Mobil teknoloji, internet, online alışveriş, sosyal medya, dijital nesil gibi kavramlarla birlikte anılan bu kuşaklar; Niteliklerine, davranış tarzlarına ve alışveriş alışkanlıklarına göre modern pazarlamanın ve e-ticaret sektörünün de odak noktası olmuş durumdalar.
AVM’lerin geleceği açısından Z kuşağının iyi okunması gerektiğine inanıyorum. Z Kuşağı henüz yeni alışveriş dünyasına adım atıyor olsa da, onların tüketim alışkanlıkları ve beğenileri yakın gelecekte pazarlamanın kurallarını yeniden belirleyecek.
Z Kuşağı
Z kuşağı, 2000 yılı ve sonrası doğanları kapsıyor. En büyüğü 19 yaşında. Diğer nesillerden farklı olarak, bu kuşak ileri teknoloji çocuklarından oluşuyor. İnternet ve mobil teknolojileri kullanmayı seviyorlar, hatta bu konuda uzmanlar. Okuma yazma öğrenmeden bilgisayar, tablet ve akıllı telefon kullanmaya başlayan Z Kuşağının sosyalleştikleri ve iletişim kurdukları tek alan internet. Ellerinden tablet ve telefon düşmüyor, aileye soru sormak yerine Google’ı dinliyor, fiziksel ve gerçek oyunlar yerine aileleri izin verdiği sürece online oyun oynuyor ve her şeyi çok hızlı tüketiyorlar…
Son yıllarda eline satın alma gücü geçen Z kuşağı, her şeyi online olarak satın alma istek ve tercihleri ağır basıyor. Sokakta saklambaç oynamanın tarihe karıştığı, büyük oranda tabletlerle sosyalleşen bir nesilden bahsediyoruz. Bu kuşak, zaten içine doğmuş olduğu teknolojinin hızına çok kolay adapte olabiliyor. Z kuşağının % 80’i alışveriş yapmadan önce fiyat araştırması ve karşılaştırma yapmayı önemsiyor. Mobil cihazlarından çeşitli uygulamalar aracılığıyla kampanyalar ve indirimleri takip ediyor. Onlar için teknoloji her yerde, kesintisiz ve hızlı olmalı. Web siteniz, mobil uygulamanız, sunduğunuz alışveriş deneyimi, tıpkı hayatın kendisi gibi akıcı olmalı.
Z Kuşağı, kime ne iyi geliyorsa, işlerine ne yarıyorsa onu istiyor. Marka sadakati yüksek değil ama marka sevgisini şimdiden aşılamak gerekiyor. Onların kahramanları ve bilinçaltındaki ilk tercihleri olmak önemli. Z Kuşağı üyelerinin yarısından fazlası kendilerini ‘indirim avcısı’ olarak tanımlıyor. Yine yarıdan fazlası (yüzde 57), bir alışveriş yapmadan önce araştırmasını yapıyor. Bu sebeple, eksiksiz ürün bilgilerinin yanında, satın alma rehberleri, kategori tanıtım videoları gibi içeriklerle zenginleşmiş e-ticaret sitelerinin Z Kuşağı’na ulaşma şansı daha yüksek.
Z kuşağındakiler için internette satışta olan her şey satın alınabilir. Tüm ihtiyaçları için e-ticarete başvurmaktan çekinmiyorlar. Bu nedenle de alışveriş sepetlerinin büyüklüğü normalin birkaç katına ulaşabiliyor. Z Kuşağı için markette kocaman sepetle, kasa sırası beklemek ne kadar sıkıcı değil mi? Tüm alışverişlerin 10 dakikada şipşak internet üzerinden halledilmesi daha yaygın bir hal aldığında (yani Z kuşağı etkin olarak perakende dünyasını ele geçirdiğinde) alışveriş deneyimine, perakendeciliğe, mağazacılığa dair tüm ezberler tamamen bozulmuş olacak ve en önemlisi alışverişçi alışkanlığı değişecek.
Z kuşağı yaşam tarzı ve hayatı ele alış biçimi ile belirgin farklılıklarla geliyor. Tüketimde, iletişimde, yaşamsal beklentilerde daha sade, daha sakin, daha net bir kuşak iş hayatına geliyor. Z kuşağının ergin bireyler haline geleceği yakın gelecekte, sadeleşme, sürdürebilirlik, girişimcilik ve sivil toplum insiyatiflerinin değer kazanacağını, doğa dostu ürünler, barışçıl bir dil ve yaratıcı zekanın her zamankinden daha kıymetli olacağını düşünüyorum.
Z Kuşağı, Y Kuşağı’nın araladığı kapılardan girecek olan şanslı bir kuşak. Bu iki kuşağı ortak özellikleri dev bir küresel köyün dijital vatandaşları olmalarıdır. Ancak ‘Z kuşağı’nın hayatı ele alış biçimi ve yaşam tarzıyla belirgin farklılıkları vardır. Z Jenerasyonu henüz yetişkin değil, ‘Kendi içeriklerini yaratma fırsatı isteyen ve bu sebeple artık sunduklarımızın tüketicisi değil, türeticisi olmayı olmayı talep eden yepyeni bir kuşak yetişiyor. Z Kuşağı eğlenceli bir ortam ve zorlayıcı olmayan çalışma sistemleri bekliyor. Yöneticilerinde olmasını istedikleri en önemli özellik ise kendi fikirlerini dinleyen ve değer veren insanlar olması. En çok çalışmak istedikleri sektör ise yüzde 45 ile teknoloji. Bunu yüzde 17 ile eğitim, yüzde 15 ile kültür, sanat ve medya sektörü takip ediyor.
Perakendeciler de Z kuşağının pazara girmesi ile birlikte alışverişçilerin yaşadığı evrime ayak uydurmak için pek çok yeniliğe gidiyor. Pek çok marka kendi e-ticaret sitelerini daha da geliştirerek Z kuşağının dikkatini çekecek atılımlar yapıyor. Kendi web siteleri üzerinden direkt satış yaptıkları gibi, çoklu kategori ticaret yapan sitelere de “avantajlı” ürün veriyor. Yeni nesil tüketicileri bu mecralarda “yakalamak” ve alışverişçi deneyimini “maksimize” etmek adına, kişiye özel tasarıma kadar götürüyor. Çünkü yeni nesil tüketi ciler kendilerine özel olsun, talep üzerine üretilsin, hızlıca tedarik edilsin ve biran evvel elinde olsun istiyorlar. Z kuşağına ayak uydurmak için öncü adımları atan firmalar, sadece pazardan pay kapmakla kalmayacak, ayrıca pazarın büyümesinde de etkin rol oynayacak.
Ödemeler sistemine her kuşak kendi damgasını vuruyor. Kontrollü bütçe prensibiyle yaşayan ‘’Y kuşağı’’ banka kartlarını büyütürken, 2000 ve sonrası yıllarda dijitalle doğan Z kuşağının mobile ve temassız ödemeyi hızlandırması bekleniyor. Gitgide gençleşen nüfusun da etkisiyle, ekolojik anlamda daha verimli bir dünya hayal eder hale geliyoruz. Özellikle Y ve Z kuşakları, daha doğal olanı, daha iyi şartlarda üreten markaları tercih ediyor.
Z kuşağı, satın aldıkları fiziksel üründen çok o ürünü alırken yaşadıkları deneyimin önemli olduğunu düşünüyor. Geleceğin hedef kitlesi olarak adlandırılan Z kuşağı, alışverişte yaşadığı deneyimi ailelerine anlatıp, instagramdan post olarak paylaşmak istiyor, bu nedenle perakende sektörünün değişmesi kaçınılmaz.
2025 yılında mağazalar klasik normların dışına çıkacak ve müşteri ile duygusal bağ kuracak. Bu nedenle de markaların hikayelerinin olması önem kazanacak ve markalar o hikayeleri müşteri çekmek için anlatacak. Artık hedef kitle markayı arkadaş değil de müttefik olarak görmek isteyecek. Daha yakın geleceğe bakacak olursak, Showroom’da markanın her ürünü olmayacak. Satış danışmanları istenilen ürünü ve renk seçeneklerini müşteriye ekrandan gösterecek. Bu şekilde müşterinin ekrandan seçtiği ürün kasada satış anında teslim edilecek.
Markalar kişiselleşecek, sadakat kartı sayesinde müşteri mağazaya girdiğinde kendisine adıyla hitap edilecek ve bu kartlar sayesinde daha önce neler aldığını görerek yeni alışverişinde hangi ürünleri tercih edebileceği anlaşılacak. Yeni nesil AVM’lerde yer alacak markalar, dijital ayna teknolojisi sayesinde müşterilerini deneme kabinlerinde sıra beklemekten kurtaracak. Kurulacak dijital ekranlarda müşterinin elini kaldırmasıyla vücut şekline renk, beden ve model olarak vücuda en uygun ürün hareket edecek. Böylece müşteri ürünü denemek zorunda kalmadan ekran üzerinden seçimini yapabilecek.
Yüz tanıma yazılımlarının olduğu kameralar, insanın yüz hareketlerinden ruh halini tespit edebilecek. Böylece mağazadan içeriye girdiğinde tüketicinin ihtiyacı olan ürün satış danışmanı tarafından anlaşılarak müşteri ile doğru iletişim kurulması sağlanacak. Tabi burada teknolojinin neyin önüne geçeceği değil neye ne kadar artı değer katacağı önemli. Örneğin yüz tanıma yazılımlarıdan biri de gözlük markalarının işine yarayacak. Satış danışmanı yüz şekline uygun olan 5 tane model varsa müşteriye sadece onları göstererek zamandan da tasarruf sağlayacak.
X kuşağının deneyimli yöneticileri ve Y kuşağının genç profesyonellerinden sonra “Z kuşağı” da iş hayatına atılıyor. Diğer kuşaklardan farklı beklentilere ve öğrenme biçimlerine sahip olan bu yeni kuşak, dijital süreçlere de son derece hakim olmalarıyla şirketleri dönüştürmeye hazırlanıyor. Z Kuşağının yüzde 37’si kendi kurdukları bir şirkette yönetici olmayı arzu ediyor. Yüzde 19’u bir iş yerinde en çok bekledikleri faydanın esneklik olduğunu belirtiyor. Yüzde 37’si farklı bakış açılarına çok önem veriyor.
Son Söz: “Tecrübe, yaşanılarak elde edilir, kişiye özel yönleri de vardır ve çok yönlü bir kazanımdır. Z kuşağı internetsiz bir hayatı bilmiyor, akıllı telefonlarla büyüdüler, tabletle uyuyorlar. Ama bunların hiçbiri tecrübenin yerine geçemiyor.”
Bir ekipte tecrübeli yöneticinin liderliğinde her kuşaktan insana ihtiyaç var!