GEÇEN yıl İstanbul Silivri açıklarında meydana gelen 5.8’lik depremden birkaç gün sonra, Marmara Belediyeler Birliği’nin düzenlediği deprem panelinde Japon bilim insanlarıyla buluşmuştum. Moderatörlüğünü yaptığım ‘afet bilinci’ oturumuna, Japonya Ulaştırma Bakanlığı’nda afet riskinin azaltılması konusunda uzun süre çalışan Dr. Hitoshi Baba da katılmıştı.
Hatırlarsanız o depremde İstanbul ciddi bir hasar almamıştı ama deprem sonrasında telefonlar çalışmamış, iletişim kesilmişti. Biz de günlerce bunu konuşmuştuk. Ben de Japon bilim adamları Dr. Hitoshi Baba ve Prof. Dr. Yoshiyuki Kaneda’ya GSM şirketleri ne yapmalı? Olası İstanbul depremiyle ilgili beklentiniz ne? gibi sorular sormuştum. İki deprem uzmanı da yapılması gerekenleri uzun uzun anlatmıştı.
Şimdi, Ege Denizi’nde meydana gelen ve İzmir’i vuran depremin ardından yine Japon bilim adamlarına ulaştım. Kagawa Üniversitesi Sismoloji ve Afet Azaltma Bilimi Anabilimdalı’ndan Profesör Yoshiyuki Kaneda ve Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı Kıdemli Danışmanı Dr. Hitoshi Baba’ya İzmir’i vuran, onlarca binanın yıkıldığı ve ağır hasar aldığı, 114 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığı depremi sordum.
• Ege Denizi açıklarında, İzmir’e yaklaşık 80 km uzaklıkta meydana gelen, AFAD’a göre 6.6, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’ne göre 6.9, ABD’ye göre ise 7 büyüklüğündeki deprem, İzmir’de büyük hasara neden oldu. Çok sayıda İzmirli yaşamını kaybetti. Tarihi boyunca depremle defalarca yüzleşmiş olan Japonya’dan İzmir depremini nasıl gördünüz?
Dr. Hitoshi Baba: Benzer depremleri çokça yaşayan ülkeler gibi Japonya da İzmir’den gelen trajik bilgi ardından hızlıca Türkiye’yle iletişime geçti. Başbakan Yoşihide Suga, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek mesajı iletti. Bütün Japon halkına da İzmir’den gelen haberler iletildi. Ben de haberlere çok üzüldüm. Ben de en içten dileklerimle başsağlığı diliyorum. Ve en hızlı şekilde yaraların sarılmasını umuyorum. Türkiye gibi Japonya da birçok büyük deprem yaşadı. Türkiye ve Japonya her zaman birbirini destekledi. Türkiye’nin yaşadığı zorlukta Japonya her zaman Türk halkıyla.
Prof. Kaneda: Bu deprem hasarlara sebep oldu. Ve benim kalbim depremden etkilenenlerle. Japonya’da 7 sınıfı depremler meydana gelmektedir. 2016’daki Kumamoto depremi gibi. Depreme dayanıklı yapı, deprem ve tsunami erken uyarısı çok önemli ve vazgeçilmez.
• Depremin büyüklüğü farklı birimler tarafından neden farklı olarak hesaplanır? İzmir depremine dair Japonya’da herhangi bir ölçüm, değerlendirme yapıldı mı?
Hitoshi Baba: Değişiklikler, farklı büyüklük tanımlarından dolayı gerçekleşmiş. Farklı sismograf ağ sistemleri kendi büyüklük tahminlerini uyguluyor. Japon Meteoroloji Ajansı’nın kendi sismograf sistemi sadece Japonya ve çevresini kapsayan bir sismograf ağ sistemine sahip olduğundan İzmir depremi direkt olarak ölçülemedi.
Prof. Kaneda: Deprem büyüklük ölçümü sismometre sayısına ve türüne bağlıdır. USGS (Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi) genellikle deprem büyüklük tahmin birimi olarak Mw kullanır. Japonya’da 2 birim kullanırız. Bunlar Mj ve Mw’dir. Mj, hız/yer değiştirme kullanılarak ölçülür. Yani Mj ve Mw’nin arasında değişiklikler vardır. Farklı büyüklük hesabı da bu farklı ölçümden kaynaklanır.
• İzmir’de depremden en çok etkilenen bölge olan Bayraklı’da zeminin delta olduğu biliniyor. Böyle bir zeminde inşaat yapılmamalı mı? Japonya’da benzer zemin özelliklerinde yerleşim bölgeleri var mı? Bu tip zeminlerde hangi inşaat teknikleri kullanılmalı?
Dr. Hitoshi Baba: Sismik yoğunluk, yumuşak zemin ve tortul topraklarda yüksektir. Japonya’da çok fazla yumuşak zemin ve tortul vardır ve üstüne bina inşa edilir ama binalar sismik standartlara göre maksimum sismik yoğunluk varsayılarak sismik standartlara göre inşa edilir.
Prof. Kaneda: Japonya’da da birçok yumuşak zemin var. Dolayısıyla depremlerde bazı sıvılaşma hasarları meydana geldi. Bu tür gevşek zeminlerdeki inşaatlar yeterli güç ve uzunluğu sahip kazık temel kullanılarak dikkatle yapılmalıdır.
• İzmir’deki arama-kurtarma çalışmalarını izlediniz mi? Nasıl buldunuz? Yeterli miydi sizce çalışmalar?
Hitoshi Baba: İyi iş yaptıklarını düşünüyorum çünkü yıkılmış binalardan birçok insan kurtardılar.
Prof. Kaneda: Evet, yeterli buldum. Bununla birlikte Kovid-19 enfeksiyon önlemleri de çok önemli.
• Ege Denizi’nde meydana gelen ve İzmir’i etkileyen bu büyüklükteki depremleri Japonya hemen her gün yaşıyor ve insanlar deprem anında hiçbir şey olmayacağından o kadar eminler ki yerlerinden bile kalkmıyorlar. Peki Japonya’yı etkilemeyen bu büyüklükteki deprem, Türkiye’de neden büyük yıkımlara neden oluyor? Japonya neyi doğru yapıyor, Türkiye neyi yanlış yapıyor?
Dr. Hitoshi Baba: Fark yaratan faktörlerden biri, deprem dayanıklılık standartının doğru uygulanmasıdır. Bu, sadece Japon halkının ciddiyetiyle başarılmış bir şey değil. Mimarlar gibi uzmanlar tarafından yapılan bina teftiş ve onay sistemi ve her büyük deprem meydana geldiğinde depreme dayanıklılık standartlarına yeni bilgiler getiren yönetişimin sonucudur.
Prof. Kaneda: EEW sistemi (deprem erken uyarı) ve deprem dayanıklılık teknolojisi Japonya’da bilinir. Japonya’da sık sık tahliye tatbikatları gerçekleştiriliyor. Bu yüzden birçok Japon deprem anında sakin kalıyor. Ayrıca sismik alanlarda yapılan binaların deprem şartnameleri yakından takip ediliyor. Yapı denetimiyle zayıf binalar belirleniyor, depreme dayanıklı hale getiriliyor.
• Doğal afetlerde nasıl hızla organize olup kurtarma çalışmaları yapıyorsunuz? Okullarda ders olarak okutup, sürekli uygulama mı yaptırıyorsunuz mesela?
Dr. Hitoshi Baba: Hem Yangın ve Afet Yönetim Ajansı’nın hem de polisin SAR (arama-kurtarma) çalıştığı ve öğrendiği tesisleri var. Öz Savunma Kuvvetleri de afet yardımı konusunda eğitim alıyor.
Prof. Kaneda: Japon okullarında öğrenciler, depremlerdeki sarsıntıyı öğreniyor. Deprem durumunda hem kendilerini hem de birbirlerini korumayı biliyorlar. Japonya, deprem, tsunami, tayfun gibi birçok doğal afeti sık sık yaşadı. Doğal afet farkındalığının, özellikle de deprem farkındalığının Japonya’da çocukluktan beri oldukça yüksek olduğunu söyleyebilirim. Deprem bizim bir gerçeğimiz ve bununla yaşamayı öğrendik. Anaokulundan başlayarak öğrencileri bir doğal afette nasıl davranmaları gerektiği konusunda düzenli tatbikatlar yaparak eğitiyoruz.
• Tecrübelerinize dayanarak iyi yapıldıkları takdirde binaların hangi büyüklükte depreme dayanıklı olduğunu söylersiniz?
Dr. Hitoshi Baba: Büyük Doğu Japonya Depremi 9 büyüklüğündeydi ve Japonya tarihindeki en büyük depremdi. Ek olarak, Miyagi kentindeki maksimum sismik yoğunluk 7 olarak gözlendi. Ve yeni sismik standartlara göre yapılmış binaların çoğu zarar görmedi.
Prof. Kaneda: Hasar, sadece büyüklüğe bağlı değildir. Odak derinliği, yönelme, toprak durumu, bina yapısı ve zemin de önemlidir. Şartnamelere, deprem kodlarına uyulduğu takdirde depreme dayanıklı binalar yapmak mümkündür. Örnek olarak 2011 Tohoku depreminde (9 büyüklüğünde) Tokyo ve Sendai kentindeki yapıların sismik dirençleri verilebilir.
• İzmir depreminde gördük ki yana duran iki binadan biri yerle bir olmuşken, diğeri ayakta dimdik durdu… Zemin yapısı aynı, kullanılan malzeme aynı, peki bir bina sağlam, diğeri neden yıkıldı?
Prof. Kaneda: Bina yapısına bağlıdır. (Depreme dayanıklı bina olup olmadığı ve bina yaşı) Sığ zemin koşulları homojen değil. Bir yapının yıkıldığını diğerinin zarar görmediğini ayakta kaldığını görmek çok talihsiz bir durum. Yapının depreme dayanıklılığına, yapım şartlarına, donatı miktarına, yapılışındaki dikkate, deprem şartnamesine uygun olup olmadığına, önceki depremlerde hasar almış olup olmadığına bağlıdır. Başka bir kritik nokta ise yük taşıyıcı beton duvarlara ve sütunlara uygunsuz bir şekilde müdahale, kolonların kaldırılması da neden olabilir. Yapı denetimi bu anlamda vazgeçilmezdir.
• Depremleri en az can kaybıyla atlatan ülkelerin başında geliyorsunuz. Yapıların denetimi konusunda kurduğunuz sistem hakkında bilgi verir misiniz? Bu bağlamda; 9 büyüklüğünde depremlere karşı dahi dayanıklı binalarınızın tasarımı, kullanılan malzeme, sözleşmeler ve özellikle yapı denetimleri konusunda kurduğunuz sistemi anlatır mısınız?
Prof. Kaneda: Muhtemelen bina yapısının düzenlemeleri farklı. Ben Türkiye’de birçok uygunsuz yapı olduğunu anladım. Türkiye’de 1999 İzmit depreminden sonra hazırlanmış olan ve birkaç kez güncellenmiş kapsamlı deprem yasaları ve şartnamaleri var. Ancak en önemli şey bu yasaların ve şartnamelerin şantiyede doğru şekilde uygulanmasıdır. Japonya’da şantiye teftişleri ve yapı denetimleri yasalara uygun olarak titizlikle yürütüldü. Bu nedenle afet dayanıklılığı yüksek ve güçlüdür.
HT