Yer Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yusuf Kağan Kadıoğlu, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Ankara’da olabilecek herhangi bir deprem durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkati çeken Kadıoğlu, “Ankara’da genel anlamda bakıldığı zaman il olarak üzerinden geçen aktif bir tektonik hattımız bulunmamaktadır. Böyle 7’nin üzerinde, 6’nın üzerinde doğrudan ilin üstünden geçen bir fay hattımız bulunmamaktadır” diye konuştu.
Kadıoğlu, Ankara’yı dolaylı yönden etkileyebilecek fay hattı olduğunu belirterek, “Doğrudan Ankara üzerinden her ne kadar bir tektonik hat geçmese de ancak Kuzey Anadolu fayı Ankara’ya yaklaşık olarak 100 kilometre uzaklıktadır. Dolayısıyla Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde meydana gelebilecek herhangi bir deprem, dolaylı yönden Ankara’yı etkileyecektir. Bu nedenle Ankara her zaman için depreme dayanıklı binalar yapmak zorunda” dedi.
“ANKARA DEPREME HAZIRLIKLI OLMAK ZORUNDADIR”
Ankara’nın geçmişinde yaşadığı depremlerden de bahseden Kadıoğlu, 1938 yılında Kırşehir’de, 1944 yılında ise Gerede’de yaşanan depremlerde Ankara’nın da etkilendiğini ve bazı evlerin yıkıldığını söyleyerek, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla şundan dikkat edecek olursak, Ankara’nın düzenlenen bir deprem fay hattı geçmiyor ama yakın civarlarındaki fay hatları bunu etkileyebilir. Aynı zamanda Ankara’nın Bala civarından geçen bir fay hattımız bulunmaktadır. Biliyorsunuz 2003, 2005, 2007 yılında da 2 kez 5 büyüklüklerinde depremler olmuştu. Doğrudan Ankara’nın içerisindeki can kaybı olmadı ama özellikle zayıf binaları doğrudan etkiledi. Bu nedenle Ankara depreme hazırlıklı olmak zorundadır.”
“HER FAY DEPREM ÜRETECEK ANLAMINA GELMEZ”
Yaşanabilecek depremlerde fay hatlarının konumu, yaşı ve hatlarının durumunun son derece önemli olduğunu vurgulayan Kadıoğlu, “Biz araziye çıktığımız zaman jeoloji mühendisi araziye çıktığımız zaman çok sayıda fay çizeriz. Bu fay hatlarını Türkiye içerisinde hemen hemen her kilometrekarede görme şansınız vardır. Kimi yerde görünür, kimi yerde de bunlar örtülüdür. Ancak bu fay hatlarının görülmesi, çizilmesi, bunlar deprem üretebilecek fay hatlarıdır anlamına gelmez. Buna son derece dikkat etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“İNSANLARI TEDIRGIN ETMEK DOĞRU DEĞILDIR”
Prof. Dr. Kadıoğlu, ‘deprem olacak’ algısıyla insanları tedirgin etmenin doğru olmadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Dezenformasyon yaparak, ‘şuradan bir fay hattı geçmiştir. MTA’nın şu fay hattı vardır’ diye haberlerde bunu yaymak doğru bir şekilde değil, insanları tedirgin etmek doğru değildir. Yoksa normalde baktığımız zaman Türkiye’nin her tarafında fay hattı geçmektedir. Önemli olan bu fay hatları bir deprem üretebilir mi? Bizim bunun üzerine odaklanmamız lazım. Deprem hattı olan illerimiz bellidir. Aktif deprem hattı üreten illerimiz bellidir. Özellikle 7’nin üzerinde deprem üreten fay hatlarımızın belli olmasından dolayı bunların üzerinde daha çok odaklanmamız yerinde ve doğru olacaktır.”