2020’ye %12 faizle başlayan TCMB, Ocak ayında 75 bp ve Şubat ayında 50 bp faiz indirimi yaptı. Mart ayında ise pandemi nedeniyle PPK tarihinden önce 100 bp faiz indirdi. Ardından Nisan ayında 100 ve Mayıs 50 bp faiz indirimi yaparak yılın ilk yarısında faizi %8,25’e düşürdü. Haziran-Temmuz ve Ağustos aylarında faizi sabit tutan kurul, Eylül ayında hem kur hem enflasyon hem de cari açıkta yükseliş yalanması nedeniyle 200 bp faiz artışı yaparak politika faizini %10,25’e yükseltti. Ekim ayında ise göstergelerdeki bozulmaya karşın merkez, politika faizini sabit tutarak GLP bandını 300 bp açtı.
Ağustos ayında hızlanan kur, Eylül’de de yükselişini sürdürürken Ekim ayında merkezin geri planda durması ile rekor ataklarını hızlandırdı. Kasım ayının ilk haftasında ise 8,58’e kadar çıkan kur sonrası başkan değişimi yapıldı. Yeni başkan Ağbal dönemindeki ilk toplantı olan 19 Kasım’da ise kurul politika faizini 475 bp artırarak %15’e çıkardı. Aralık ayı başında yapılan 2021 para ve kur politikası sunumunda enflasyonu düşürmek bununla paralel kur ve cari açıktaki yükselişi de dizginlemek için sıkı duruşun korunacağını açıklayan Ağbal’ın ifadeleri bugünkü yılın son PPK toplantısında faiz artışı yapılacağı beklentisini de kuvvetlendirdi. Kasım’da %14’ü aşan enflasyonun Aralık’ta da yüksek kalacağı ve yılın ilk çeyreğinde de yüksek seyrin devam edeceği beklentisi nedeniyle merkezin faiz artırımı yapması gerekiyordu. Piyasa beklentilerine paralel bugün 200 bp faiz artışı yapan TCMB, 2020’yi %17 faiz ile tamamladı.
PPK öncesi 7,6070 seviyesinde işlem gören USD/TRY kuru karar sonrası ilk tepki olarak7,5560’a geriledi.
Karar metni:
“Küresel ekonomiye dair veriler üçüncü çeyrekte başlayan kısmi toparlanmanın devam ettiğine işaret etmektedir. Ancak, aşıya dair olumlu gelişmelere karşın, son dönemde artış gösteren Covid-19 vakaları nedeniyle küresel ekonomiye ilişkin belirsizlikler devam etmektedir.
Milli gelir verileri ve son çeyreğe ilişkin göstergeler iktisadi faaliyette güçlü bir seyre işaret etmektedir. Ancak, artan vaka sayıları nedeniyle getirilen kısıtlamalar, başta hizmetler sektörü olmak üzere iktisadi faaliyetin kısa vadeli görünümüne dair belirsizlik oluşturmaktadır. Diğer yandan, salgın döneminde sağlanan yüksek kredi büyümesinin birikimli etkileriyle güç kazanan iç talep cari işlemler açığını artırmaktadır.
İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki bozulma, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Bu doğrultuda Kurul, enflasyon görünümüne dair risklerin bertaraf edilmesi, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve dezenflasyon sürecinin en kısa sürede yeniden tesisi için, 2021 yılsonu tahmin hedefini göz önünde bulundurarak, güçlü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir.
Önümüzdeki dönemde parasal duruşun sıkılığı, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar kararlılıkla sürdürülecektir.
Düşük enflasyon ortamının kalıcı olarak tesisinin, ülke risk primlerinin düşmesi, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla, makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği değerlendirilmiştir.”