DAP Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz, son 4 yılda konut üretim maliyetlerinin yüzde 100’e yakın arttığını ama bunun tüketici fiyatlarına neredeyse hiç yansıtılmadığını belirterek, “Önümüzdeki dönemde bu maliyetlerin fiyata yansıtılması kaçınılmaz. Bundan sonra üretilen projelerde ve stoklarda bu rakamları göremeyeceğiz. Faizler bu kadar düşmüşken, vadeler uzamışken tüketicilerin kendi bütçelerine göre konut almalarının tam zamanı.” dedi.
Ziya Yılmaz, AA muhabirine Türkiye ekonomisi ve holding açısından 2019’da yaşanan gelişmeleri değerlendirdi, 2020’den beklentilerini paylaştı.
Türkiye’nin son 4-5 yıllık süreçte çok büyük badireler atlattığını, çoğu ülkenin 50 yılda yaşayacağı olaylarla karşı karşıya kaldığını anlatan Yılmaz, gelinen noktada bunların hepsinden alnı ak bir şekilde çıkıldığını söyledi.
Yılmaz, 2019’un ilk yarısında gayrimenkul başta olmak üzere çok sayıda iş alanında zorlukların deneyimlendiğini dile getirerek, “İkinci yarıdan itibaren Türkiye ekonomisi ciddi bir toparlanma sürecine girdi. Sadece gayrimenkul için değil tüm sektörler için ciddi bir kıpırdanma söz konusu oldu.” diye konuştu.
Faaliyet ortamında özellikle son birkaç aydır ciddi bir iyileşme gözlemlediklerini, tüketici güveninin arttığını vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
“Aslında son birkaç yılda yaşanan bütün gelişmeler biraz da psikolojik kaynaklıydı. Şimdi bu döngünün kırıldığını, ekonomideki hareketliliğin hızla yükseldiğini görüyoruz. Tüm bunlar ekonomide en kötünün geride kaldığını, son birkaç yılı birlikte değerlendirdiğimizde ekonomi yönetiminin aldığı kararların ne kadar doğru ve yerinde olduğunu kanıtlar nitelikte. Türkiye ekonomisi, 2000’li yıllarla birlikte adeta kabuk değiştirdi. 20-25 yıl öncesiyle karşılaştırdığımızda, hane halkının geliri, harcama alışkanlıkları baştan aşağı değişti. Türkiye adeta, 2000’li yıllarında başından itibaren duraklama döneminden yükseliş dönemine geçti. Şimdi önümüzde çok kritik bir eşik var. Eğer burada ülke olarak istediğimiz sıçramayı gerçekleştirebilirsek bence yükseliş döneminden şahlanma dönemine geçişi sağlayabiliriz.”
“Büyümek, üretmek, istihdam yaratmak hayati öneme sahip”
Ziya Yılmaz, Türkiye’nin kendi sorunlarını gerçekten iyi bildiğini, bunun büyük bir avantaj olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin çok genç ve dinamik bir ülke olduğunu belirten Yılmaz, “Bizim için hayati öneme sahip konulardan biri büyümek, üretmek, istihdam yaratmak. Bugün dünyada çok sayıda ülke yüzde 1-2’lik büyümeyi başarı olarak görse de bizim yapmamız gereken bu oranları yüzde 5-6 seviyesine çıkarmak ve bunu sürdürülebilir kılmak. Bunun için de özellikle yüksek faizle etkin mücadelenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Son 20 yıldır, ülkesine yatırımdan asla geri durmayan bir iş insanı olarak, son aylarda ekonomi yönetimimiz tarafından bu noktada gösterilen kararlı tutumu da alkışlıyorum.” değerlendirmelerini yaptı.
Yılmaz, enflasyonla etkin mücadelenin önemine de işaret ederek, burada bazı yapısal reformların ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğini, yakın geçmişte alınan önlemlerin sorunun çözümüne orta vadede ciddi katkı sağlayacağını söyledi.
Cari açığın ise Türkiye’nin kronikleşen sorunlarından olduğunu anlatan Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Son yıllarda DAP Yapı olarak, özellikle gayrimenkul sektöründe yabancıya satış üzerinde bu kadar ısrarla durmamızın sebebi, aslında bu cari açığı kapatabilecek gücümüz olduğunu göstermek, burada bir farkındalık yaratmak. Ne mutlu ki son yıllarda bu konuda ciddi bir başarı hikayesi yazıyoruz. Buna devam etmeliyiz. Yürekten inanıyorum ki, yabancıya konut satışı Türkiye’nin cari açıktan cari fazlaya geçişinde en önemli unsur olabilir. Yeter ki bunu üzerine gidelim, hep birlikte bu konunun takipçisi olalım. Ekonomi yönetimimizin bu alandaki müthiş çabası da bizim en büyük cesaret kaynaklarımızdan birisi.”
“Türkiye, teşvik konusunda dünyanın en önde gelen ekonomilerinden”
Ziya Yılmaz, sadece gayrimenkul sektöründe değil, ekonominin bütün alanlarında teşvik mekanizmalarının önemli olduğunu vurgulayarak, “Bence Türkiye, teşvik çeşitliliği ve kapsamı konusunda dünyanın en önde gelen ekonomilerinden biri.” dedi.
Gayrimenkul sektöründe teşviklerin kapsamının çok daha geniş olabildiğinden bahseden Yılmaz, “İşin üretim boyutunun yanı sıra satışı artıracak, tüketici güvenini olumlu anlamda etkileyecek çok farklı yöntemler gündeme gelebiliyor. Bunu da 2019’un özellikle ikinci yarısında oldukça yakından hissettik ve bundan dolayı çok memnunuz. Ben bu teşviklerin bir süre daha devam etmesinin oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Yılmaz, Türkiye’de yatırım ortamının zorluğundan bahsedildiğini, ancak yurt dışı piyasalardaki havanın kimi yerlerde çok daha olumsuz olduğunu dile getirdi.
Özellikle gelişmiş ülkelerde bir türlü istenilen rakamlara ulaşılamadığına dikkati çeken Yılmaz, buna son yıllarda siyasi istikrarsızlığın da eklendiğini, çok sayıda ülkenin ciddi politika değişiklikleri yaşadığını söyledi.
Yılmaz, ABD ve Çin’in ön ayak olduğu ticaret savaşlarının da dünya piyasalarında bir belirsizliği beraberinde getirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Tüm bu gelişmeler aslında bize gösteriyor ki; dünyada artık ekonomik düzen tamamen değişti. Bu özellikle gelişen ekonomiler için hem büyük bir tehdit hem de büyük bir fırsat. Ben burada Türkiye’nin büyük bir avantajı olduğunu düşünüyorum. Kendi ekonomik büyüklüğümüzdeki ülkeler içinde belki de değişen şartlara en kolay adapte olabilen ülke biziz. Bunu geçmiş yıllarda sayısız defa gösterdik. Yine göstereceğimizi düşünüyorum. Kısacası, bu yeni düzende göbek bağımızı yine kendimiz keseceğiz. Önümüzde siyasi istikrarı işaret eden uzun bir dönem var. Burada gerekli hazırlıklarımızı yapar, yerinde adımlarla ekonomimizi güçlendirirsek bence yeni düzende oyun kurucu ülkelerden biri olabiliriz.”
“2020 psikolojilerin rahatladığı bir geçiş yılı olacak”
Ziya Yılmaz, 2019’un başlarının gayrimenkul sektörü açısından çok olumsuz geçtiğini, ancak faaliyet ortamının Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) stratejik hamleleriyle rahatladığını söyledi.
TCMB’nin hamleleriyle 2014 faiz oranlarının altına inildiğine işaret eden Yılmaz, şu anda tüketicinin bankaya gittiği zaman rahatlıkla 180 ay vade kullanabildiğini, bunun Cumhuriyet tarihine bir ilk olduğunu anlattı.
Yılmaz, Avrupa’da konut satışlarının 30-35 yıl vadelerle, yüzde 0,75 ve yüzde 0,60 gibi faiz oranlarıyla yapılabildiği bilgisini vererek, “Biz de bunları görürüz umarım. Bu adım sektörümüzü farklı bir yere taşır. Tüm bu gelişmelerin ışığında, gayrimenkul sektöründe son birkaç aydır müthiş bir toparlanma görüyoruz. Alınan yerinde önlemlerin etkisiyle konut satışları hızla artarken, faizlerdeki düşüşle ipotekli satışlarda da ciddi bir iyileşme yaşanıyor.” ifadelerini kullandı.
Tüm bu gelişmelerin kendilerini umutlandırdığını anlatan Yılmaz, şu görüşleri paylaştı:
“Bu umutla beraber 2020’ye çok pozitif bakıyoruz. Sektör olarak baktığımızda şunu net olarak görüyoruz ki; 2020 psikolojilerin rahatladığı bir geçiş yılı olacak. Ekonomik aktivitedeki göreceli hızlanma, enflasyondaki gerileme ve faizdeki yeni indirim süreçleri, 2020’de gayrimenkul sektöründe ciddi bir hareketliliğin olacağını gösteriyor. Ben 2021’in ise çok daha verimli olacağını düşünüyorum. DAP olarak 2019, 2020 ve 2021’i yatırımlar yılı ilan etmiştik. Bu yatırım hamlesinin tam da ortasındayız. Önümüzdeki aylarda İstanbul’daki Validebağ ve Teras Kule projelerimizin teslimlerini gerçekleştiriyoruz. Bunun yanında rafta olan projelerimizi raftan indirdik ve üretime koyma planlarına başladık. İstanbul’a dünya çapında iki yeni eser kazandırmak için da hazırlıklarımızı tamamlamak üzereyiz. Bu kapsamda Nişantaşı ve Çekmeköy projelerimize başlamak için gün sayıyoruz. DAP Yapı olarak önümüzdeki yıllarda devreye alacağımız şantiyelerde 10 bine yakın insanımız çalışacak. En az 40-50 bin insana dolaylı ve direkt yoldan şantiyelerde aş ve ekmek sağlayacağız. Beş yıl içinde 13 milyar liralık yeni yatırım hedefimiz için de var gücümüzle çalışıyoruz.”
Yılmaz, gelecek dönemde başlıca hedeflerinin DAP Yapı’yı küresel bir marka haline getirmek olduğunu vurgulayarak, “Bunu yaparken de Londra’da yaşayan bir İngiliz’in de Berlin’de yaşayan bir Alman’ın da İstanbul’un eşsiz atmosferini yaşamasını, dünyaya Türk konut geliştiricilerinin dünyaya örnek projelerini görmesini sağlamak en büyük hedefimiz.” dedi.
“Önümüzdeki dönemde maliyetlerin fiyata yansıtılması kaçınılmaz”
Ziya Yılmaz, kurun seviyesinin gayrimenkul sektörü açısından oldukça kritik olduğunu, maliyetlerin birebir etkilendiğini ifade etti.
Son 4 yılda konut üretim maliyetlerinin yüzde 100’e yakın arttığını, bunda kurun da etkisinin olduğunu aktaran Yılmaz, bunu tüketici fiyatlarına neredeyse hiç yansıtmadıklarını dile getirdi.
Yılmaz, bu açıdan bakıldığında söz konusu sürecin tüketicileri bir fırsat noktasına getirdiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önümüzdeki dönemde bu maliyetlerin fiyata yansıtılması kaçınılmaz. Bunun için tüketiciler bu dönemi çok iyi değerlendirmeli. Cumhuriyet tarihine baktığımız zaman hiçbir dönemde konut fiyatları bu kadar baskılanmamıştı. Bu baskılanan bir dönem. Bundan sonra üretilen projelerde ve stoklarda bu rakamları göremeyeceğiz. Faizler bu kadar düşmüşken, vadeler uzamışken tüketicilerin kendi bütçelerine göre konut almalarının tam zamanı. Türkiye’deki gayrimenkul sektöründe hiçbir zaman bir talep sorunu olmadı. Bizim sektörde satın alma kararını belirleyen en önemli unsur güven. Tüketici güveni arttıkça bunun çok hızlı biçimde satışlara yansıdığını görüyoruz. Son 1-1,5 yıldır talep tarafında ciddi bir erteleme vardı. Bu da sektörde bir düzeltmeyi beraberinde getirdi. Şimdi bu ertelenmiş talebin satışa dönüştüğünüz görüyoruz. Satışlarda diğer belirleyici unsur da faizler. Faizlerin daha da düşmesi ve vadelerin uzamasıyla birlikte gayrimenkulde yeni rekorların kırılması; mevcut seviyelerin katlanması mümkün.”
DAP’ın en büyük güçlerinden birisinin de farklı sektörlerde yer alması olduğunu belirten Yılmaz, bu kapsamda, gayrimenkul, turizm ve perakendeden oluşan üçlü bir yapı kurduklarını, bunun hem tüketiciye farklı alanlarda dokunmalarını sağladığını, hem de finansal güçlerini pekiştirebilecekleri bir sistem sunduğunu anlattı.
Yılmaz, DAP’ın gelecek hedeflerine ulaşmasında, kurdukları bu üçlü yapının büyük bir avantaj sağlayacağını aktararak, “DAP olarak, 2020 ve 2021 yılları bizim için en önemli yatırım yılları. 2020 ve ötesinde çok büyük yeniliklerimiz olacak. İstanbul ve İzmir’e kazandıracağımız özel yapılarla, şehirlerimizin dünyadaki rakipleriyle rekabetine de büyük katkı sunmayı hedefliyoruz.” şeklinde konuşmasını tamamladı.