İzmir’de meydana gelen depremin acısı tüm Türkiye’ye yayıldı. Yaşanan acının tarifi yok ama yeni acıların önüne geçmek için yapılacaklar oldukça fazla. Bunlardan en önemlisi de kentsel dönüşüm. Ülke genelinde 6.7 milyon riskli konut yenilenmeyi bekliyor. Bu riskli evlerden biri de sizin olabilir. Bu nedenle vakit kaybetmeden binanızın dayanıklılığını ölçmek için risk tespiti yaptırmanız gerekiyor. Eğer aşağıdaki 7 maddeden biri sizin yapınız için geçerliyse tespit ve yapılacak dönüşümle can kaybının önüne geçebilirsiniz.
İŞTE O MADDELER
1-Bina 1999 yılında önce yapıldıysa
2-Bina projesiz ve ruhsatsız yapıldıysa
3-İnşaatta hazır beton kullanılmadıysa
4-Binadan daha önce alınmış karot beton dayanımı C1O altındaysa
5-Bina kolon ve kirişlerinde çatlaklar varsa
6-Bodrum katta rutubet, kolon demirlerinde paslanma, betonda deniz kabukları varsa
7-Bina dere yatağı, dolgudaysa riskli olma ihtimali bulunuyor.
TESPİT NASIL YAPILIR?
Resmi olmayan özel bir raporla binasının durumuna bakmak isteyenler ‘deprem dayanıklılık raporu’ hazırlatıyor. Malikler ortak kararla özel bir şirkete başvurup ortalama 1 haftada binasının durumunu görebiliyor. Raporda çıkan sonuç sadece o binada yaşayanlarla paylaşılıyor. Evinin riskli çıkması durumunda hemen yıkılmasından çekinenler ağırlıklı olarak bu yolu tercih ediyor.
TAPUYA İŞLENİYOR
‘Riskli yapı tespiti’ ise farklı ve geri dönüşü olmayan bir süreç. Çünkü bina riskli çıkarsa tapuya işleniyor ve yıkılıyor. Burada vatandaş Bakanlıkça lisanslandırılmış kurum ve kuruluşlara riskli yapı tespiti yaptırılabiliyor. Lisanslandırılmış kurumların listesi de Bakanlığın internet sitesinde yer alıyor. Risk tespiti için tek bir hak sahibi süreci başlatabiliyor. Maliklerden biri dilekçe, tapu durum belgesi ve kimlik fotokopisi ile söz konusu kurum ve kuruluşlara başvuruyor. İncelemeler sonucunda riskli olduğu tespit edilen yapılar, tespiti yapan kurum tarafından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bildiriliyor. Yapının riskli olduğu tapuya işlenirken hak sahibine de tebliğ ediliyor. Bu tebligatta riskli yapının bulunduğu yerdeki müdürlüğe dilekçe ile itiraz edilebileceği, aksi takdirde tebligat tarihinden itibaren idarece 60 günden az olmamak üzere belirlenen süre içinde yapının yıktırılması gerektiği de belirtiliyor.
RİSKLİ İSE YIKILIYOR
60 günlük süre tebligattan sonra ya da itiraz söz konusu ise itiraz sürecinin sona ermesinden sonra işliyor. Riskli yapı, malikleri tarafından yıktırılmamışsa, yapının idari makamlarca yıktırılacağı belirtilerek 30 günden az olmak üzere ek süre tanınıyor. Bu süre sonunda da riskli yapıların maliklerince yıktırılmaması halinde, riskli yapılara elektrik, su ve doğal gaz verilmemesi ve verilen hizmetlerin durdurulması isteniyor. Riskli yapıların insandan ve eşyadan tahliyesi ile yıktırma işlemleri, mülki amirler tarafından sağlanacak kolluk kuvveti desteği ile idarece yapılıyor veya yaptırılıyor. Yıktırılamayan yapılar Bakanlıkça veya il müdürlüklerince yıkılıyor veya yıktırılıyor. Bu yıktırmanın masraflarından malikler hisseleri oranında sorumlu oluyor.
BAKANLIK VE BELEDİYE TESPİT VE YIKIM YAPABİLİR
Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, vatandaşın oturmadığı bir bina için de sürecine dahil olabileceğini söylüyor. Kiraz, “Mesele bir bina ağır hasarlı görüyorsunuz, ya da kolon kesiliyor şahit oluyorsunuz. Siz o binada yaşamasanız dahi durumu idareye bildirebilirsiniz. Bu durumda ilgili belediye ya da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı devreye girer. Önce vatandaşa ‘risk tespiti yaptır’ der. Yapmazsa belediye ya da bakanlık risk tespitini yapar, riskli çıkması durumunda da yıkar. Oluşan masraflardan da o binada yaşayanlar sorumlu olur” diyor.
1.5 MİLYON KONUT ‘ACİL’ DÖNÜŞMELİ
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre ülke genelinde 6.7 milyon riskli konut var. Bunların 1.5 milyonu acil dönüşmesi gerekenlerden oluşuyor. Bakanlık, her yıl 100 bini İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde 300 bin konutun dönüşümünü hedefliyor. 300 bin konutun yüzde 15’inin TOKİ ve Bakanlık eliyle dönüşmesi planlanıyor.
MALİYETİ NEDİR?
İstanbul Kentsel Dönüşüm Derneği Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Hakan Çatalkaya, resmi olmayan ‘deprem dayanıklılık raporunun’ maliyetinin 10 daireli bir apartman için 3-4 bin lira olduğunu, risk tespitinde ise maliyetin 4-5 bin liraya kadar çıkabildiğini ifade ediyor. Binanın zeminine, fay hattına uzaklığına bakıldığını, beton ve demir kalitesinin alınan numunelerle test edildiğini belirten Çatalkaya, kullanılan özel bir simülasyon programıyla da risk tespitinin tamamlandığını dile getiriyor.
Riskli binada yaşayanların aslında durumu bildiğini ancak yüzleşmek istemediğini belirten Çatalkaya şunları söylüyor: “Vatandaş evim riskli çıkarsa hemen yıkılır sokakta kalırım diye endişeli. Bu yüzden öteliyor. Oysa can kaybını önlemek için daire başına 300-500 lira bütçe ayırmaları ve durumu öğrenmeleri büyük önem taşıyor. Ne zaman şiddetli bir deprem olsa o zaman tespitler artıyor. Geçen yıl eylülde İstanbul’da olan depremden sonra yaptığımız çalışmaların sonuçları riski ortaya koyuyor.
Bizim şirketimizce bakılan her 100 binanın sadece yüzde 10’u 2018 deprem yönetmeliğine uygundu. Yüzde 10’unda çökme risk varken, kalan yüzde 80’ninde yüksek, orta ya da az riskler mevcuttu.”