COVID-19 salgını, birçok alanda iş yapma şeklini değiştirirken, sürecin başından bu yana çalışma düzenini rahatça eve taşıyabilen sektörler, evden çalışma sistemini avantajları için kalıcı hale getiriyor.
İçinde bulunulan teknoloji çağında birçok iş, dijital yollarla çevrim içi kanallardan halledilebiliyor. Mekan zorunluluğu olmayan ve işini tamamen dijital yollardan gerçekleştirip sonuçlandıran şirketler, salgın önlemleri devreye girdiği ilk anda evden çalışma kararı aldı. Söz konusu iş kollarının büyük bir bölümünde uygulanabilirliği endişesi nedeniyle daha önce cesaret edilemeyen uzaktan çalışma modeli, salgının mecbur bırakmasıyla rüştünü ispat etmiş oldu.
Birçok firma, bu modeli salgın sonrası dönemde kalıcı hale dönüştüreceğini açıklarken, sürdürülebilirlik ve verimliliğin sağlanması konusunda endişelerin giderilebilmesi için zamana ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Aşılamanın hız kazanması ve salgında geçen zaman göz önüne alındığında, şirketleri “tam kapanmanın” ardından bekleyen kritik kararlar arasında evden çalışmaya bütünüyle geçilip geçilmeyeceği de yer alacak.
3-4 gün ev, 1-2 gün ofis
Google, Salesforce, Facebook ve HSBC gibi dünyanın önde gelen büyük firmaları, bir süre önce kalıcı olarak evden çalışma sistemine geçeceklerini duyurmuştu.
Yöntemler farklılaşsa da genel uygulama haftanın 3-4 günü ev, 1-2 günü ofisten çalışma şeklinde oldu. Ofiste çalışılan günler değişiklik gösterirken, genel olarak “pazartesi, salı ve perşembe günleri ofiste, çarşamba ve cuma günleri ise evden çalışma” şeklinde yapılan planlamalar öne çıkıyor.
Türkiye’den de Koç Topluluğu ve Sabancı Holding gibi büyük şirketler, evden çalışma sistemine kalıcı olarak geçeceklerini açıklamıştı. Saha operasyonları haricinde özellikle üretim, satış ve pazarlama işlerini dijitalden yürütebilen şirketler için evden çalışmaya geçme kararı daha rahat alınabiliyor. Bu karar, kira, ofis giderleri, ulaşım ve personel maliyetleri düşünüldüğünde, özellikle büyük şehirlerdeki şirketler için birçok avantaj sunuyor. Çalışanlar için de masrafların azalması söz konusu.
Tüm faydalarına karşın uzaktan çalışma konusunda evdeki dikkat dağıtıcı unsurlar, yaratıcılık ve verimliliğin azalması, kurumsal aidiyet ve disiplinin zayıflaması gibi konulardaki tartışmalar ise sürüyor.
Ofiste yaratıcılık, evde verimlilik bekleniyor
Stanford Üniversitesi’nden Ekonomi Profesörü Nicholas Bloom’un Guardian’da kaleme aldığı araştırmasına göre, şirketler, uzaktan çalışma düzenlemesi aşamasındayken ofisteki yeni projelerde daha fazla yaratıcılık bekliyor, evdeki mevcut görevlerde ise daha fazla verimlilik talep ediyor. Bloom’a göre, bu isteğin karşılanması için haftanın 3 günü ofisten çalışmak daha yüksek ihtimal olacak. Bununla birlikte haftada 1 gün ofisten çalışılmasını planlayan şirketler de bulunuyor.
Öte yandan, ofis ortamında kolayca çözülebilen sorunlar ve ekip çalışması gerektiren işlere yönelik özel düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Microsoft tarafından yapılan bir araştırma, evde çalışanların mevcut ekip üyeleriyle iletişim kurma ihtimallerinin daha yüksek ancak yeni çalışanlarla iletişim kurma olasılıklarının düşük olduğunu gösteriyor. Bu bakımdan evden çalışmak, farklı ekiplerle bağlantı kurma becerilerini sınırlayarak uyumu azaltabildiği gibi, yeni fikirler yaratma potansiyelini de engelleme riski taşıyor.
Nicholas Bloom’a göre, özellikle sağlık hizmetleri, imalat ve gıda gibi sektörlerde yer alıp salgında haftada 5 gün çalışmaya devam etmek zorunda kalanlar, salgından sonra da evden çalışma sistemine geçemeyeceği için toplumsal eşitsizlik ortaya çıkabilir. Bu yüzden şirketlerin ve hükümetlerin eşitsizliği engelleyebilecek düzenlemeler üzerinde çalışması, zor dönemde yapılan fedakarlıkların telafisi için de hazırlık yapılması gerekiyor.
Finans sektörü değişimin içinde
Söz konusu değişimde başı finans sektörü çekiyor. Özellikle gökdelen veya plaza şeklinde çalışma komplekslerine sahip finans kurumları, radikal değişimlerle karşı karşıya kalırken, geçen ayın sonunda İngiltere’nin en büyük finans merkezi The City of London, salgınla değişen çalışma düzeni sonrası boşalan ofis alanlarından 2030’a kadar 1.500 adet konut oluşturmayı planladığını duyurdu.
Dünyanın diğer önemli finans merkezlerinin de merkezi noktalarda yüksek kiraya sahip çok katlı binalar yerine, çalışanların evden işini yürütebileceği bir düzene geçmesi büyük bir olasılık olarak görülüyor.
Finans alanında mahremiyet ve veri güvenliği, evden çalışırken sorun olarak görünse de teknik açıdan bakıldığında “aşılamaz bir engel” değil. Kurum disiplini içerisine gerekli sistem adapte edildiğinde ve teknolojik altyapı sağlandığında istenilen sonuç elde edilebiliyor. Bu bakımdan kalıcı düzenlemelerle birlikte mesai saatleri, yeni pozisyonlar, evde bulunması gereken ekipman ve altyapı gibi birçok konunun netlik kazanması bekleniyor. Özellikle bilgi teknolojileri ve yazılım sektörü, evden çalışma sistemine yabancı olmadığı için değişime daha hazırlıklı görünüyor.
McKinsey Global Enstitüsü’nün çalışmasına göre, birincil faaliyetlerini bilgi güncelleme, öğrenme ve bilgisayarla etkileşim üzerinden yapabilen meslekler üretkenlik kaybı olmadan evden çalışabiliyor. Nesneleri tutmayı ve hareket ettirmeyi veya makine kontrol etmeyi gerektiren işlerin ise şahsen yapılmaya devam etmesi bekleniyor. Bu şekilde şirket içindeki bazı işlerin kısmen veya tamamen uzaktan yapılarak verim elde edilmesi mümkünken, diğer işlerde de yerinden operasyonlarla sonuca ulaşılabiliyor.
Enstitü, iş gücünün yüzde 20 ila 25’inin üretkenlikte herhangi bir kayıp olmaksızın haftada 3 ila 5 gün evden çalışabileceği öngörüsünde de bulunuyor.