Salgında sosyal hayatı kısıtlamaya yönelik önlemler sırasında sismik gürültü küresel çapta yarı yarıya azaldı. Bu da şüphesiz bilime yaradı. Bilim insanları, genellikle insan faaliyetleri yüzünden “boğulan” gizli doğal sinyalleri tespit etmek için nadir bir sessizliğe sahip oldu.
Araştırmacılar, imkânları el verdikçe deprem ve volkan gibi doğal kaynaklardan gelen sismik dalgaları ölçmeye çalışıyor. Ancak insan faaliyetlerinin merkezinde yer alan kamyon, araba, fabrika ve hatta alışveriş merkezlerinden yayılan yüksek frekanslı sismik dalgalar, buna engel oluyor. Bu da çoğu bilim insanına, doğal sinyalleri tespit etmekte zorluk yaşatıyor. İnsan kaynaklı gürültüyü, teknoloji aracılığıyla yapay olarak silmeye çalışıyordu.
DERS KİTAPLARINA GİRECEK
Ancak son zamanlarda, şüphesiz ki korona kaynaklı kısıtlamalar sebebiyle sismik gürültü alışılmadık derecede azalıyor. Bilim insanları, buna “antropause” diyor. Science dergisinde yayımlanan çalışmanın başyazarı Paula Koelemeijer, “Şimdi daha sessizse, sismik risk analizlerimizi geliştirecek daha küçük sinyallerden bazılarını alabiliriz” ifadelerini kullanıyor.
Bu önemli. Çünkü daha küçük depremleri izleyebilmek, bilim insanlarının daha büyük, daha tehlikeli depremleri anlamalarına ve fayların nasıl hareket ettiğini izlemelerine yardımcı olabiliyor. Örneğin, 4 Temmuz’da Meksika’nın Petatlan kentinde 5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğinde 380 kilometre uzaklıktaki bir istasyon, depremi ham verilerden tespit edebildi. Normalde, bu istasyon gürültüyü filtrelemeden bu küçük depremi kaçırırdı.
Çalışmaya katılmayan bir volkanolog olan Auckland Üniversitesi’nden Jan Lindsay, “Bu, sismik izleme ve ortam gürültüsü tespiti alanlarında önemli bir makale olacak” diyor. 2020 için “sismik gürültünün sessiz dönemi” tanımlaması yapan Lindsay, bunun muhtemelen gelecekteki yerbilimi öğrencilerinin ders kitaplarında yer alacak bir dönem olacağını belirtiyor.
VOLKANİK DEPREMLERİ ORTAYA ÇIKARABİLİR
Sismik gürültü, küresel düzeyde mart ayından mayıs ayına kadar olan koronavirüs kısıtlamaları sırasında ortalama yüzde 50 oranında düştü. Ölçüm, tüm sismik sinyalleri içermenin yanında, bilim insanları, sismik gürültüdeki değişiklikleri, Google ve Apple’ın hareketlilik verileriyle karşılaştırarak düşüşü insan etkinliği azalışına bağlıyor.
Gürültüdeki düşüş, yere göre değişiklik gösteriyordu: Belçika’nın Brüksel kentinde yüzde 33; Sri Lanka’da yüzde 50; New York’taki Central Park’ta yüzde10 azaldı. Kırsal bölgeler de daha sessizleşti; Namibya, Rundu’daki bir istasyondaki gürültü seviyesi yüzde 25 civarında düştü.
Söz konusu çalışma için 185 sismik istasyondan veri toplandı.
GFZ Alman Yerbilimleri Araştırma Merkezi’nden Carolin Böse, “Dünyanın dört bir yanındaki sismologlar, artık bu çalışmada sunulan verileri iyi kullanma ve sismik kayıtlarda gizli sinyaller arama şansına sahipler” diyor.
Bu gizli sinyallerden biri de Auckland, Yeni Zelanda’daki volkanik titreme olabilir. Buradaki volkanik alandan etkilenen bölgede 1.5 milyon insan yaşıyor. Lindsay’e göre, sokağa çıkma kısıtlamalarından önce ve sonrasındaki sismik gürültüyü karşılaştırmak, bilim insanlarının volkanik depremleri ortaya çıkarmasına yardımcı olabilmesi açısından önem taşıyor. “Bu, teorik olarak, gelecekteki bir patlamaya kadar kritik olacak bir ekstra uyarı süresi sağlayabilir” diyor Lindsay.
https://eos.org/articles/the-seismic-hush-of-the-coronavirus