Avrupa’nın en güzel kasabaları arasında gösterilen ve “Küçük Venedik” olarak nitelendirilen Bursa’nın Nilüfer ilçesindeki turistik Gölyazı Mahallesi’nde, bölgenin Helenistik dönem yerleşmesine ışık tutması beklenen Apollonia ad Rhyndacum Antik Kenti kazıları devam ediyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Bursa Müze Müdürlüğünün başkanlığında ve Nilüfer Belediyesinin sponsorluğunda nekropol ve kutsal alanın ardından 16 Ağustos’ta başlayan tiyatro alanındaki kazılar, Bursa Uludağ Üniversitesinin (BUÜ) bilimsel danışmanlığında yürütülüyor. Milattan önce 3. yüzyılın sonları, 2. yüzyılın başlarında Zambaktepe’nin yamacına inşa edilen tiyatronun 10 bine yakın kişiyi ağırlayacak büyüklükte olduğu sanılıyor. BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve kazının bilimsel danışmanı Prof. Dr. Derya Şahin, Apollonia ad Rhyndacum’un önemli bir kent olduğunu söyledi.Kentin kuruluş tarihi hakkında çok farklı bilgiler olduğunu belirten Şahin, şunları kaydetti “Milattan önce 5. yüzyıldan 3. yüzyıla kadar kurulduğu konusunda bilgiler var. Kentin kurucuları konusunda da farklı fikirler var. Kyzikos yani Erdekliler ya da Pergamonlular yani Bergamalılar tarafından ve bir ihtimal Milet kolonisi olarak kurulduğu belirtiliyor. Biz kentte özellikle Helenistik dönemde önemli bayındırlık işlerinin olduğunu öngörüyoruz. Kentin etrafı sur duvarlarıyla çevriliyor ve kentler için önemli olan tiyatrolar, stadyumlar, tapınaklar, kamu yapıları ve özel yapılar inşa edilmeye başlanıyor.“
Şahin, “Taş Kapı” adı verilen dar bir girişe sahip, solda stadyum, biraz yukarı çıkıldığında tiyatronun yer aldığı kentin birbirine yakın iki adadan oluştuğunu anlattı. Nekropol alanında ve Kybele ya da Demeter’e adanmış olduğu düşünülen “kutsal alan”da 2016’da BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Şahin’in bilimsel danışmanlığında kazı yapıldığını dile getiren Şahin, “Kız Adası’nda büyük bir Apollon tapınağı bulunuyor. Bu nedenle kentin adının, kent için önemli olan tanrı Apollon’dan gelmiş olacağı konusunda birtakım öneriler var. Kentin antik sikkelerinde, iki sütunlu bir tapınak arasında, hemen ortasına yerleştirilmiş bir mitolojik tanrı Apollon figürü karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla kentin Apollon için kurulmuş önemli bir kent olması, fikirlerimizi netleştiriyor.” diye konuştu.
TİYATRONUN OTURMA SIRALARINDA ORTA ÇAĞ’DAN KALMA TAHRİBAT MEVCUT
Orta Çağ’da tiyatronun oturma sıralarının üst tarafında büyük bir kısmın tahribata uğradığını kaydeden Şahin, yapının bir bölümünün de kentin sur duvarlarının inşası için sonradan kullanıldığını bildirdi. Prof. Dr. Şahin, şöyle devam etti “Tiyatronun özellikle giriş kısmının, sahne kısmının sağlam olabileceği konusunda öngörülerimiz var. Bu konuda çalışmalara hızlı bir şekilde başladık ve tiyatronun sağlam kalan kısımlarını bir an önce açığa çıkarmak ve hizmete sunmak istiyoruz. Bugüne kadar tiyatronun ‘parados’ adı verilen kuzey giriş kısmını, bu kısmın duvarlarını ve tiyatroyu dışarıdan çeviren duvarların büyük bölümünü bulduk, payandalarını açığa çıkardık. Tiyatronun aşağı yukarı çapının ne olabileceği konusunda birtakım öngörülere sahip olabildik. Tiyatronun ana oturma sıralarının olduğu yerde iki küçük sondaj açtık ancak burada tahribatın yoğun olduğunu gözlemledik. Burası, süreç içinde farklı şekillerde, amaçlarda kullanılmış. Etrafa yayılmış tiyatronun oturma basamaklarını ve tiyatro mimarisini oluşturan blokları görmek mümkün. Tiyatroyla çağdaş, Helenistik döneme tarihlenen ‘megara kaseleri’ adını verdiğimiz kabartmalı kase parçaları tespit ettik.“
Şahin, tiyatronun önce Apollon’a övgü niteliğinde şarkıların söylendiği bir yer olduğu, daha sonra ise bir gösteri merkezi haline geldiği bilgisini verdi. “Tiyatronun Zambaktepe yamacına yaslanır şekilde planlanmış olması hem görsel olarak çok güzel bir panoramik manzara sunuyor hem de akustik açıdan çok önemli, sahnede konuşan kişilerin seslerinin yukarı duyulmasını sağlıyor.” diyen Şahin, iki gezi alanı bulunan tiyatronun 10 bine yakın kişiyi ağırlayacak büyüklükte olduğunu tahmin ettiklerini belirtti.
Kazıda birer yüksek lisans öğrencisi, doktora öğrencisi, araştırma görevlisi ve müze uzmanı ile 6 işçinin görev aldığını ifade eden Şahin, lisans öğrencilerinin de alanda staj yaptığını dile getirdi. Şahin, 2022’den itibaren daha büyük bir ekiple kazılara devam etmeyi planladıklarını, 50-60 işçiyle çalışılması durumunda 3-5 yıl içinde tiyatronun tamamının açığa çıkartılabileceğini sözlerine ekledi.