Mal sahibinin ölümü halinde kira kontratının tarafı olan mirasçıları her şeyden önce bir veraset belgesi çıkarıp hangi oranda miras hakkına sahip olduklarını ispatlamalıdırlar.
Bu aşamadan sonra kiracıya ihtarname çekerek kira parasından paylarına düşeni alabiliyorlar.
Ölüm Sonrası Kira Sözleşmesi Yenilenmeli mi?
Sözleşmeyi yenilemeye gerek yok devam edebilirler. Mirasçılar aynı şartlarda kira sözleşmesine halef (ölen kişinin yerine geçme) olurlar.
Mirasçılar Kiracıyı Çıkarabilir mi?
Mirasçılar, miras bırakanın halefi olduğundan yeni malik sayılmazlar. Bu sebeple mirasçıların bir ay içinde ihtar çekme hakları yoktur.
Kiraya verenin ölümü halinde, kira sözleşmesinin ne olacağı Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenmemek ile birlikte; Miras Hukukuna göre, kiralayanın ölümü halinde, mirasçılar kira hakkına el birliği mülkiyeti ile (yani birlikte hareket etmek zorundadırlar) sahip olurlar.
Bu sebeple mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğu için mirasçılar, kiralayanın sahip olduğu tüm haklara sahip olmakla birlikte bu hakları ancak birlikte kullanabilirler.
Buna göre mirasçılar; kira bedeli talebi, fesih davası, tespit davası gibi talepleri hep beraber kullanmak zorundadır.
Ayrıca mirasçıların söz konusu mülkü satışa çıkarıp, paylarını almak isteme hakları da bulunuyor.
Bu durumda ise mülkün yeni sahibi bir ay içinde eve ihtiyacı olduğunu belirten bir ihtarname çekip, kiracıyı evden çıkarmak için hukuki süreci başlatabiliyor.
Kira Ücreti Kime Ödenir?
Sulh Hukuk Mahkemesinden, kira bedellerinin ödenmesi için, ödeme yerinin belirlenmesi için dava açılması gerekmektedir.
Kiralayanın ölümü halinde, kira parası mirasçıların tamamına veya miras ortaklığını temsil eden temsilciye ödenmelidir.
Kira parasının kime ödeneceği belirlenemiyor ise, mahkemeden tevdi mahalli tayini istenilerek borçtan kurtulunabilir.
Tevdi Mahalli Tayini
Borçlunun borcunu zamanında ödeyemeyerek temerrüde düşmesi, gerek alacaklı gerekse borçlu açısından çeşitli hukuki sonuçlar doğurur.
Bu nedenle borcunu ödemek istemesine rağmen alacaklının kabul etmemesi, alacaklının adresinin bulunamaması gibi durumlarda borçlu, borcunu mahkemenin belirteceği bir yere yatırarak borcundan ve dolayısıyla temerrüde düşmekten kurtulmak isteyebilir.