Bazı kıyı şeritlerinin diğerlerinden daha fazla kıvrımlı ve düzensiz olduğunu hiç fark ettiniz mi? Bir Dünya haritasını elinize alıp baktığınız zaman, kutuplara yakın adaların ve kıtaların kıyı şeritlerinin daha kırışık, Ekvator’a yakın olanların ise daha düzgün kıyı şeritlerine sahip olduğunu fark edeceksiniz. Bunun nedeni nedir peki?
Sorunun cevabı, zaman içinde kara ve deniz sınırlarını etkileyen farklı süreçlerde yatıyor. Bu süreçler buzullaşma, ayrışma, erozyon, sedimantasyon, deniz seviyesi değişimi ve tektonik hareketi gibi birkaç doğal olay barındırıyor. Bir bölgenin iklimine, jeolojisine ve tarihine bağlı olarak, bu süreçler farklı kıyı şeridi morfolojisi modelleri oluşturabilir.
Buzullaşma: Buz, karayı keser.
Kutupların yakınında kırışık kıyı şeritleri oluşturan ana faktörlerden biri buzullaşmadır. Buzullaşma, buz oluşturma ve kara üzerinde hareket etme; vadileri, fiyortları, gölleri ve adaları oyma sürecidir.
Buzullar, kendi ağırlıkları altında akan büyük buz tabakalarıdır. Altlarındaki kayayı yolma ve donma-çözülme eylemiyle aşındırabilirler. Ayrıca büyük miktarlarda tortu taşıyabilir ve bunları buzultaşları, eskerler ve taşma ovaları olarak biriktirebilirler.
Buzullaşma, Dünya tarihi boyunca özellikle buz tabakalarının Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’nın çoğunu kapladığı Pleistosen döneminde (2,6 milyon ila 11.700 yıl kadar önce) defalarca meydana geldi. Bu süre zarfında buzullar, bugün gördüğümüz Norveç, Alaska, Grönland ve Antarktika gibi kırışık kıyı şeritlerinin çoğunu şekillendirdi.
Ayrışma ve erozyon: Su, toprağı aşındırır.
Ekvator’un yakınında düzgün kıyı şeritleri oluşturan faktör ise ayrışma ve erozyondur. Ayrışma, kayaları fiziksel, kimyasal veya biyolojik yollarla parçalama işlemine verilen isimdir. Erozyon, yıpranmış malzemenin su, rüzgar veya buzla yerinden oynatılması ve taşınması işlemidir.
Ayrışma ve erozyon; yağışın, sıcaklık değişimlerinin, bitki örtüsünün ve kimyasal reaksiyonların kayaları zayıflatabileceği ve çözebileceği sıcak ve nemli iklimlerde daha etkilidir. Bu iki olay; uçurumlar, kumsallar, deltalar ve mercan resifleri gibi pürüzsüz ve yuvarlak kara şekilleri oluşturabiliyor.
Ayrışma ve erozyon, Dünya tarihi boyunca devam eden bir olay, ancak özellikle buzullaşma veya tektonikten etkilenmemiş bölgelerde daha belirgindirler. Bu yolla oluşan pürüzsüz kıyı şeritlerinin bazı örneklerini Brezilya, Hindistan, Avustralya ve Hawaii’de görebiliyoruz.
Tektonik: Plakalar karada ve denizde hareket eder.
Kıyı şeridi şeklini etkileyen üçüncü bir faktör de tektoniktir. Tektonik, yer kabuğunun birbirine göre hareket eden plakalara nasıl ayrıldığının incelenmesidir. Bu olay; dağlar, volkanlar, depremler ve tsunamiler gibi çeşitli özellikler yaratabilir.
Tektonik, zaman içinde kara ve denizin göreceli konumunu değiştirerek kıyı şeridi şeklini de etkileyebilir. Örneğin, plakalar birbirinde yakınlaştığında veya uzaklaştığında, kara kütlelerinin yükselmesine veya çökmesine neden olabilirler. Levhalar birbirinin yanından kaydığında, kıyı şeritlerinin yanal yer değiştirmesine veya kaymasına neden olabilir.
Tektonik, plaka hareketinin türüne ve yönüne bağlı olarak hem kırışık hem de pürüzsüz kıyı şeritleri oluşturabilir. Tektonik yolla oluşmuş kıyı şeritlerine de Kaliforniya, Japonya ve İzlanda’yı verebiliriz.
Özetle: Kıyı şeridi; iklim, jeoloji ve tarihe bağlı çeşitli süreçlerle şekilleniyor.
Kutuplara yakın kıyı şeritleri, buzullaşma nedeniyle daha kırışık olma eğilimindeyken; Ekvator’a yakın kıyı şeritleri, ayrışma ve erozyon nedeniyle daha düzgün olma eğilimindedir. Tektonik, plaka hareketine bağlı olarak her iki tür kıyı şeridini oluşturabilir. Dolayısıyla eğer Norveç’te pürüzsüze yakın bir kıyı şeridi veya Hawaii’de kıvrımlı bir kıyı şeridi görürseniz, bunun sebebi tektonik hareketlerdir.
Kıyı şeridi şekli sadece estetik nedenlerle değil, aynı zamanda ekolojik, ekonomik ve kültürel nedenlerle de önemlidir. Biyolojik çeşitliliği, doğal kaynakları, turizmi, ticareti ve insan yerleşimini etkiler. Bu nedenle, kıyı şeritlerinin nasıl oluştuğunu ve değiştiğini anlamak, onları sürdürülebilir bir şekilde yönetmek ve gelecek nesillere aktarmak için çok önemlidir.