Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) düzenlediği “İklimce Sohbetler COP26 Özel Oturumu”, Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve Türkiye’nin İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, Birleşik Krallık Ankara Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott ve UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton’ın katılımıyla İngiltere Büyükelçiliği’nde gerçekleşti.
Küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2°C’nin altında tutulmasını amaçlayan Paris İklim Anlaşması, Türkiye’de 7 Ekim 2021 tarihinde yürürlüğe girdi.
Türkiye, anlaşmaya ilk olarak Nisan 2016’da imza atmasına rağmen uzun yıllar anlaşma çerçevesinde gelişmiş bir ülke olarak kabul edilmemesi gerektiğini ve tarihi boyutlardaki küresel karbon emisyonlarının çok küçük bir kısmından sorumlu olduğu görüşünü savunmuştu. Paris İklim Anlaşması’nın gelişmekte olan ülkelerin anlaşma yükümlülüklerini yerine getirmesi amacıyla mali yardım almasına izin veriyor olması, Türkiye’nin anlaşma için finansal destek alma ihtimalini de akıllara getirmişti.
Politico ve Reuters’da yayımlanan haberlerde, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nın belirlediği temiz enerji hedeflerini karşılamak amacıyla Dünya Bankası, Fransa ve Almanya’dan toplamda 3,1 milyon euroluk kredi alacağı belirtilmişti.
UNDP’nin düzenlediği söyleşide açıklamalarda bulunan Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, “Paris Anlaşması’nı imzalamıştık ama bizim bulunduğumuz zor konum itibariyle, taraf olma süreci ciddi müzakereler gerektiriyordu. Çünkü, Türkiye diğer 197 ülkeden farklı bir konumda. Maalesef, Türkiye gelişmiş ülke sınıfında değerlendirilmiş. Hem emisyon azaltımı yapması gereken, hem de diğer ülkelere finans yardımı yapması gereken ülke olarak belirlenmişti.” dedi.
“Bu treni de kaçırırsak, belki de G-20 ülkesi bile olamayacağız”
Önümüzdeki süreçte, daha fazla çevreyi ön plana alan, çevre dostu bir kalkınma modelinin olduğunu vurgulayan Birpınar, “Bu trene Türkiye’nin binmesi gerekiyor. Bu treni de kaçırırsak, dünyanın belki de G-20 ülkesi bile olamayacağız. Fakat, Türkiye bu trene binerse, bu gayretli çalışmaları da devam ettirirse ve inanırsa bu işe 2053 gibi karbon nötr hedeflerini de koyarsa, dünyanın en iyi 10 ekonomisinden biri olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Birpınar, Paris Anlaşması’nın gerekliliği olarak, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan, az gelişmiş ve küçük ada ülkelerine her yıl 100 milyar dolarlık mali yardım yapması gerektiğini söyledi. Bunun 50 milyar dolarının emisyon azaltımı projelerinde kullanılması gerektiğini belirten Birpınar, diğer 50 milyar dolarının da adaptasyon projelerine harcamasının hedeflendiğini açıkladı.
“Türkiye’deki mülteciler, çevresel altyapıya çok ciddi yük getiriyor”
Belli konularda AB’nin çevre projelerine destek vermesi gerektiğinin altını çizen Birpınar, Türkiye’deki yaşayan göçmen sayısı ile çevresel altyapı sorunu hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de 5 milyona yakın mülteciyi misafir ediyoruz. Bu misafir etmesi sadece onların karnının doyurulması ve huzur içerisinde bu ülkede yaşaması değil, aynı zamanda onların getirdiği başka yükler de var. Çevresel altyapıya çok ciddi yük getiriyorlar.
Geçenlerde Alman mevkidaşlarımıza şunu söyledim: Berlin’in nüfusu 1 milyon, şu an orası 2 milyon olsa hangi şehrin arıtma tesisi bu kapasiteyi karşılayacak? Hangi suyu oraya vereceksiniz? Çevreyle ilgili altyapılar pahalıdır. Türkiye’nin AB çevre altyapısına ulaşabilmesi için kişi başına 1000 euro para harcaması gerekiyor. Bu ne demektir? Türkiye’nin 80 milyar euroya ihtiyacı var demektir. Bir de bunlara göçmenler gelince, onların da desteklenmesi gerekiyor.”