Ekonomik belirsizliğin yaşandığı dönemlerde yurt dışında iş yapma eğiliminin giderek arttığı görülüyor. Son dönemde özellikle müteahhit şirketlerin yurt dışında iş alma eğiliminde bir artış yaşanıyor. Orta Doğu, Türki Cumhuriyetler ve Afrika ülkeleri gibi daha bakir piyasalar, sağladığı fırsatlar ile yatırımcıların ilgisini çekiyor. Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı, Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ve Proje Finansmanı Uzmanı Fatih Kuran, yurtdışında yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için aşağıdaki tavsiyelerde bulundu. Girişimcilerin yurtdışına yatırım açılımının, yurtdışına yatırım mallarının ve buna bağlı hizmetlerin ihracı ile doğrudan yatırımlar olarak iki kısımda incelenebileceğini belirten Fatih Kuran sözlerine şöyle devam etti:
Tercih Edilen Ülke İyi Analiz Edilmeli
Öncelikle yurtdışında aktif olabilmek için ilgili ülkenin potansiyelini, dinamiklerini, kanun ve mevzuatları, iş yapma şekillerini iyi tespit etmek ve piyasaya girmeye çalışırken buna uygun bir yaklaşım içinde olmak gerekiyor. Unutmamak gerekiyor ki her ülke apayrı bir dünya ve en kısa zamanda kendimizi adapte etmek durumundayız. İlgili coğrafyada işe yarar bir bağlantı ağı inşa etmek ve doğru kullanmak da kritik önemde. Hemen her ülkeyi yakından tanıyan uzmanlar olduğu için mutlaka fikir ve danışmanlık almakta büyük fayda var. Yanı sıra ülkede daha önce yatırım yapmış şirketlerin deneyimlerinden de faydalanmak önemli. Aksi takdirde öğrenme sürecinde uzun süre havanda su döven şirketlerin sayısı hiç de az değil.
Finansal İmkanlar Yaratılmalı
İster doğrudan yatırımcı ister yatırım malımızı satmaya çalışan müteahhit şirket olalım hedeflediğimiz ülkedeki yatırımlara kaynak sağlamak için finansal imkanlar yaratmak durumundayız. Satacağımız mal ve hizmetlerin müşterilerimiz tarafından alınabilir olması için uygun finansal koşulları yaratmak özellikle son dönemlerde giderek artan rekabetin bir ön koşulu olmuş durumda. Doğrudan yatırımlarda ise finansman olanaklarını bu defa da kendimiz için yatırım projemizin nakit akış yapısına uygun ve performansı maksimize edecek şekilde oluşturmak mecburiyetindeyiz. Finansman kaynağı arayışına başlarken dikkate almamız gereken beş temel unsur sayabiliriz. Bunlar 1. Hangi ülke 2. Hangi sektör 3. Ağırlıklı hangi ülkelerden mal tedariği yapacağız4. yatırımın büyüklüğü ve 5. Madde olarak ise PPP (Kamu Özel Ortaklığı) veya yabancı ortaklıklar gibi projenin yapılış veya tedarik şekli olarak ifade edebiliriz. Yatırımın hangi ülkede olduğu, ilgili coğrafyada politik riskin ne olduğu, aktif olan yerel ve yabancı bankaları belirlemek ve fon arayışımızı şekillendirmek için önemli.
Uluslararası Finans Kuruluşlarının Kapısı Çalınmalı
IFC, EBRD, Asya Kalkınma Bankası, İslam Kalkınma Bankası gibi bankalar yatırım finansmanında önemli oyuncular olduğu için ilgili oldukları coğrafyalar ile sektörleri bilmek ve arayışımızı doğru hedeflere yönlendirmemiz gerekmekte. Yatırım mallarını ağırlıklı hangi ülke veya ülkelerden temin edeceğimiz ise Hermes, SACE, Coface, US Exim gibi hangi ECA’ler vasıtası ile finansman sağlayabileceğimizi belirleyecek olması bakımında önemli. ECA (Export Credit Agency) ‘ler kendi ülkelerinin rakabet gücünü ve dolayısı ile de ihracatını geliştirmeyi hedefledikleri için yatırım mallarının ağırlıklı olarak kendi ülkelerinden temin edilmesi halinde tüm yatırım için uygun kredi imkanları sağlayabilmekteler. Sağladıkları kredinin vadesi ve kullanım koşulları ihracatın yapılacağı ülkenin politik riskine, sektöre ve yatırımın büyüklüğüne bağlı olarak da değişiklik arz etmekte. Örneğin yenilebilir enerji alanındaki projelerde genel kabül olarak daha uygun kredi kullanım koşulları ve daha uzun vadeler mümkün olabilmekte. Bazı projelerde yüklenici şirketler özellikle daha cazip finansman imkanlarından faydalanabilmek amacı mal tedariğini daha rekabetçi ve esnek olan ECA’lerin aktif olduğu ülkelere yönlendirebilmekteler. Kalkınma ve Yatırım Bankaları ile ECA’ler haricinde ilgili coğrafyaya ilgisi olan ticari bankalar ile yatırım kredisi sağlayan veya bazen ortak da olabilen yerel bankaların fon kullandırım koşulları da finansman paketini oluştururken dikkate alınması gereken diğer hususlar.
Profesyonel Destek Alınmalı
Projelerin yapılabilirliğini sağlayacak doğru finansman kaynaklarını bir araya getirebilmek uzmanlık gerektiren bir iş. Farklı ülkelerdeki değişken koşullara bağlı finansman kaynaklarını ister kendi yatırımlarınız isterse de müşterilerinizin yatırımları için doğru şekilde bir araya getirip projenin performansını ve finanse edilebilirliğini geliştirmek gerekiyor. İlgili ülkedeki ve proje özelindeki riskleri analiz etmek ve en doğru şekilde yönetmek de işin çok önemli bir parçası. Bu sayede projelerin performansını geliştirmek ve bankalarla olan müzakere sürecini en doğru şekilde yönetmek mümkün.
Finansal Mühendislik Yöntemi
Finansal Mühendislik çalışmalarının amacı ele alınan iş ile ilgili en uygun finansal koşulları bir araya getirmektir. Yapılacak çalışmaların amacı çoğu zaman karlılığı ve yaratılacak değeri arttırmak, uygun finansal koşullar ile fon imkanlarını sağlamak, sermayenin geri dönüş hızını geliştirmek ile rakabet gücünü arttırmak şeklindedir. Finansal mühendislik uygulamaları ile yatırım yapılacak ülke ve sektöre bağlı olarak yatırımcılar ve duruma bağlı olarak yüklenicler lehine tüm bu parçaları uygun bir şekilde bir araya getirmemiz gerekiyor. Yeni dönemde rekabetçi olabilmek için önemi giderek artan Kamu Özel Ortaklığı (PPP) kapsamındaki proje yapılarına da hakim olmak önemli. Ülke yönetimleri kendi finansman kaynaklarını tüketmediği ve proje performansını arttırdığı için PPP’nin uygulama yöntemleri arasında yer alan Yap-İşlet- Devret ve Yap-Kirala-Devret gibi tedarik yöntemlerini giderek artan şekilde kullanmaktalar. PPP projelerinde müteahhit şirketler genelde yüklencii vasvıfının yanına işletmeci kimliğini de eklemek durumunda kalıyorlar. Bu nedenle artık yurt dışında iş yapmak isteyen şirketlerimizin pek de alışkın olmadıkları özellikle işletme performansı ile ilgili gerekliliklere ve risklere hakim olmaları da gerekiyor.