine devreye girecek.
Her 2 model de Singapur, Hong Kong, Çin ve Güney Kore’de koronavirüs pozitif hastaların takibi için aktif olarak kullanılıyor.
Elektronik bileklik uygulamasının nisan-mayıs aylarında da gündeme geldiğini hatırlatan İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, “Alınan kararı destekliyorum, denenebilir. Bu kadar uyarıya rağmen hâlâ pozitif olduğu halde karantina kurallarına uymayan çok kişi var” diyor.
Çin’de yapılan e-spor turnuvasına katılan oğlu İrfan Tükek ve dünyanın dört bir yanından gelen sporcuların 14 gün boyunca benzer koşullarda bir otel odasında karantinaya alındığını ve deyim yerindeyse burunlarını dahi dışarı çıkaramadıklarını da anlatan Prof. Dr. Tükek:
“Biz hastaları evde nasıl tutarız bunu tartışıyoruz. Toplumun bilinç seviyesi maalesef bu. O nedenle gerekirse polisiye tedbirin de şart olduğunu düşünüyorum” diyor.