İstanbul Küçükçekmece’de yaşayan B.S. ile kocası G.S., 2008 yılında satın aldıkları evde yaşamaya başladı. Evin tapusu G.S. adına kayıtlıydı. Çift problemsiz bir biçimde evlerinde yaşarken, G.S., eşinden habersiz bir iş yaptı. Bankadan kredi çeken G.S., 13 Ağustos 2012’de evi ipotek ettirdi. 500 bin TL değer biçilen ev sonrası kredi kullanımına izin verildi. Ancak kredi ödemelerinde sorun yaşanmaya başladı. Banka verdiği kredi ödenmeyince, ipotek ettirdiği evin satışı için düğmeye bastı. Yapılan icradan satış talebi sonrası ev için kıymet takdiri raporu hazırlandı. Olan bitenden habersiz B.S. de, 17 Aralık 2014 günü eve gelen buraporla durumdan haberdar oldu.
EV İCRADAN SATILDI
Yıllardır yaşadıkları evin icradan satılmak üzere olduğunu gören B.S., zaman kaybetmeden, ipoteğin kaldırılması için Küçükçekmece Aile Mahkemesi’nde dava açtı. Banka ile davacı kadın arasında bu süreçte zamana karşı yarış başladı. B.S.’nin davayı açmasından 1 ay sonra banka evin icradan satışını sağladı. İcra ihalesi ile ev bankaya geçti. Satıştan 1 ay sonra da G.S. adına kayıtlı tapunun yeni sahibi banka oldu.
MAHKEME GERİ ALDI
Eşi ile de arası bozulan B.S., ev icradan satılsa da pes etmedi. B.S., bu kez Küçükçekmece 5. Aile Mahkemesi’ne ‘tapu iptal ve tescil’ davası açtı. Davalı konumda, bankanın yanı sıra eşi G.S. de yer aldı. Davacı kadın mahkemeden özetle ‘Ya banka adına geçen tapunun tescil işlemini iptal et ve tapuyu eşimin adına kaydet ya da evin değeri ne ise bankanın bize ödemesine sağla’ talebinde bulundu. Yerel mahkeme, 1 yıl kadar süren yargılama sonrası davacı kadını haklı buldu. 3 Mayıs 2016 tarihli kararla, tapunun bankaya geçmesi işlemi iptal edildi.
BANKA: KÖTÜ NİYET VAR
Bu kararı, davalı bankanın avukatı temyiz etti. Banka avukatı, anılan dairenin, bankanın alacağına karşılık kendilerine geçtiğini, B.S.’nin kötü niyetli olduğu savunması yaptı. Temyiz incelemesini Yargıtay 2. Hukuk Dairesi yaptı. Daire, yerel mahkemenin kararını bozdu. Bu karar sonrası, dosya yine yerel mahkemeye geldi. Mahkeme verdiği ilk kararında direndi. Yerel mahkeme ile Yargıtay arasında oluşan çelişki sonrası dosya bu kez, Yargıtay hukuk dairelerinin 18 başkanından oluşan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun önüne geldi.
DERS NİTELİĞİNDE KARAR
Kurul oy çokluğu ile yerel mahkemenin kararını onadı. Kurul kararı ise adete ders niteliği taşıyor. Kararda özetle “Banka, bu konutun aile konutu olduğunu biliyordu. Yaptırdığı ekspertiz raporunda da yazılıydı. Bunu bildiği halde ipotek işlemini yaparken, davacı eşin rızasını almadı. Aile konutu için tapuya ille de ‘aile konutudur’ şerhinin yazılmasına gerek yok. Bankanın yaptığı ipotek işlemi geçersizdir. Dolayısıyla icra ihalesi sonrası tapunun bankaya geçmesinin de geçerliliği yok. Yapılan tescil işlemi de yolsuz tescildir. Banka adına, yapılan tapu kaydının iptal edilip, davalı eş G.S. adına tescili edilmeli” denildi.
KANUNDA AMAÇ AİLENİN KORUNMASI
Kurul kararında, “Kanun koyucunun amacı, ailenin bütün olarak korunmasıdır. Amaç, ailenin barınması konusunda, malik olan eşin düşüncesiz davranışları ile ailenin ortada kalmasını, yuvanın dağılmasını önlemektir. Bu nedenledir ki, iyi niyet iddiası dahi dinlenemez” denildi. Emsal nitelikteki kararın temel dayanağını ise Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi oluşturdu. Anılan madde şöyle: “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesi feshedemez. Aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.”