Günümüzde, ofisler sadece çalışma alanı değil, aynı zamanda çalışanların yaratıcılık, işbirliği ve odaklanma becerilerini artıran, marka değerlerini yansıtan ve iş yerinde pozitif bir atmosfer yaratan yaşam alanları haline gelmiştir. Dolayısıyla ofisler sadece çalışma alanı değil, yaşam alanı olarak tasarlanmalıdır.”
İç Mimar Didem Tan, “Çalışanların motivasyonu, verimliliği ve genel mutluluğu, doğrudan ofis ortamıyla ilişkilidir. İçerisinde bulunduğumuz bilgi çağında, ofislerin işlevselliği kadar estetik algıya hitap etmesi de önemlidir. Günümüzde, ofisler sadece çalışma alanı değil, aynı zamanda çalışanların yaratıcılık, işbirliği ve odaklanma becerilerini artıran, marka değerlerini yansıtan ve iş yerinde pozitif bir atmosfer yaratan yaşam alanları haline gelmiştir.
Dolayısıyla ofisler sadece çalışma alanı değil, yaşam alanı olarak tasarlanmalıdır” dedi. İç mimarlık ve tasarım dünyasında, işletmelerin estetik ve fonksiyonelliği bir arada sunan yenilikçi çözümlere olan ihtiyacı iç mimarları yeni arayışlara yönlendiriyor. Ankara merkezli D’interiors İç Mimarlık & İnşaat kurucusu Didem Tan, bu ihtiyaca cevap vermek için iş dünyasının en yeni trendlerini benimseyerek, iş yerlerini hem görsel hem de işlevsel olarak dönüştürmeye devam ediyor. Tan, iç tasarımda fonksiyonellik, estetik ve yenilikçi çözümlerin öneminin altını çizerek, “İş dünyasında estetik ve işlevsellik, sürekli ge lişen bir denge oyunu.
Bu dengeyi kurarken, mekânların sadece görsel çekiciliğini değil, aynı zamanda işlevsel verimliliğini ve sürdürülebilirliğini de ön planda tutmak gerekiyor” dedi. Tan, “Mekânlar, markaların kimliğini yansıtan aynalardır. Bu yüzden, her tasarımımızda, müşterilerimizin marka değerlerini, kurumsal kültürlerini ve çalışanlarının ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, onlara özgü, işlevsel ve ilham veren mekânlar yaratmayı hedefliyoruz. İç mimarlık, sadece bir mekânın görünümünü değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda orada çalışan insanların motivasyonunu ve verimliliğini artırıyor” diye konuştu.
Çalışma alanı değil, yaşam alanı olarak tasarlanmalı
COVID-19 salgınının iş yeri tasarım anlayışını derinden etkilediğini vurgulayan Tan, “Son dönemde dünyada, işyerlerinin tasarımında esneklik ve sağlık önlemleri gibi yeni faktörler öne çıkmaya başladı. Biz de D’interiors olarak, bu yeni ihtiyaçları karşılamak için tasarımlarımızda esnek çalışma alanları, doğal ışık kullanımı ve havalandırma sistemleri gibi unsurlara büyük önem veriyoruz. Artık, çalışanların sağlığını ve esnekliğini destekleyen, aynı zamanda sürdürülebilir malzemeler kullanarak çevresel etkiyi minimize eden tasarımlara odaklanıyoruz” ifadelerini kullandı.
İşletmenin başarısında iç mimarlığın, özellikle ofis tasarımlarının öneminin büyük olduğuna değinen Tan, şöyle devam etti: “Çalışanların motivasyonu, verimliliği ve genel mutluluğu, doğrudan ofis ortamıyla ilişkilidir. İçerisinde bulunduğumuz bilgi çağında, ofislerin işlevselliği kadar estetik algıya hitap etmesi de önemlidir. Günümüzde, ofisler sadece çalışma alanı değil, aynı zamanda çalışanların yaratıcılık, işbirliği ve odaklanma becerilerini artıran, marka değerlerini yansıtan ve iş yerinde pozitif bir atmosfer yaratan yaşam alanları haline gelmiştir. Dolayısıyla ofisler sadece çalışma alanı değil, yaşam alanı olarak tasarlanmalıdır.”
“Modern tasarımlar şirketlerin ve çalışanların başarısında etkili oluyor”
Şirketlerin başarısında etkili olan unsurlardan birinin, çalışanların iş yerinde ne kadar etkin ve verimli çalışmasına bağlı olduğunun altını çizen Tan, şu bilgileri verdi: “Bu, doğrudan çalışma ortamının tasarımına ve düzenine bağlıdır. Modern ofis tasarımı, sadece estetik ve tasarım odaklı değil, aynı zamanda işlevselliği, çalışanların ihtiyaçlarını ve konforunu göz önünde bulunduran bir tasarım biçimidir. Modern ofis tasarımları şirketlerin ve çalışanların başarılarında etkili oluyor.
Günümüzün yorucu, yoğun ve stresli çalışma hayatında tam zamanlı bir çalışan gününün yaklaşık 3’te 1’ini ofiste geçiriyor. Bu yüzden, çalışanlar için ofis ortamı çok önemlidir. Araştırmalar, doğru şekilde tasarlanan bir ofisin çalışanların verimliliğini yaklaşık yüzde 25 kadar artırdığını ve çalışanların mutluluğu üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. ABD’nin önde gelen mimarlık şirketlerinden Gensler’in araştırması, iyi tasarlanmış ofis ortamının toplam performansı artırdığını gösteriyor. Araştırmaya katılanların yüzde 90’ı bu görüşü savunurken, yüzde 48’i de iyi tasarlanmış ofis ortamının onları daha fazla iş yerinde kalıp çalışmaya motive ettiğini belirtiyor.”
Tasarı sorun çözmeli…
İyi tasarlanmış bir ofisin aynı zamanda iş yerindeki birçok olası sorunu çözebildiğini vurgulayan Tan, şöyle dedi: “İyi bir aydınlatma, doğru renk seçimleri, doğru mobilyalar ve uygun düzen, çalışanların enerji seviyesini, odaklanma yeteneğini ve genel verimliliğini artırabilir. Örneğin, yeterli doğal ışık, çalışanların enerji seviyelerini yükselterek, daha etkin ve verimli olmalarını sağlar.
Öte yandan, açık renkler ve doğal malzemelerin kullanılması ofiste pozitif bir enerji yaratır ve çalışanların motivasyonunu artırır. Modern ofis tasarımlarında, çalışma alanları sadece iş için değil, aynı zamanda sosyal etkileşim ve işbirliği için de ortak bir alan oluşturur. Ortak kullanım alanları, çalışanları sosyalleştirirken, onları birlikte çalışmaya da teşvik eder. Bu işbirliği iş yerinde daha güçlü bir ekip ruhu yaratır ve genel iş verimliliğini artırır.”
Sürdürülebilir ofis tasarımında öne çıkan unsurlar
Çevresel sorumluluğun, iş dünyasında giderek daha önemli hale geldiğini, bunun da ofis tasarım yaklaşımlarını etkilediğini söyleyen Tan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sürdürülebilir ofis tasarımı, çevresel etkiyi azaltmayı, enerji verimliliğini artırmayı ve genel olarak daha yeşil bir iş yeri yaratmayı hedefler.
Bu hem çevre için iyi olan bir yaklaşım, hem de uzun vadede maliyetleri azaltabilen ve şirketin çevre dostu imajını güçlendirebilen bir durumdur. Sürdürülebilir ofis tasarımında, malzeme seçiminden enerji kullanımına, atık yönetiminden iç hava kalitesine kadar birçok unsur ele alınır. Örneğin, geri dönüştürülmüş veya sürdürülebilir kaynaklardan elde edilen malzemelerin kullanılması, atıkların azaltılmasına ve doğal kaynakların korunmasına yardımcı olur.
Enerji verimli aydınlatma ve iklimlendirme sistemleri enerji tüketimini azaltırken, iyi bir havalandırma sistemi ve doğal malzemeler, iç hava kalitesini iyileştirir. Sürdürülebilir ofis tasarımı, aynı zamanda çalışanların sağlığını ve refahını da göz önünde bulundurur. Örneğin, doğal ışığın bol kullanılması, çalışanların göz sağlığını korur ve enerji seviyelerini yükseltir.
Tasarımda açık ofis ya da bölme ofis tercihi
Ofis düzeninin, çalışanların verimliliğinin yanı sıra iş birliği ve genel iş yerindeki deneyimini büyük ölçüde etkilediğini belirten Tan, “Açık ofis düzeni ve bölme ofis düzeni, birbirinden farklı avantajlara ve dezavantajlara sahip iki popüler ofis düzenidir.
Açık ofis düzeni, fiziksel bölümler olmadan tüm çalışanların bir arada çalıştığı bir düzendir. Bu düzen, daha fazla işbirliği ve ekip ruhunu teşvik eder ve genellikle daha geniş ve aydınlık bir çalışma alanı sunar. Bununla birlikte, gürültü ve dağınıklığın artması ve özel alanın azalması, çalışanların odaklanma yeteneğini ve verimliliğini olumsuz etkileyebilir. Bölme ofis düzeni ise, her çalışana kendi kişisel çalışma alanının verildiği bir düzendir.
Bu düzen, daha fazla gizlilik ve daha az dağınıklık sağlar, bu da odaklanmayı ve verimliliği artırabilir. Ancak, işbirliği ve ekip ruhunu teşvik etmede açık ofis düzeni kadar etkili olmayabilir ve genellikle daha sıkışık ve karanlık bir çalışma alanı sunabilir. Hangi ofis düzeninin seçileceği, şirketin değerlerine, çalışanların ihtiyaçlarına ve işin doğasına bağlıdır. Her iki düzenin de avantajları ve dezavantajları olduğundan, birçok şirket, her iki düzenin avantajlarını birleştiren hibrit bir yaklaşımı benimsemektedir” diye konuştu.
Ofis tasarımında teknoloji önem kazanıyor
Teknolojinin, modern ofis tasarımında önemli bir rol oynadığına, bilgisayarlar, projektörler, akıllı tahtalar ve video konferans sistemleri gibi teknolojik araçların, ofis düzeninin ve tasarımının önemli bir parçası olduğuna dikkati çeken Tan, “Bunlar hem çalışanların verimliliğini artırmak hem de işbirliği ve iletişimi teşvik etmek için kullanılır.
Ayrıca, yeni teknolojiler, ofis tasarımına daha fazla esneklik ve uyumluluk sağlar. Örneğin, kablosuz teknoloji sayesinde, çalışanlar artık sabit bir masaya bağlı kalmak zorunda değiller ve ofis içinde serbestçe hareket edebilirler. Bu, ofis düzeninin daha dinamik ve uyumlu olmasını sağlar.
Teknoloji ayrıca, ofis tasarımını daha sürdürülebilir hale getirmeye de yardımcı olabilir. Örneğin, enerji verimli aydınlatma sistemleri ve iklimlendirme sistemleri, enerji tüketimini azaltabilir ve çevresel etkiyi en aza indirebilir. Akıllı bina teknolojileri, ısıtma, soğutma ve aydınlatmayı optimize etmek için kullanılabilir, böylece daha yeşil ve daha verimli bir ofis oluşturulabilir” ifadelerini kullandı.
Ofis tasarımında yeni yaklaşımlar
Ofis tasarımının, tıpkı diğer tasarım dalları gibi, sürekli olarak değişen ve gelişen bir alan olduğunu söyleyen Tan, “Her yıl yeni yaklaşımlar ortaya çıkar ve bu yaklaşımlar ofisleri daha işlevsel, daha konforlu ve daha estetik hale getirir.
Geçen yıl popüler olan ve bu popülaritesini sürdüren yaklaşımlar arasında sürdürülebilir malzemelerin kullanımı, doğal ışığın bolca kullanılması, ergonomik mobilyalar ve teknoloji entegrasyonu bulunuyor. Sürdürülebilir malzemelerin kullanımı, çevre dostu bir yaklaşımı temsil eder ve aynı zamanda çalışanların sağlığını ve iş yerindeki havanın kalitesini iyileştirir. Sürdürülebilir tasarım uygulamaları, şirketin çevre dostu imajını güçlendirir ve çevre bilincini artırır” dedi.
Tan, sözlerini şöyle tamamladı: “Doğal ışık, çalışanların ruh hali ve verimliliği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Doğal ışığın bolca kullanıldığı bir ofis, daha enerjik ve canlı bir atmosfer yaratır ve çalışanların odaklanmasını sağlarken verimliliğini de artırır. Bunun yanında, doğal ışık, göz yorgunluğunu önler ve iş yerindeki moral ve enerjiyi yükseltir. Teknoloji entegrasyonu, ofis tasarımının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.
Akıllı teknolojiler, ofis işlemlerini daha verimli ve kolay hale getirirken, dijitalleşme ve uzaktan çalışma eğilimi, ofis düzenlemesinde ve mobilya seçiminde de değişikliklere neden olmuştur. Ergonomik mobilyalar, çalışanların konforunu artırır ve fiziksel sağlıklarını korur. Uzun saatler boyunca masa başında çalışanlar için ergonomik sandalyeler, masalar ve diğer ofis ekipmanları, kas ve iskelet sistemi sorunlarını önlemek için hayati önem taşır. Bedensel sağlığın etkileri çalışanın psikolojisine de yansıyarak verimliliğini artırır.”
İç Mimar Didem Tan, “Sürdürülebilir ofis tasarımı, çevresel etkiyi azaltmayı, enerji verimliliğini artırmayı ve genel olarak daha yeşil bir iş yeri yaratmayı hedefler. Enerji verimli aydınlatma ve iklimlendirme sistemleri enerji tüketimini azaltırken, iyi bir havalandırma sistemi ve doğal malzemeler, iç hava kalitesini iyileştirir. Sürdürülebilir ofis tasarımı, aynı zamanda çalışanların sağlığını ve refahını da göz önünde bulundurur. Örneğin, doğal ışığın bol kullanılması, çalışanların göz sağlığını korur ve enerji seviyelerini yükseltir.”