Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelesi, tüm hızıyla devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yaptığı son açıklamalara göre 34 şehrimizdeki 160 orman yangını kontrol altına alınmış durumda. Antalya, Muğla, Aydın, Isparta ve Denizli’deki 14 farklı yangın ise ne yazık ki hala devam ediyor. Ancak bu süreçte, çok tartışılan bir konu var. Yanan ağaçların yerlerine neler yapılacak?
Yanan ağaçların yerlerine neler yapılacağı ile ilgili en yaygın görüş, yeni ağaçların dikilmesi. Bazı kesimler, bu ağaçlar yerine yangınlara karşı daha dayanıklı olan ağaçlar dikilmesi gerektiğini savunuyorlar. Ancak uzmanlara göre yanan bölgelerde ekolojik denge var ve bu dengenin bozulmaması gerekiyor. Uzmanlar, bilinçsiz yapılacak ağaçlandırma çalışmalarının doğaya hiçbir faydasının olmayacağını söylüyorlar. Peki uzmanlar, bu konuda neler düşünüyorlar? Dilerseniz hemen, işinin ehli isimlerin yangınlarla ilgili açıklamalarına bakalım.
İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Meral Avcı: Ağaçlandırma sırasında yapılacak hata, büyük sorunlara yol açacak
“Kızılçam çoğunlukla dağlarda, 1000 metrelerden itibaren de yerini Toros göknarı ve sedir gibi kozalaklı ağaçlara bırakır. Ülkemizin Akdeniz ormanları burada belirtilen ağaç türleri dışında yüzlerce endemik bitkinin yaşam alanıdır. Bu doğal ekosistemlerin, kendilerini doğal yollarla yenilemesine izin verilmelidir. Bu, ormanlarımızın geri kazanımı bakımından önemlidir, sabır aynı zamanda saygıyı gerektirir. Özellikle yabancı türlerle ağaçlandırma, doğru bir yaklaşım değildir. Ne kadar iyi niyetli olursa olsun ağaçlandırma konusunda yapılacak hatalar gelecekte önemli sorunlara yol açabilecektir. Ayrıca, bu ağacın ülkemize sonradan getirildiği, çabuk yandığı için yerine ‘zeytin veya meyve ağaçları dikilsin’ gibi bilimsel olmayan düşüncelere katılmak mümkün değildir.”
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Tolunay: Ağaç türünün değiştirilmesi mümkün değil
“Bu yangınlar bu sene ortaya çıkmadı, 500 yıl önce de vardı. Bu ekosistemler küresel ısınma ile beraber daha hassas ekosistem haline geldi. ‘Kızılçamı kaldıralım, zeytin dikelim, başka bir ağaç türünü dikelim’ şeklinde söylenen şeyler ormancılık bilimine aykırı konular. Kızılçamın bir özelliği de şu, ağaçlandırma suretiyle kızılçam ormanı kurabildiğiniz gibi, kızılçam tohumu çimlenme kabiliyeti çok elverişli olduğu için kendiliğinden yetişiyor. Göreceksiniz bu sene yanan yerler içerisinde tohumdan kendisini yenilemiş vaziyette, birkaç yıl içerisinde fidecikler oluşacaktır. Ağaç türünün değiştirilmesi mümkün değil. Tabiata karşı gelemezsiniz. Tabiat, getirdiğiniz ağaç türünü kabul etmez.”
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nden Dr. İsmail Baysal: Bir türü ait olduğu ekosistemden dışlamak, mantıklı değil
“Kızılçam türü için yangına dayanıksız türdür diye bir tanımlama yapılması doğru değildir. Dünyadaki en geniş yayılışını ülkemizde yapan kızılçam türü milyonlarca yıllık bir süreçte baş aktör yangınların kendisine dikte ettiği koşullar dahilinde günümüze kadar oldukça başarılı bir şekilde ulaşmış bulunuyor. Buna rağmen, bu türün bugünlere gelmesinde büyük katkısı bulunan yangın ile olan etkileşimi, yangının bizlere yansıyan olumsuz etkileri nedeniyle, türün ait olduğu doğasından dışlanmak isteniyor olmasını hem ekolojik hem de ekonomik olarak makul ve mantıklı bulmuyorum. Kızılçam türünün zeytin ve meyve ağaçları gibi türler ile değiştirilmek istendiğinde kızılçam ormanlarının barındırdığı biyolojik çeşitlilik üzerine olası etkileri ve bu etkiler istikametinde ortaya çıkacak olan olumsuz sonuçların etraflıca değerlendirilmesi ve düşünülmesi lazım gelmektedir.”