İklim krizi kapıda. Bundan çok değil beş sene önce Türkiye’nin güney sahillerinde yüzme mevsiminin açılış zamanı nisan başıydı. O da güney sahillerimizde yaşayan cesur Türkler, İngilizler, tüm kışı ülkesinin dondurucu soğuklarında geçiren Kuzey Avrupalılar ya da Ruslar için. Her şey o kadar büyük bir hızla değiş ti ki ceviz büyüklüğündeki doluları hortumlar, yağmurları seller takip etmeye başladı. İstanbul’da kar yağarken güneyde denize girilir oldu.
Pandeminin ikinci kışında küçük bir valiz ve iki koliyle Fethiye’ye taşınırken hem 27 Aralık hem de 8 Ocak’ta denize girebileceğim aklımın ucundan dahi geçmiyordu. Hoş, bu bölgede yaz-kış denize giren pek çok denizci, yelkenci, trekkingci, kampçı ve doğa yürüyüşçüsü yaşıyor. O yüzden bu yazı daha çok benim gibi denize ayağını 1 Haziran’da sokup sezonu en geç ekim sonunda kapamaya alışmış ‘sakin’ gezginlerine.
Eğer şubat, mart ve nisan aylarında temiz hava almak, kendinizi doğaya atmak, bünyeyi Güney Ege ve Akdeniz’in turkuvaz sularına bandırmak gibi varsa bir niyetiniz; dört aydır bu bölgede yaşayan bir gezgin olarak özgürce denize girebileceğiniz koyları anlatayım…
Listemde bu mevsimde hem karadan hem denizden gidilebilen koylar, sahiller, plajlar var. En büyük avantajımızsa henüz hiçbir işletme açık olmadığı için havlumuzu serip tüm gün plaj keyfi yapabilme özgürlüğümüzün olması…
Fırtınada bile sakin
Ölüdeniz – Fethiye
Fethiye merkezine 13, Hisarönü’ne 4 kilometre mesafede. Türkiye ve Avrupa’nın en popüler tatil beldelerinden biri ve Blue Lagoon olarak da biliniyor. Benzersiz denizi ve muhteşem manzarasıyla dünyanın en çok fotoğraflanan plajlarından biri. İki bölümden oluşuyor. Denize doğru bakarken solda kalan kısım, Belcekız olarak adlandırılan uzun bir kumsala sahip. Ölüdeniz olarak bilinen lagün bölümü rüzgârlı günlerde ve fırtınalarda bile sakin. Ölüdeniz, muhteşem rengi ve plajıyla dünyanın en iyi koyları arasında.
Çam ormanları arasında
Çatı Koyu – Datça
Küçük Çatı Koyu ve Büyük Çatı Koyu olmak üzere ikiye ayrılıyor. Datça Yarımadası’nın kuzeydoğusunda, Bördübet Limanı’nın güneyindeki Çatı Koyu’nun çevresi yemyeşil çam ormanlarıyla kaplı. Birbirine yakın bu iki koy doğal liman görünümünde ve hatta rüzgârlı, bozuk havalarda tekneler için güvenilir bir demirleme yeri olarak biliniyor.
Öğleden sonra dev dalgalar
Olimpos – Antalya
Antalya Kumluca’ya bağlı belde, 1990’ların tatil köyü furyasını kazasız belasız ve betonsuz atlatmış ender yerlerden. Olimpos’ta kısa bir açık hava müzesi turundan sonra karşınıza çıkan manzara harika: Devasa bir lahit, içinde kaplumbağaların kafalarını çıkarıp balıkların zıpladığı dere, derenin denize açılmadan önce oluşturduğu lagün ve Caretta caretta’ların yumurtalarını bıraktığı muazzam sahil. Dikkat! Olimpos, bahar aylarında öğleden sonraları dev dalgaların oluşabildiği bir koy. O nedenle sakin denizin ve kış güneşinin tadını öğle saatlerine dek çıkarmanızı öneririm.
Kışın 20 dereceyi geçiyor
Sarıgerme – Dalaman
Sarıgerme Plajı, Ortaca’nın Sarıgerme Köyü sınırları içinde ve bu nedenle köyün adıyla anılıyor. Dalaman’a daha yakın olduğu için
yöre halkı Dalaman Sarıgerme Plajı da diyor.
7 kilometre uzunluğu ve 100 metre eniyle dev bir plaj ve Mavi Bayrak ödüllü. Altın sarısı kumları, masmavi denizi, ormanıyla bir doğa harikası. Özellikle ısının 20 dereceyi aştığı kış aylarında, bölgede oturanlar tarafından çalışmak, dinlenmek, yürümek ya da denize girmek için tercih ediliyor. Kış aylarında işletme kapalı olduğu için cankurtaran hizmeti yok.
Bu nedenle dalgalı günlerde dikkat!
Yaz ya da kış, hep serin
Kaputaş Plajı Kaş & Kalkan
Akdeniz rivierasının en özel doğal koylarından biri Kaputaş. Kaş ile Kalkan arasındaki sahil yolu üzerinde, bir kanyon ağzı plajı. Yeraltından akan suyun denizle kavuşması sonucu genel olarak su ısısı, yaz-kış serin ve turkuvaz renginde. Denize girmeseniz bile bu aylarda sadece güneşlenmek bile ömre bedel. Yaz aylarının tersine sakin, şezlong ve şemsiyesiz, alabildiğine deniz. Karayolundan 187 basamak inerek plaja ulaşılıyor. Öğleden sonraları rüzgârlı ve dalgalı olabiliyor. bilginize.
Bol bol piknik alanı…
Ayten Koyu – Göcek
Turkuvaz rengiyle gelenleri kendine hayran bırakan bu koyun etrafı çam ağaçlarıyla çevrili. Denizinin taşlık olduğunu belirtmekte fayda var. Ayten Koyu’na karayoluyla giderseniz, yol boyunca piknik yapabileceğiniz alanlar göreceksiniz. Bu koyun etrafında yeme-içme ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz herhangi bir tesis yok; yanınıza mutlaka yiyecek-içecek almanızı ve çöplerinizi asla arkanızda bırakmamanızı önemle rica ederiz.
Bisiklete atlayıp gidin
Yarımada – Fethiye
Fethiye merkeze 6 kilometre uzaklıkta. Fethiye Limanı’nın batı yönünü çevreleyen bu yarımada üzerinde deniz ve çam ağaçlarının kaynaştığı Aksazlar, Samanlık, Kuleli, Boncuklu gibi birbirinden güzel pek çok koy var.
7 kilometrelik bir yol üzerinde dolaşılabilen bu koylardaki tüm tesisler kış ve ilkbahar aylarında kapalı ancak örneğin Boncuklu Koyu’ndaki işletmenin önünde özgürce denize girebilirsiniz. Bu yol ayrıca yürüyüş ve bisiklet meraklıları için ideal bir parkur.
Yandaki parkı da es geçmeyin
Ayışığı Koyu – Kemer
Hilal biçiminde görüntüsü sebebiyle Ayışığı ismini alan bu güzel koy, Kemer’in merkezinde. Ayışığı Koyu ile iç içe olan Yörük Parkı da çok sakin ve huzurlu. Kemer merkeze 10 dakika yürüyüş mesafesinde, giriş ücretsiz. Havlunuzu, suyunuzu, portatif sandalyenizi yanınıza almayı unutmayın.
Havlunuzu atın ve girin
Kleoparta Plajı – Alanya
Efsaneye göre Roma generali Antony, Alanya ve çevresini Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya hediye ettiğinde, Kleopatra her gün kale yamacında banyo yapmak için plaja inermiş. Kleopatra’nın yüzmek istediğinde kullandığı ve kaleden direkt plaja giden bir tünel varmış. Plaj büfeleri kış ve ilkbaharda kapalı. Şezlong ve şemsiye hizmeti de yok ama havlunuzu atıp yüzmek için muhteşem.
Paletlerinizi unutmayın
Adrasan Sahili – Kemer
2 kilometrelik plaj, sakin ve huzurlu bir bahar günü
denize girmek için biçilmiş kaftan. Yaz kalabalığı yok,
kafelerin çoğu kapalı. Birkaç açık market ve pansiyon var. Çantanıza termosunuzu, arabanıza paletlerinizi koyup masmavi suların tadını çıkarabilirsiniz.
Hizmet yok, doğa sere serpe
Patara Plajı – Kalkan
Muhteşem güzellikteki Patara Antik Kenti’nin içinden geçilerek varılan Patara Plajı, Kalkan’a sadece 15 kilometre mesafede, Akdeniz’in en büyük ve güzel plajlardan biri. Yaklaşık 18 kilometre uzunluğundaki kumsalıyla adeta bir cennet. 12 kilometre uzunluğundaki kumsalın derinliği yer yer 200-300 metreye ulaşıyor.
İnce kumuyla aynı zamanda Caretta caretta’ların da doğal üreme merkezi. Bu nedenle saat 19.00 – 8.00 saatleri arası plaja giriş yasak. Kış ve bahar aylarında açık ancak cankurtaran, kafe, şezlong & şemsiye hizmeti yok. Plaj girişinde bakımlı bir tuvalet & kabin hizmeti var.
Şezlongunu kapan gelsin
İnceboğaz Plajı – Kaş
Çukurbağ Yarımadası’nın en ince kısmında hem açık denize hem kapalı koya bakan iki plaj burası. Açık deniz tarafına bakan koy, bahar aylarında daha rüzgârlı ve dalgalı olabiliyor. Marina tarafına bakan koy rüzgâra daha korunaklı ve suyu daha ılık. İnceboğaz’a merkezden kalkan şehiriçi minibüsler ya da taksiyle kolayca ulaşmak mümkün. Tesisler mayıs ortası açıldığı için kışın ya da baharda giderseniz, portatif şezlonglarınızı yanınıza almayı unutmayın.
Her şey size özel
Belediye Plajı – Kaş
Yazın hıncahınç dolu ama yine de güzel olan Kaş Belediye Halk Plajı, oldukça geniş ve bakımlı bir plaj. Hem kum hem çim üzerinde güneşlenmek mümkün. Kış ve bahar aylarında şezlongsuz, şemsiyesiz, işletmesiz olan bu plaj alabildiğine size ait.