GSYİH’nin iki veya daha fazla çeyrek yıllık periyotta arka arkaya negatif büyüme göstermesiyle gerçekleşen resesyon, dünya ekonomisini şu sıralar etkilemeye başladı; görünen o ki biz de bu durumdan etkileneceğiz.
Bu yeni tehlike nedeniyle “Dolar kuru artacak mı?”, “Küresel resesyon bize nasıl yansır?”, “Ne gibi önlem alabiliriz?” soruları merak konusu oldu. Ekonomist ve Daktilo1984 Genel Yayın Yönetmeni Enes Özkan, akıllarda beliren bu önemli soruları bizim için yanıtladı:
Dolar kuru nasıl etkilenecek?
Dolar kuru üzerindeki baskının artacağını düşünüyorum. Çünkü ABD Merkez Bankası; faizleri artırmaya devam ediyor ve artışın devam edeceğini de söylüyor. Oradaki enflasyonda da henüz bir iyileşme görmedik. Enflasyonda iyileşme görene kadar faiz artışına devam edecek.
Aynı zamanda Türkiye’nin rezervlerinin durumu ortada. Son zamanlarda Rusya kaynaklı para girişlerinin olduğu söylense de aylık neredeyse 10 milyar dolarlık dış ticaret açığı veren bir ülke için bu gelen paraların çok da bir önemi yok aslında. Bunu suni olarak dolardaki seviyeyi biraz tutmaya çalışabilirler ama her halükarda biraz daha artacağı endişesini ben de taşıyorum.
Peki küresel resesyon Türkiye’ye nasıl yansır?
Küresel resesyon da Türkiye’ye şöyle yansır; Türkiye, bildiğiniz gibi liralaşma stratejisi güdüyor. Liralaşmayı da nasıl sağlayacağını söylüyor? Türkiye, Türk Lirası’nı yeniden bir tasarruf aracı haline ve yeniden değer saklama aracı haline getireceğini söylüyor.
Bunu da nasıl sağlayacak? Diyor ki “Biz o kadar çok ihracat yapacağız ki, ülkemizde o kadar fazla dolar, euro vesaire olacak ki Türkiye içerisinde dolar, euro’nun değeri düşecek. Yani Türk Lirası’nın değeri artacak.” Fakat bunun biz böyle gelişmediğini gördük. İhracat artarken aynı zamanda ithalatta da artış çok fazla. Özellikle ithalat, ihracattan çok daha büyük hızlarla arttı ve dış ticaret açığımız çok yükseldi. Yani sattıklarımız aldıklarımızı karşılayamayacak noktada ve bu her gün gitgide daha da kötüleşiyor.
Üzerine bir de küresel resesyon şöyle etkiliyor: Türkiye’nin önemli pazarları gelişmekte olan ülkeler, özellikle de Avrupa. Avrupa’da yaşanacak, hatta başlayan neredeyse bir durgunluk süreci Türkiye’yi olumsuz etkiliyor. Çünkü orada eğer talep olmazsa, durgunluk yaşanırsa sizin yapacağınız ihracat daha da azalacak. İhracatın azalması nedeniyle dış ticaret açığımız daha da artacak ve hükûmetin bahsettiği o liralaşma stratejisi zaten akamete uğramıştı, daha da sorunlu bir hale gelecek.
İnsanlar buna ne gibi önlem alabilir?
Bu sorunun cevabı karmaşık. Küresel durgunluk biraz kaçınılmaz bir süreç gibi gözüküyor. Bu süreçte de küçük yatırımcı tarafında ya da tasarrufları çok büyük işler yapmaya yetmeyecek insanlar tarafında önlem almak biraz daha zor ama en azından değerinin daha az kaybolacağını düşündüğümüz para birimlerine(altın, gümüş gibi) biraz daha emtia tarafına yatırım yapılabilir.
Onun haricinde tabii ki insanlar kendilerini korumak için tüketiyorlar, tüketmek zorundalar. Bu süreçte genellikle herkes kaybeder, çok zenginler bile kaybeder. Önemli olan, zararı minimize etmek, risk içeren işlemlerden özellikle kaçınmak. Yani temelde para kaybetmemeye çalışmak.
Bu resesyon dönemlerinde ara ara bazı yatırım araçları çok ön plana çıkar ama bunlar genelde kısa süreli olur. O nedenle büyük risk içeren risk varlıklarına yatırımları biraz daha azaltmak sanıyorum az para kaybetmek için en mantıklı yollardan biri olabilir.