Ukraynalı yetkililer, Rus saldırılarının ardından ülkenin batısındaki Lviv kentinde ilk sivil ölümleri bildirdi. Kent, Rus işgalinin başından itibaren büyük ölçüde zarar görmemişti.
Kentin belediye başkanı Andriy Sadovyi, Pazartesi günü sabah saatlerinde yapılan saldırıların ardından en az yedi kişinin öldüğünü ve 11 kişinin de yaralandığını söyledi. Sadovyi, ölü sayısının artabileceği konusunda uyardı.
Başkent Kiev, doğudaki Harkov ve güneydeki Mariupol de dahil olmak üzere, haftalardır Rus işgaline direnen kentlerden insanlar, Polonya’ya kaçmak üzere Lviv’e gidiyor.
Ancak Belediye Başkanı Sadovyi, gazetecilere yaptığı açıklamada, sabah saatlerinde gerçekleşen saldırılarla birlikte Ukrayna’da artık “güvenli ya da güvensiz diye bir yerin” kalmadığını söyledi.
Sadovyi, “Herkes güvensiz” diye ekledi.
Rusya, planlarının Ukrayna’nın doğusundaki Donbas olarak bilinen sınır bölgesini ele geçirmek olduğunu duyurmuştu.
Bu nedenle doğudaki Donbas cephesinden yüzlerce kilometre uzakta olan Lviv’e yönelik saldırılar sürpriz oldu ve şehirde yaşayanlarını şoka uğrattı.
Yetkililer, füzelerin üç depoyu ve bir de araba garajını vurduğunu söyledi. Saldırı öncesinde bir grup işçinin çalışmaya başlamadan önce kahve içmek için bir araya geldiği bildirildi.
Garajda çalışanlardan Yury Baran da onlardan biriydi.
Baran’ın anne ve babası Anatoly ile Maria da saldırıdan hemen sonra, mahvolmuş arabaların ve enkazın olduğu olay yerine geldi. Ancak 27’inci doğum gününe bir aydan daha kısa süre kalmış oğluna ulaşamadılar.
Enkazı kaldırmaya yardım edenlerse onlara kötü haberi verdiler: Oğulları saldırıda hayatını kaybetmişti.
Saldırıyı yapan Ruslar hakkında konuşan Anatoly, “Böyle bir şeyi insanlar yapamaz. Bunlar insan olamaz, bunlar barbar işgalciler” dedi.
Valya, doğduğundan bu yana bölgeye yakın bir yerde yaşıyor. 70 yaşındaki kadın, sabah 08.00’den kısa bir süre önce siren seslerini duydu. Ancak sesleri duymazlıktan geldi. Güvende olacağını düşündü.
Patlama onu yere devirdi. O anları bize anlatan Valya, “Çok korktum” dedi ve ekledi:
“Her şey sallanıyordu. Tüm camlar kırılmıştı.”
Hala üzerinde pijamalarıyla duran kadın, sersemlemiş halde sokağa çıktı:
“Kalbim atıyordu. Şanslıyım ki bu bir roket değildi, sadece bir şok dalgasıydı.”
Aynı apartmanın üst katındaki Olena ise patlamanın yaşanmasıyla, köpeği ile birlikte mutfakta siper aldığını söyledi:
“Patlama o denli büyüktü ki, evin vurulduğunu düşündüm. Çok şükür, şanslıydım.”
Saldırıların ardından BBC’ye konuşan Belediye Başkanı Sadovyi, halkın hava saldırısı sirenlerini şimdi çok daha fazla ciddiye alacağını söyledi. Ruslar daha önce Lviv bölgesini vurmuş ve Mart ayındaki bir saldırıda beş kişiyi yaralamış olsa da, bu sefer ilk kez sivil ölümleri kaydedildi.
Sadovyi, “Sanırım bugünden sonra Lviv sakinleri, ‘sığınaklara gitmeli miyim, gitmemeli miyim?’ diye sorgulamayacak” dedi.
Rus saldırısı esnasında Tatiana otobüs durağında bekliyordu. Tıpkı diğerleri gibi şehrin saldırı altında olacağına inanmadı. Başlangıçta bunun bir gaz patlaması olduğunu düşündü.
Saldırıyı “insanlık dışı” olarak nitelendiren Tatiana, ülke liderlerinin kararlar aldığını ve sıradan insanların da “bir hiç uğruna öldüğünü” söyledi:
“Olanlar beni çok korkutuyor. Çok yanlış, bu çok büyük bir günah.”
Lviv’e yönelik saldırılar, ülkenin batısının güvenli olduğuna yönelik inancı yerle bir etti. Konuştuğumuz bazı mülteciler, başlangıçta ülkenin doğusundan kaçmalarının ardından şimdi evlerine gidiyorlar.
Şehrin kendisi kaçan siviller, insani yardım grupları, yabancı diplomatlar ve gazeteciler için bir sığınak haline gelmişti. Yetkililer geçtiğimiz günlerde sokağa çıkma yasağını yerel saatle 23.00’e kadar uzattı. Hafta sonu şehir merkezindeki barlar ve kiliseler hareketliydi.
İtfaiyeciler bir çatıdan çıkan dumanları söndürmek için uğraşırken, patlama alanının yanından geçen Myroslava, patlamayı 1,5 km öteden duyduğunu söyledi.
Endişeli olduklarını söyleyen Myrosvlava, “Neden biz?” diye sordu ve ekledi:
“Tüm olup bitenin ne uğruna olduğunu anlamıyoruz.”
Dan Johnson ve Mohamed Madi de bu habere katkı sağladı.