Finansın Geleceği Zirvesi’nde konuşan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu önemli açıklamalarda bulundu.
Kavcıoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle;
Küresel enflasyonun ivmelendiği bir süreci halen yaşıyoruz. Küresel üretim talep artışına yetişemedi. Pandemide politika tepkileri çok güçlü oldu.
Birinci dönem ekonomilerin tarihte görülmemiş şekilde durma noktasına geldiği dönem olmuştur. Pek çok önlemler alındı. 2. dönem aşılama ile toparlanmanın hızlandığı talep artışına cevap verilemedi, küresel enflasyonun ivmelendiği süreç olarak devam etmektedir.
2008 KRİZİNDEN DAHA MALİYETLİ OLDU
Merkez Bankaları maliyetli sürecin ardından enflasyonu kontrol etmek gibi zorlu bir görev üstlenmiştir. Salgının dünya genelinde yayılması belirgin yavaşlamaya neden olmuştur. 2008 krizinden farklı olarak salgın döneminin ekonomik açıdan daha da maliyetli olduğunu söyleyebiliriz.
Devamında belirsizliklerdeki artış, firmaların nakit akışındaki bozulma talepte de problemlere neden olmuştur. 2020 mart içinde hizmetler sektörünün zayıflamasına neden olmuştur.
Hizmet sektörünün emek yoğun sektör olması istihdam açısından maliyetlerinin de çok ötesinde olmasına neden olmuştur. Bu süreçte merkez bankaları varlık adımları gibi genişleyici politika adımları atmıştır. Krize ilk tepkiler faiz indirimiyle verilmiştir.
FAİZ İNDİREN ÜLKELER ARASINA GİRDİK
Para piyasasında sıkışmayı önlemek için merkez bankalarının Repo yoluyla daha çok fonlama yaptığı ve fonlamaların vadesini uzattığı görülmüştür. Merkez bankalarının bu müdahalesi yerinde ve önemli olmuştur.
Politika faizleri aşağı çekilirken, 2008 krizinden sonra görülen düzeyin de altına indiğini görüyoruz. Türkiye’de faizlerin indirilmesiyle Merkez Bankası faiz indiren ülkeler arasında yer almıştır.
Salgın döneminde ülkeler doğrudan kamu harcamaları ve teşviklerle ekonomilerini desteklediler. Gelişmiş ülkelerde milli gelirin yüzde 20’sini aşan kamu desteği görülmektedir.
ABD’de yüzde 25 oranında kamu harcaması ve vazgeçilen gelirler olarak karşılandığını görüyoruz. Gelişmekte olan ekonomilerde çeşitli tedbirlerle ekonomilerin desteklendiğini görüyoruz.
Aldığımız faiz indirimi ile salgına yönelik ilk tedbir paketi uygulamaya alındı. Reel sektöre kredi akışının kesintisiz akışının temini tanındı. İhracatçılara nakit akışı imkanı sağlandı.
POZİTİF BÜYÜYEN İKİ EKONOMİDEN BİRİ OLDUK
Geldiğimiz noktada bazı makro ekonomik değişkenleri karşılaşmalı incelediğimizde Türkiye’nin performansını göreceğiz. Türkiye 2020’de pozitif büyüyen 2 ekonomiden biri olmuştur.
Büyümedeki olumlu görünümün devam ettiğini görüyoruz. Avrupa’daki aşılamayla birlikte olumlu görünüm Turizm ve dış talep kanalları aracılığıyla çok büyük olumlu yansımaları gözlemlenmiştir. Net ihracatta da büyümeye olumlu katkı geldiğini görüyoruz.
Hizmetler sektörü istihdamı daha yavaş bir toparlanma sergilerken son dönemde güçlü bir istihdam artışı ile salgın döneminin kayıplarının telafi edildiği görülmektedir. Güçlü giden ihracatın yardımıyla sanayi sektörü istihdamı da güçlü seyretmektedir.
Tarım dışı istihdamın öncelikle sanayi sektörüne katkısıyla toparlanmaya başladığını, 2021 başında salgın öncesi döneme döndüğünü görüyoruz.
Yüksek enflasyonun yansıması MB’ler tarafından yakından izlenmektedir. Enflasyonun yükselmesinde başlıca etkenlerden biri emtia fiyatları olmuştur. Toparlanmaya başlayan küresel taleple enerji ve enerji dışı emtia fiyatlarında artışı izledik.
Oluşan arz kısıtları yükselen fiyat üzerinde çok etkili oldu. Uluslararası nakliye fiyatlarının artması da etkili oldu. Türkiye’de ÜFE’deki gelişmeler kur ve emtia fiyatları ile büyük ölçüde açıklanırken, son dönemde bu iki belirleyicinin ÜFE açıklamada yetersiz kalması arz yönü ilave unsurlara işaret etmektedir.
120 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNE ÇIKTI
Rezervlerdeki iyileşme öngörülerimizle uyumlu seyrediyor. Rezervlerimiz, yaklaşık 30 milyar dolar artarak 120 milyar doların üzerine çıkmıştır.