Milliyet’ten Aysel Bozan Yılmaz’ın haberine göre: Koronavirüs, hayatımızın odak noktası haline geldi. Tüm dünya, bir yandan hastaları iyileştirmeye çalışırken, diğer yandan da virüsü tamamen ortadan kaldıracak aşı ve ilaç çalışmalarına hız veriyor. Türkiye’de de bilim insanları bu konuda önemli projelere imza atıyor. Peki, bu çalışmalar neler; Türkiye, virüsle mücadelede ne durumda; koronavirüs dünyada neleri değiştirecek?
Bu konuda onlarca soru var. En çok merak edilenleri Bezmialem Vakıf Üniversitesi (BVU) Dragos Hastanesi Tıbbi Direktörü ve Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Sedat Ziyade’ye sorduk. Prof. Dr. Ziyade, kamuoyunda çok ses getiren, entübe sırasında hasta ve sağlık çalışanı arasında güvenlik mesafesini sağlayan ‘video laringoskop’ adlı cihazı 6000 dolar yerine, 600 TL’ye mal eden BVU Hastanesi Biyomedikal Ekibi’nde yer alıyor. Ekibiyle önemli başarılara imza atan Ziyade’nin koronavirüsle ilgili açıklamaları da çok çarpıcı.
2-15 kuralı önemli
– Ülkemizdeki vaka sayıları ve iyileşme oranları dünyayla kıyaslandığında, hangi noktadayız?
Veri paylaşımında bulunan tüm ülkelere göre en hızlı artış grafiği bizde gözükse de ölüm oranlarındaki rakamlarımızın düşüklüğü umutlarımızı dinç tutuyor. Türkiye’de ölüm oranı yüzde 1,99. Bu oran en iyi savaşı veren Almanya ile hemen hemen aynı. ABD’deki oran yüzde 4. En çok hasta kaybının yaşandığı ABD’de, hekimlerin ilaç desteğini daha az kullanarak yürüttüğü gözlemlenirken hekimlerimiz ise oluşturulmuş tedavi protokolleri ve tecrübeleri doğrultusunda ellerinde ne varsa kullanmaktan geri durmuyor, bir başka ifadeyle topla tüfekle hastalığın üzerine giderek süreci yönetmekteler.
– Koronavirüsten korkmalı mıyız?
İnsanoğlu bilinmeyenden korkar; corona’da bilmediğimiz birçok şey var. Ancak bunların hepsi bulunacak. Biraz zamana ihtiyaç var. Bilimsel açıdan corona’nın sonu aşıyla gelecek. Salgınlarda ülkemizin destansı başarıları ve tecrübesi var. Bir dönem Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü bu konuda çok iyi işler yaptı. Herkesin korkulu rüyası, çiçek hastalığı, aşıyla eradike (ortadan kaldırmak) edildi. Verem ciddi bir sorundu. Verem savaş dispanserleri ve senatoryumlarla neredeyse eradike edilecekti. Son dönem Suriyeli vatandaşlarımızın ülkemize girişiyle görülme sıklığı arttı. Şimdi gündemde corona var. Tüm dünyada en son vakaların çıktığı ülkeler kategorisindeyiz. Önce doğu, sonra da batı sınırımızdaki ülkelerde ortaya çıktı. Bizler de fıtratımız gereği sanırım, ölümü izler gibi izledik. Bize bu salgın hiç gelmeyecek gibi bekledik. İlk vakayla her şey başladı. Önümüzde örnekleri de vardı. Ülke gerçekleri göz önüne alınarak hareket edildi. Hataları ve doğrularıyla bir şekilde süreç yönetildi ve bir ayı geride bıraktık.
– Virüs kapmada, en belirgin ihmaller neler?
Yakın temas: 2 metreden az, 15 dakikadan fazla kuralı. Örneğin asemptomatik (bulgu vermeyen taşıyıcı) kişiyle aynı araç içinde maskesiz yolculuk veya karşılıklı sohbet gibi paylaşımları 2 metreden yakın ve 15 dakikadan uzun süre yapmanız dahilinde yüzde 95 olasılıkla hastalığı kapmış oluyorsunuz. Ortak kullanım alanlarında virüsle temasınız olmaması söz konusu değil, bu sorun da değil. Virüs ciltten geçmiyor. Sorun şu noktada başlıyor; kişi elini talimatlara uygun şekilde yıkamadan ağzına burnuna veya gözüne götürdüğünde yüzde 85 olasılıkla enfekte oluyor. Bu uyarıların defalarca tekrarlanmasının önemi şurada çünkü hepimiz biliyoruz ki bir kişide tutum ve davranış değişikliğine yol açmak çok zor ve bol tekrar gerektirir.
– Hangi durumlarda hastaneye gidilmeli?
Basit sebeplerle salgın döneminde, şayet acile/hastaneye gelmişseniz, önünüzdeki ya da arkanızdaki diğer hastadan çok kolay bu hastalığı alabilirsiniz. Bu dönemde yeni başlayan kesik kesik kuru öksürük, ısı artışı, halsizlik, boğaz ağrısı şikayetlerinden en az ikisinin yanında ek olarak etrafınızda şüpheli bir temasınız varsa yüksek olasılıkla Corona’lısınız. Maske takıp, en yakın sağlık kuruluşuna gitmenizde fayda var.
– Koranayla birlikte sağlıkta ne gibi değişimler olacak?
Global ölçekte, sağlık ordusunun en az askeri ordu kadar kıymetli olduğu bir kez daha ortaya kondu. Şu anki İtalya’yı fethetmek için sizce kaç kişilik askeri orduya ihtiyaç var ya da bir yeni virüs şah mat yapar mı? Bu minvalde sağlık ordusunun da güçlendirilmesi ve de millileştirilmesi çok önemli. İthal ettiğimiz ventilatörlerin zor günlerde bir anda yerli sanayicimizle yapılmış olması geleceğe yönelik umut vadediyor. Yumurta kapıya dayandı. İhtiyaç hasıl oldu, başarıldı. Peki, şimdiye kadar neden yapılmadı diye akla soru gelmiyor değil. Sanırım stratejik düşünen üst akla ihtiyacımız var. Master planımız yok ama aslında her şeyi yapabilecek gücümüz var.
Aşı, en erken eylülde
– Hastalığı atlatanların, yeniden virüs kapma riski var mı?
Covid19, RNA virüs ailesindendir. Bağışıklığı en fazla 3 ay gider. Ancak mutasyona uğrarsa tekrar enfekte olmanız için 3 ay geçmesine de gerek kalmayabilir. Hiç hastalanmayana göre çok daha korunaklı olsanız da yine kişisel koruyucu ekipmanlar kullanmamız gerekecek. Şimdilik literatürde, tüm dünyada, bir vakada reenfeksiyon bildirilmiş durumda.
– Sağlık çalışanları, bu süreçten ne kadar etkilendi?
İlk vakalarla birlikte sağlık çalışanları da neyle mücadele ettiklerini gördüler. İlk etapta rutin işleyen hastanelerde rutin dışına çıkıp, sistemi tekrar tanımlamak gerekti. Sağlık çalışanları değişimlere hızlıca adapte oldu. Okudukça, gözlemledikçe ve yeni duruma adapte olmaya başlayınca kaygılar azaldı. İlk temas sonrası enfekte olan bir grup sağlık çalışanı izole edildi. Onların çoğu, sahaya dönmeye başladı. Sürecin devamında ilk ay kadar sağlık çalışanı hastalanmayacaktır. Zor bulunan kisişsel koruyucu ekipmanlar tamamlandı. Sistem oturmuş durumda.
– Aşı, en erken ne zaman gelir?
Dünya Sağlık Örgütü’nün tüm dünyada Covid-19 için açıkladığı çoğalma hızı 2 -2,5 arası. Bu değer, R0 sayısı olarak bilinir. Yani enfekte biri ortalama 2,5 kişiye hastalığı bulaştırıyor. Türkiye’de R0 sayısı açıklanmamış olsa da 3-3,5 arası gibi. Dünya R0’ı, 1’in altına çekmek için mücadele ediyor. Bu değer yakalanırsa enfeksiyon giderek yok olacak. Enfeksiyonun çoğalma hızını azaltacak 4 başlıktaki önlemlerin en önemli ayağı aşı. Türk bilim insanı, aşı çalışmaları için gerekli basamak olan virüs izolasyon işlemini tamamladı. Ardından aşı da gelecektir. Bu konuda uzmanlaşmış herkes seferberlik ilan etmiş durumda. Aşının en erken eylülde gelecektir. Konu üzerinde çalışan merkezlerden birden fazla benzer aşı çıkabilir.
– Aşı dışında başka tedavi yöntemleri var mı?
Aşı koruyucu önlemdir. Sağlam kişiye yapılır. Plazma tedavisi, hastalığı atlatmış kişinin plazmasındaki bir kısım antikoru alıp, hasta kişiye vermektir. Bu işlemle, hastalığı atlatmış kişideki antikorların, hastadaki virüslerle savaşa girmesini sağlayıp, kişinin iyileşmesi beklenmektetir. Yoğun bakımda yatanlar için kullandığımız bir tedavi yöntemi. Çok iyi cevap veren olduğu gibi, tedaviye cevap vermeyenler de olabiliyor.
İkinci, üçüncü dalga olacak mı?
– Bağışıklık sistemini güçlendirmek için öneriniz nedir?
Düzenli yeme içme ve uyuma, öğünlerimizi her besin gıdasından tüketmek, özellikle C vitamini tüketimine özen göstermek başlıca öneriler, bunun yanı sıra sürekli kaygı halinden de uzak durmak gerekmekte. Sanırım bunun en iyi yolu, yaptığınız işe odaklanmakta.
– Koronavirüs salgınında 2., 3. dalga olacak iddiaları var. Bu doğru mu?
Salgınların natüründe olan tanımlı 2., 3. dalga yoktur. Ancak buradaki kasıt ve beklediğimiz olası tablo şu; evden çıkarmadığımız bir grup steril insan var. 65 yaş üstü, (hastalığı kötü atlatıyorlar diye) ve 20 yaş altı (bulaştırıcılıkları çok diye) gibi. Gün geldiğinde ve çıkabilirsiniz dediğimizde bu grup enfekte olduğunda, tekrar enfeksiyon sayıları artabilir. Sanırım 2., 3. dalga olarak bu durum tanımlanmaya çalışılıyor.
– Video laringoskop gibi yeni çalışmalarınız var mı?
Türkiye’deki sağlık personelinin dünya standardında teşhis ve tedavi uygulayabilme yeteneğinin dışında yüksek bir inovasyon kapasitesi var. Yoğun klinik tecrübemizi ve pratik zekamızı kullanarak yaptığımız video laringoskop da böyle bir kapasitenin pratik hayata yansımasıdır. Sağlık Bakanlığı ilk defa Türkiye’nin sağlık bütçesinin savunma bütçesini geçtiğini açıkladı. Sağlıkta kullandığımız ürünlerin yaklaşık yüzde 90’ı ithal ve bir an önce bunları deneyimli sağlık personeli ve sanayicilerimizle birlikte üretmeliyiz.
Aynı zamanda Yenilikçi Sağlık Araştırmaları Vakfı (YESAV) üyesiyim. Vakıf, Türkiye’nin donanımlı sağlık personeliyle dünyada sağlık inovasyonu açısından önemli bir merkez olacağını öngörüp bu projelere destek olmakta. Sağlık personeli günlük hayatta onlarca problemi çözmekte fakat bu fikirleri bir ürüne çevirip patentleme ve ticarileştirmeye vakit ayıramamakta. YESAV ayrıca üyelerinin tecrübelerini sağlıkçılara sunup sağlık inovasyonlarının Türkiye’den çıkmasını amaçlamakta. Corona sonrası Türkiye’de liyakat, proje ve üretimin daha ön plana çıkacağını ve Türkiye’nin yeni hikayesinin sağlık inovasyonu olacağını düşünmekteyiz.
Bezmialem 1845’te kuruldu
Bezmialem Vakıf Üniversitesi’nin temelleri, Sultan 2. Mahmud’un eşi Bezmialem Valide Sultan tarafından 1845’te atıldı. Döneminin en modern, donanımlı, batıyla eş düzeyde sağlık ve eğitim hizmeti sunan kurumu olma özelliğine sahipti. Kurulduğu günden bu yana sağlık alanındaki hizmetini kesintisiz şekilde sürdüren Bezmialem, 2010’da üniversiteye dönüşerek bilgi birikimini akademik çalışma alanına taşıdı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak hizmet veren kurumun kurucuları Bezm-i Alem Valide Sultan, Abdülhamit Sani ve Silahtar Abdullah Ağa vakıflarıdır. Bezmialem Vakıf Üniversitesi; Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Sağlık Bilimleri fakülteleri ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu bölümlerinde eğitim veriyor. Üniversitenin, sağlık alanında önde gelen üniversitelerden Johns Hopkins başta olmak üzere dünyanın sağlık alanında en saygın kuruluşlarının yer aldığı 35 ülkeden 70 üniversite ile iş birliği bulunuyor.