Veganizm son yıllarda hayli revaçta olan bir yaşam biçimi. Dünyanın hemen her yerinde kabul gören bu yaşam biçimi, kendine ait güçlü bir topluluğa sahip. Yaşadığımız çağın adından en çok bahsettiren ve bir fenomene dönüşen kavramlarından olan veganlık, gezginler arasında da hızla yayılıyor.
Günümüzde vegan beslenme alışkanlıklarına ve değerlerine önem veren şehirler bulunuyor. Veganizm felsefesinin ve vegan yiyeceklerin tüm dünyaya yayılmasıyla birlikte birçok vegan otel, restoran ve kafe de hayatımızın bir parçası haline gelmiş durumda.
Bu yazımızda çağımızın en önemli kavramlarından biri olan veganizmi anlatacağız ve vegan şehirlerden bahsedeceğiz. Öncelikle veganizm kavramının ortaya çıkışına göz atalım.
Veganizmin Ortaya Çıkışı: Çağımızın Yaşam Biçimi
Vegan kavramı ilk defa 1944 yılında Elsie Shrigley ve Donald Watson tarafından vejetaryen (vegetarian) kelimesinden türetilmiş. Veganizm ya da veganlık, en basit tanımıyla hayvansal gıdalar tüketmemek anlamına geliyor.
Bu yaşam stiline ve felsefesine göre hayvanlardan gelen et ve süt ile birlikte, yine hayvansal yağlarla üretimi gerçekleştirilen ürünlerin kullanımı doğru bulunmuyor. Ayrıca bu yaşam tarzının temelinde çevreyi korumak ve yeşile saygı duymak da önemli bir yer tutuyor.
Veganlar, hayvanlardan türetilen ve üretilmesi için hayvanların kullanıldığı yiyecek ürünlerini tüketmediği gibi yapımında deri, kürk, jelatin, yün, ipek gibi hayvansal maddelerin bulunduğu yiyecek dışı maddeleri de kullanmamaya özen gösteriyor.
Veganizm, bazen yalnızca bitkisel beslenmeye dayalı bir diyet sanılıyor. Fakat aslında hayvanların kullanılmasına neden olan her tür hareketten uzak durmayı içeriyor. Veganizm felsefesini anlattığımıza göre gelin biraz da veganlık ile vejetaryenlik arasındaki farklara bakalım.
Veganlık ile Vejetaryenlik Arasındaki Farklar Nelerdir?
Veganlar; süt ürünleri, yumurta, balık, bal dahil hiçbir hayvansal gıdayı tüketmiyor. Et ve süt ürünleriyle birlikte hayvan kaynaklı yumurta, deri, yün ve ipek gibi ürünleri de kullanmıyorlar ve bunu sağlıklı yaşamın yanında etik nedenlere dayandırıyorlar.
Vegan beslenme piramidine göre günde 3-5 porsiyon sebze ve 2-4 porsiyon meyve yenebiliyor. Tahıl ürünler ise kısıtlama olmadan tüketilebiliyor. Et, peynir, süt yerine tüketilen besinlerin 2-3 porsiyon olacak şekilde, baklagillerin de yine aynı miktarda yenmesi öneriliyor. Diğer beslenme çeşitlerindeki gibi yemişler, yağlar ve tatlılar da az olmak koşuluyla tüketilebiliyor.
Vejetaryenler ise hayvanların öldürülmesine karşı oldukları için etten uzak duranlar ile lezzetini sevmediği ya da damak tadına uymadığı için et yemeyenler olarak ayrışıyor. Ayrıca vejetaryenliğin kendi içerisinde türleri de bulunuyor.
Vejetaryenlik; hayvansal gıda olarak yalnızca yumurta yiyen “ovo vejetaryenler”, yumurta da yemeyip hayvansal gıda olarak yalnızca süt ve süt ürünleri tüketen “lakto vejetaryenler” ve hem yumurta hem de süt ürünleri tüketen “lakto-ovo vejetaryenler” gibi farklı gruplara ayrılıyor. Vejetayenliğin bir alt kolu olan pesketaryen beslenme biçiminde ise balık veya diğer deniz ürünleri tüketilebiliyor, ancak başka hayvanların etleri tüketilmiyor.
Vejetaryenlik ile veganlık arasındaki farkları da açıkladık. Gelin, bir de vegan dostu şehirlere göz atalım.
Vegan Şehirler: Karşı Konulmaz Duraklar
Vegan turizm son yılların seyahat trendleri arasında yer alıyor. Veganizm felsefesi tüm dünyaya yayılıyor ve dolayısıyla vegan gezginler de beslenme düzenlerini ya da alışkanlıklarını bozmak istemiyor. İşte, senin için seçtiğimiz vegan dostu güzergahlar:
Berlin: Aradığın Her Şey Burada
Almanya’nın başkenti Berlin, son dönemlerde gezi listelerinin başında yer alan ve tüm dünyadan gezginleri buluşturan bir kültür durağı. Kafeleri, restoranları, galerileri, müzeleri ve konser salonları ile hayli ilgi çekici olan bu şehir, graffiti dolu sokakları ve alt kültürü doyasıya yaşayabileceğin köşeleri ile de ilham verici.
Bir gezginin aradığı her şeyi bulabileceği türden bir yer olan Berlin, multikültürel dokusu ve modern yaşantısı ile göz dolduran bir güzergah. Gelişmiş altyapısı, yemyeşil doğası, özgürlükçü atmosferi ve sokaklara taşan sanat eserleri ile bohem bir kent olan Berlin, Z kuşağının da en çok yaşamak istediği şehirlerden.
Tüm bu güzelliklerinin yanı sıra Berlin aynı zamanda eşsiz bir vegan şehri. 2008’den beri Avrupa’nın en büyük vegan ve vejetaryen festivaline ev sahipliği yapan Berlin, dünyanın ilk vegan süpermarket zincirinin de kurulduğu yer.
Küresel olarak vegan mutfağının merkezi olan şehir, her türden gezgini kendisine çeken büyüleyici bir durak. Berlin’i hala görmediyen daha fazla zaman kaybetme!